Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davada Ankara 4. Tüketici ve 11. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 2. el telefon satışından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın 05.10.2007 tarihinde 310.00.- YTL. değer gösterilerek sulh hukuk mahkemesinde açıldığı, alınan ikinci el telefonun ayıplı çıkması nedeniyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Tüketici mahkemesi özel bir mahkemedir ve görevleri 4077 Sayılı Yasadan kaynaklanır. Somut olayda; uyuşmazlığın 2. el telefon satışından kaynaklandığı, 4077 Sayılı Yasa kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, davanın genel hükümlere göre Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....

    tarihinden itibaren işleyecek avans (ticari) faizi ile birlikte davalılardan müştereken tahsili gerektiğini, bu nedenlerle ayıplı çıkan mal olan ve davalı tarafından müvekkiline satışı yapılan ... plaka sayılı aracın ayıplı ticari mal satışından dolayı sözleşmeden dönme ile satış bedelinin 28.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans (ticari) faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilerek, dava masrafları ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mahkemece toplanan delillere göre, asıl davada, ayıplı olduğu gerekçesiyle çiftçiler tarafından iadesi yapılıp davacının deposunda bulunan mal bedeli toplamının 1.376,40 TL olduğu, davacının, dava açılmasından önce davacı tarafça davalıya iade edilen mallar nedeniyle toplam 2.355,75 TL, yine davacının deposunda bulunan ve iadesi gereken ayıplı mallar nedeniyle 538,00 TL kar kaybına uğradığı, davacının manevi tazminat talebinin ise haklı görülmediği, davacının dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünün 3 nolu bendinde, davacıya gönderilen ve henüz satışı yapılmayan ayıplı ürünlerin davalı tarafından geri alınarak bedelinin davacıya iadesinin talep edildiği, ancak dava dilekçesinde bu talep yönünden belirtilmiş bir rakam olmadığı gibi usulüne uygun harcı yatırılarak açılmış bir dava da bulunmadığı, birleşen itirazın iptali davası yönünden ise, mal satışları ve ödemeler dikkate alındığında, davacı şirketin 5.231,36 TL alacaklı olduğu, işlemiş faiz talebinin ise yerinde olmadığı gerekçesiyle...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 15.07.2010 gün ve 2010/10115-10853 sayılı, 4.Hukuk Dairesinin 03.11.2011 gün ve 2010/8928-2011/11586 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, ayıplı mal satışından kaynaklanan sözleşmenin feshi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle,hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 13.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Sözleşme tarihinde yürürlükte olan Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi gereğince kişilik haklarında zarara uğratılan kimse, kusur varsa zararın tazminini ve bu kapsamda manevi zarar sebebiyle de manevi tazminatın ödetilmesini isteyebilir. Ancak bu hüküm mal varlığına dair zarar halini kapsamamaktadır. Mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok, kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir. Fakat böyle bir üzüntü TBK'nın 58. ve MK'nın 24. maddelerinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde değildir. Somut olayda da işin ayıplı imâl edilmesi sebebiyle zararın doğduğu iddia edilmiş buna göre manevi tazminat istenmiş ise de davacının bu yöndeki talebi mal varlığına yönelen bir eylem niteliğinde olup salt sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi veya hiç ifa edilmemesi açıklanan olgulara göre değerlendirilerek manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken talebin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....

            Davalı ...Ş. vekili, davaya konu aracın ticari araç olup, dava zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, husumetin müvekkiline yöneltilemiyeceğini, araçta üretimden kaynaklanan bir sorun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ayıplı maldaki ayıbın üretim hatası olduğu, davacının değişim talebinde haklı olduğu, ayıplı araç üzerinde bulunan aksesuarlar ile oto teyp ve hoparlör sistemlerinin iadesinin gerektiği, maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ise maddi tazminat talebine ilişkin talebini ispat edemediği, manevi tazminat talebi yönünden ise ayıplı mal satımı nedeniyle oluşan zarar, davacının iç huzurunu bozacak bir nitelikte olgu olmadığından manevi tazminat istemi kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, aracın yenisi ile değişimine, araç aksesuarlarının iadesine, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir....

              Manevi tazminat talebi yönünden; Davacı tarafından davalının eser sözleşmesine aykırı olarak eseri ayıplı imal ve ifa etmesi sebebiyle şirketin ticari itibarının zedelendiğini ve bu itibarla manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davacının tüzel kişi şirket olması sebebiyle ticari itibarının zedelendiğinin ispat edilmesi halinde manevi tazminat talebinde bulunması mümkün ise de somut dosyada davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğine ilişkin yeterli ve elverişli delilin bulunmadığı anlaşılmış, davacının sübut bulmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                Asliye Hukuk (Tüketici) ile Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ayıplı mal satışından kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. 4077 sayılı Yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 4. maddesinde "AYIPLI MAL" hususu düzenlenmiş olup, somut olayda; davalının, davacıya ait işyerinden manto aldığı, davalının 4077 Sayılı Yasanın 3/e maddesi kapsamında tüketici olduğu anlaşılmakla, 4077 Sayılı Yasanın 23. maddesi gözönünde bulundurulduğunda, davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Erzincan 1. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 27/03/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  İcra Müdürlüğü'nün 2014/1618 sayılı dosyasındaki alacak nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, ayıplı ürün satışından kaynaklı başlatılan takip nedeniyle menfi tespit ve manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiş, mahkemece davanın kabulü ile ... 9. İcra Müdürlüğü'nün 2014/1618 sayılı dosyasındaki alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) Hükmün kapsamı başlıklı 297. maddesinde; "hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı" düzenlenmesine yer verilmiştir....

                    Kişiye karşı ayıplı mal satışından dolayı sorumluluğu benimsenip, tazminata karar verilirken, eldeki davanın da konusunu teşkil eden "......

                      UYAP Entegrasyonu