Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, konusu itibariyle tüketici yasası hükümlerine tabi olmayıp taraflar arasındaki meselenin halli için 6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Davacı 6098 sayılı TBK 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” Yine TBK 223....

    MAHKEMESİ Uyuşmazlığın konusu araç satım sözleşmesi sonrası ayıba karşı tekeffül borcundan kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. ....02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun ....maddesiyle ... Yasasının ....maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının ... ....... Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle ... ....... Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 09.....2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      ATM dosyasında ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca bedelden indirim, huzurda görülen davada da genel hükümlere göre tazminat talebinde bulunulduğu, davacı tarafından ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak dava açılması durumunda, davacının artık aynı sözleşmeye dayalı olarak bu kez de genel hükümler çerçevesinde tazminat davası açma hakkı bulunmadığı, ilk açılan davada verilen kararın eldeki davada kesin hüküm teşkil ettiği, aksi durumda dahi davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı ve davalının süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğu gerekçesiyle davanın HMK'nın 114/1-i ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....

        Keza, 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

          a ait olup, özelleştirme idaresinin %100 davalı hissesinin ihaleye çıkarması üzerine dava dışı şirketçe hisselerin tümü satın alınarak hisse satış sözleşmesi imzalandığı ve uyuşmazlığın hisselerin %100 devrini sağlayan ticari işletme devri niteliğinde olan hisse satış sözleşmesine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, keza taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmamasının kabul edilmemesi halinde bu kez 30/10/2009 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, -30.10.2009 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ........ şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak...

            Mahkemece yapılan yargılama sonucunda tacirler arasındaki ayıba karşı tekeffül süresinin 6 ay olduğu, garanti süresi ile bunun iki yıla çıkardıkları, davanın garanti süresi dolduktan ve teslim tarihinden yaklaşık dört yıl üç ay geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacı TTK’nun 25/3.maddesi gereğince süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı gibi, BK.’nun 207/son maddesi uyarınca satıcının alıcıyı iğfal ettiğinin de kanıtlanamamış olmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir....

              Keza, 29/12/2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 29/12/2010 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

                Satıcının belirtilen bu borçları yanında, ayıba karşı tekeffül ve zapta karşı tekeffül borçları da bulunmaktadır. Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Çünkü satımda alıcının amacı, istediği maksat için kullanabileceği, yararlı bir malın mülkiyetine sahip olmaktır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile; bu borç kanunen mevcuttur. Bu nedenle satıcının bu borcunu kanuni bir borç olarak nitelendirmek mümkündür (Tandoğan, H.:Borçlar Hukuku (Özel Borç İlişkileri), 4.Bası, Cilt I/1, Ankara 1985, s.163; Yavuz, C.: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 1996, s.91). Ayıba karşı tekeffül borcunun, TBK.'nun 219 ila 226 maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı TBK.'nun 227 vd. maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabilecektir Uyuşmazlık, satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerine dayanmaktadır....

                  Davacı vekilinden soruldu: Zapta geçen ıslah dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, harç ikmali için süre istiyoruz, ıslah dilekçemize karşı verilen cevaplar yönünden cevapları kabul etmiyoruz, zaman aşımı itirazı da yerinde değildir zira bize göre taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğu için 10 yıllık zaman aşımına tabidir, zaman aşımı süresi dolmamıştır, ayrıca 27/09/2022 tarihli dilekçemizde belirttiğimiz gibi davamız kısmi davadır ve bu nedenle ıslah ederek harç yatırdık, dedi. Davalı ----- Vekilinden soruldu: Zapta geçen dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, zapta geçen dilekçemizde, rapora itiraz dilekçemizde ve cevap dilekçemizde ileri sürdüğümüz bütün itirazlarımızı tekrar ediyoruz, dedi. Davalı -----Vekilinden soruldu: Zapta geçen dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, zapta geçen dilekçemizde, rapora itiraz dilekçemizde ve cevap dilekçemizde ileri sürdüğümüz bütün itirazlarımızı tekrar ediyoruz, dedi....

                    Davalı vekilinin diğer bir istinaf nedeni olarak; tazminat bedeli olarak üyeliği devredenlerin serbest piyasa koşulları altında kendi aralarındaki alım satımı neticesi oluşan fiyattan zapta karşı tekeffül hükümleri uygulanarak ödenen en son meblağın tamamına hükmedildiği, oysaki zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini ileri sürmüş ise de yukarıda açıklandığı üzere 16 nolu bağımsız bölümünün üyeliğinin dava dışı ...'e tespiti nedeniyle davalı kooperatifin'in, öncelikle dairenin tahsis edildiği son üye ...'ın, sonrasında üyeliği devreden ... ve davacının zararlarını karşılamakla sorumlu olduğu, ...'ın zararı karşılandığı iddia edilmiş ise de bu husus ...'e bildirilmediğinden davalının sorumluluğu ortadan kalkmadığı, davacı aleyhine açılan rücuen tazminat davasının davalıya ihbar edilmesine rağmen davalı tarafça ödeme yapılmaması nedeniyle davalının faiz, yargılama ve takip giderlerinde de sorumlu olduğu görülmüştür....

                      UYAP Entegrasyonu