UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; satım sözleşmesinden kaynaklanan zapta karşı tekeffül hükümleri gereği satım bedelinin tahsili talepli davada verilen ihtiyati tedbir isteminin reddi kararına itiraz talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....
değil ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabileceğini, cevap dilekçesi ekindeki Hukuk Genel Kurulu'nun 2011/19-......
Mahkemece,davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm davacının ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır.Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen Borçlar Kanununun 189. maddesinde, satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden, alıcıya karşı mesul ve zamin olduğu açıklandıktan sonra, devamındaki maddelerde de, (BK.189-193 mad.) bu yükümlülüğün koşulları ve zararın kapsamı konusunda açıklamalar getirilmiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 214 (eski BK 189) ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Mahkemece aracın satın alındığı tarih ve Asliye Ceza Mahkemesinin kararından sonra 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa davacının aracı 08.05.2013 tarihinde polis ekipleri tarafından Asliye Ceza Mahkemesinin kararına istinaden Gümrük Müdürlüğü'nün parkına çekilmiştir. O halde davacının aracının zapt edildiği tarih olan 08.05.2013 tarihinden itibaren davanın açıldığı 02.08.2013 tarihine kadar zamanaşımı süresi gerçekleşmemiştir. Mahkmece işin esasına girilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan davalıdan isteyebilir. Davacı BK 194 (T.B.K.nun 219 md.) ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 24/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ticaret Bakanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zapta karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde oluşturulan bir gerekçe ile biçimlendirildiğini, dava dilekçesi olmak üzere hiçbir aşamada davacı tarafından bu nitelendirilmenin zikredilmediğini, davacının kusur-zarar-illiyet bağı kavramlarını temellendirmeden salt zarar olgusunu vurgulayarak eldeki davayı açtığını, kusurun nasıl oluştuğu, kusur ile zarar arasında nasıl bir illiyet bağı olduğunun belirsiz ve temelsiz olduğunu, ayıba karşı tekeffül hükümleri uygulanacak olsa dahi davacının hiçbir şekli prosedürü yerine getirmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönden bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, T.B.K'nın 214 (eski BK 189) ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen Borçlar Kanununun 214. maddesinde, satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden, alıcıya karşı sorumlu olduğu açıklandıktan sonra, devamındaki maddelerde de, bu yükümlülüğün koşulları ve zararın kapsamı konusunda açıklamalar getirilmiştir....
Hukuki dayanağı B.K. 189 ve devamı maddelerinde düzenlenen zapta karşı tekeffül hükümleridir. Borçlar kanunun 189. maddesi hükmüne göre satıcı, satın alınan şeyin üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebiyle tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı sorumludur. Yasa satıcının zapta karşı tekeffülden doğan bu sorumluluğunu, kötüniyetli olması haline bağlamamıştır. Satıcının satılanın çalıntı olduğunu bilmemesi, iyiniyetli olup, yine iyiniyetli olarak satması halinde dahi sattığı kişiye zapta karşı tekeffülden doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davacınında BK. 189/2 maddesi hükmü anlamında satış sırasında zabıt tehlikesinden haberdar olduğu yani kötü niyetli olduğu da iddia ve isbat edilmediği gibi, böyle bir durumda söz konusu değildir. Satıma konu aracın malikinden çalındığı, davacınında bunu vermek zorunda olduğu gibi, emniyetçe alınarak asıl malikine verildiği anlaşılmaktadır....
Bu durumda davacı alıcının TBK'nın 214 ve devamı maddeleri gereğince ödemiş olduğu miktarı zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince akidi olan davalıdan tahsilini talep etmekte haklı olduğu, davalı satıcının davacı alıcıya karşı hukuki ayıbı bilmese dahi sorumlu olmasına, zira satış sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül sorumluluğunun kusursuz sorumluluk niteliğinde bulunmasına, dolayısıyla davalının iyi niyetli olup olmadığının sonucu ve verilen karara etkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davacının zapta karşı tekeffülden kaynaklı zararının satış bedeli olduğu anlaşılmakla davacının zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince ilk talebinin kısmen kabulü ile; 20.079,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve taraflar arasındaki işlemin ticari satıştan kaynaklanmadığı, ticari satışlarda uygulanan avans faizinin uygulanamayacağı anlaşıldığından avans faizi uygulanmasına ilişkin talebin reddine...
Mahkemece, davacı her ne kadar zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanmış ise de tekeffül hükümlerinin düzenlendiği 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 310.maddesinin 2. fıkrasında "kamulaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır" hükmünün yer aldığını, aynı şekilde Kamulaştırma Kanunu'nun 20/2 maddesinde "taşınmaz malın boşaltılması sebebiyle mal sahibi ve idare tazminat ile sorumlu tutulamaz" hükmünün düzenlendiğini, bu düzenlemeler karşısında davalı kiraya verenin taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle davacı kiracının uğramış olduğu zarardan sorumlu olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının yapmış olduğu faydalı ve zorunlu masraflara ilişkin temyiz istemine gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.05.2010 başlangıç...