Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kadastro Mahkemelerinde resen araştırma ilkesi geçerli olduğuna göre mahkemece Kadastro Mahkemesindeki davanın sonucu beklenerek, taşınmazın 3.kişi adına tescil tarihi kesinleştiğinde davalıların zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca sorumlu olacakları kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar vermesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz olunan mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 12.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, noter satış sözleşmesinde satış bedeli olarak yazılı olan 8.176,00 TL’nin 7.7.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

      Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, satış sözleşmesinin feshine, 189.400,00 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

        Davalılar zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince bu el konulan bölüme ilişkin satış bedelini davacı alıcıya iade etmelidirler. Aksinin kabulü davalıların aynı taşınmaz için hem kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat ve hem de taşınmaz satışı nedenleriyle bedel tahsilini, diğer bir deyişle sebepsiz zenginleşme sonucu doğurur....

          Satıların zaptı nedeniyle satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu mahkemenin ve sayın çoğunluğun kabulündedir. Ancak, davacının zararını belirlerken taşınmazın rayiç değerinin mi yoksa ödenen paranını denkleştirilmesi suretiyle belirleneceği hususu üzerinde durulmalıdır. Dairemizin süreklilik kazanan inançlara göre denkleştirici adalet ilkeleri ancak geçersiz satışlarda söz konusu olabilir. Oysa somut olayda davacı bir kamu kurumu tarafından oluşturulan tapuya ve tapu siciline güvenerek taşınmazı resmi ve geçerli bir şekilde iktisap etmiştir. Tapu kaydının yolsuz oluşturulması ile taşınmaz satışının resim ve geçerli şekilde yapılması ayrı kavramlardır. Davacının, yörenin coğrafi durumunu en iyi bilmesi gereken ve idari yoldan tapu oluşturmaya yetkili belediyeye ve oluşturulan tapu kaydına güvenmesinden daha doğal birşey yoktur. Böyle olunca davalı zaptedilen taşınmazın rayiç değerinden sorumludur. Aksinin kabulü Devlete ve hukuka olan güveni zedeler....

            Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile, aracın zapt edildiği tarihteki rayiç bedelinden kullanım bedelinin indirilmesi ile belirlenen 24.360,Tl'nin tahsiline karar verilmiş;hüküm,davacı tarafından temyiz edilmişir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

              (BK 189) ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen TBK'nun 214. maddesinde, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir 3. kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcının, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olduğu açıklandıktan sonra, devamındaki maddelerde de bu yükümlülüğün koşulları ve zararın kapsamı konusunda açıklamalar getirilmiştir. TBK'nun 217. maddesinde (BK 192) "satılanın tamamı alıcının elinden alınmışsa, satış sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş sayılır ve alıcı satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir" yazıldıktan sonra aynı maddenin (1) bendinde de "satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünlerin değeri indirilerek, ... olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesini isteyebilir" yazılıdır....

                İdarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davalılardan ... yönünden yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. 3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 214. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

                  Davacı, zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak eldeki davayı açmıştır. Yargıtay’ın sapma göstermeyen kararlarına göre özel mülk olarak tescile tabi olmayan bir taşınmaz, her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilerek hakkında sicil oluşturulmuşsa, bu sicil taşınmazın tescile tabi olmayan yerlerden olduğu sonucunu değiştirmez. ( HGK 22.2.1990 gün, 1989/1-700 esas, 1998/101 karar ve 18.10.1989 gün 1989/1-419 esas, 1989/528 karar, 11.6.2003 gün, 2003/13- 414 esas, 410 karar) Buna göre davacı, taşınmazın öncesinin orman olmadığını bilemeyeceğini, iyi niyetli olduğunu, yani MK 931. maddesindeki tapu siciline itimat prensibini ileri süremez. Taşınmazın davacıya satıldığı 27.4.1994 tarihinde evveliyatının orman olduğunun bilinmesi alan ve satan için yasa hükmü gereğidir. Orman alanlarının özel mülkiyete konu olması, devir ve temliki hukuki sonuç doğurmaz....

                    İstinaf Nedenleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yanılma veya aldatma iddiasıyla açılacak davaların zamanaşımı süresine tabi olduğunu, zamanaşımı süresinin geçtiğini, kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağını, davacının 28.01.2022 tarihli dilekçesinde davasını ıslah ettiğini, mahkemenin yapmış olduğu değerlendirmede davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine mi, yoksa irade bozuklukları hükümlerine mi dayandırıldığı konusunda dava dilekçesinin açıklattırılması gerekmekte ise de davacının ıslah ile davasını sebepsiz zenginleşmeye dayandırdığı anlaşılmış olduğu, bu nedenle de zamanaşımı süresinin geçmediği belirtilmiş ise değerlendirmenin çelişkili oluğunu, dava dilekçesinde açıkça irade fesadına dayanıldığını, ıslahta ise hiçbir hukuki nedene dayanılmadığını, davanın TBK'nun borca karşı tekeffül hükümlerine göre açılması gerektiğini, zapta karşı tekeffül hükümlerinin ise dosya kapsamında oluşmadığının açık olduğunu, bir hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını...

                      UYAP Entegrasyonu