Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Başkanlığı'na yöneltilmesi gerektiğini, 29.12.2010 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi'nin alıcının taahhütleri başlıklı 9.3. maddesinde alıcının ayıba karşı tekeffül hükümleri de dahil olmak üzere ...'tan talepte bulunmayacağına dair taahhütte bulunduğunu, 9.4. maddesinde de rücu hakkı bulunmadığını kabul ettiğini, ayrıca yanlar arasında “devre esas bilanço” belirlenerek borç alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, İhale Şartnamesi'nin 22. maddesinde de bu mahiyette hükümler bulunduğunu, taraflarca takip edilen dosya ayırım çalışmaları başlatılarak dava ve icra dosyalarına ilişkin listelerin her iki şirket yönetim kurullarından geçirilerek kesinleştirildiğini, İHDS'nin 18.6. maddesinin de davacının ...'tan masraf, zarar veya herhangi bir isim altında talepte bulunmayacağına dair taahhüt içermekte olduğunu, davacının yaptığı ödemenin hisselerin tamamı ...'...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı arsa sahibi ...'ün davalı müteahhit ... ile dükkan karşılığı bir anlaşma yaptığını, davalı ...'...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, iddia ve savunmaya, mahkemece kabul edilen hukuki niteliğe göre uyuşmazlık, zapta karşı sorumluluğa dayalı rücuan tazminat isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı İş Bölümü Kararı uyarınca temyiz incelemesinin Dairemizin görevi dışında olup 13. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 1/4/2015 tarihli ve 6644 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 60/3. maddesi uyarınca görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine 03/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....

        eserin sözleşme ve eklerine uygun yapılmadığını ayıpların saptanması ve davalının ayıpları gidermemesi üzerine ayıplı işlerin bir başka şirkete yaptırıldığını, ona yapılan ödemelerden ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince davalının sorumlu olacağını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ortaya çıkan ayıplardan davacı ve davalı %50’şer oranında kusurlu olduğundan 3054.05.00 TL sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine fazla istemin reddine karar verilmiştir. Hükmü taraflar temyiz etmiştir. 1-Taraflar arasında davacı yüklenicinin davalı Belediyenin ihaleye çıkardığı “... Otogarı Elektrik Tesisi, Orta Gerilim, Kuvvetli ve Zayıf Akım Sistemleri” işini sözleşme ve sözleşme eki genel ve teknik idari şartnamelere uygun olarak yapmayı yüklendiği çekişmeli değildir. Davalı Belediyenin yaptığı işlemler sonucu eserde ayıplar meydana geldiği ve bu ayıplardan davalının sorumlu olduğunun saptandığı anlaşılmaktadır....

          BK'nun 189 maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir." düzenlemesine yer verilmiş olup, madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi, mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda resmi şekle uygun olarak satış işlemi gerçekleştirilmiş, satış sırasında da taşınmazın tapu kaydında geçmişte orman olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca davalı ... zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur....

            Mahkemece, "tapu iptal ve tescil" davasının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıllık süre içinde açılmadığından bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmişse de, taraflar arasında satım sözleşmesi mevcut olup uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 189. maddesinde düzenlenen zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Davada zamanaşımı süresi 1 yıl değil, aynı Kanun'un 125. maddesi gereğince 10 yıldır. O halde, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından, mahkemece işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bir yılık zamanaşımı süresi esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. S o n u ç: Yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz har-cının istek halinde iadesine, 18.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Karar tarihinde yürürlükte bulunan BK'nun 189 maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir." yazılıdır. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcının, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın mevcut olmaması halinde sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumluluk da alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda resmi şekle uygun olarak satış işlemi gerçekleştirilmiş olup, davalı zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur....

                Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu 6098 sayılı TBK.’nun 309 (BK.’nun 253.) maddesinde düzenlenmiştir. TBK' nun 52. maddesinde; "Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. " TBK' nun 309. maddesinde; "Bir üçüncü kişinin kiralananda kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, kiracının bildirimi üzerine davayı üstlenmek ve kiracının uğradığı her türlü zararı gidermekle yükümlüdür." düzenlemeleri bulunmaktadır. ... .... Asliye ......

                  Ayıba karşı tekeffül borcunun varlığı halinde, alacaklıya tanınan haklar ise Borçlar Kanununun 360.maddesinde gösterilmiştir. Ayıbın hukuken ne olduğuna ve ayıp ihbarı ile ayıba karşı tekeffül borcuna ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Davalı iş sahibi, fason boyanan kumaşların ayıplı olduğunu ve bunlar nedeniyle bedel ödenmemesi gerektiğini savunmuş, ayıp ihbarının yapıldığını dinlettiği tanık ...’ın ifadesiyle kanıtlamıştır. Şayet mahkemece, ayıp ihbarının süresi hakkında duraksama varsa, ihbarın ne zaman yapıldığı konusunda tanığın yeniden çağrılarak dinlenmesi ve süresi hakkında bir kanata varılması mümkündür. Ancak burada önemli olan ve öncelikle üzerinde durulması gereken husus, fason imalatta ayıp bulunup bulunmadığının, bulunmakta ise bunun gizli ya da açık ayıp olup olmadığının saptanmasıdır. Bunun içinde kuşkusuz 6100 sayılı HMK’nun 266.maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yapılması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu