CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf işbu itirazın iptali davasına konu etmiş oldukları icra takibi ve dayanak ihtarname ile davalılardan, Genel Kredi Sözleşmesi'nden sonra tahsis edilen ve ayrıca bir kefalet ilişkisi kurulmayan kredi kullandırımları için icra takibi ikame edildiğini, davalı şirket ile davacı ... arasında yeni bir kredi tahsisi; Genel Kredi Sözleşmesi kaynaklı ödeme planını, kredi tutarını ve faiz oranını değiştirerek yenileyen bir sözleşme olup; ancak beraberinde yeni bir kefalet sözleşmesi akdedilmediğini, dolayısıyla ... ve ... ile sonradan tahsis edilen kredilere ilişkin kefillik ilişkisi kurulmadığını, zira, Türk Borçlar Kanunu madde 582 uyarınca; kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabileceğini, borçların yeniden yapılandırılması, yeni bir kredi tahsisi, mevcut borcun miktarının artırılması ya da eksiltilmesi veya ödeme şeklinin ya da takviminin değiştirilmesi sonucunu doğuracak şekilde yeniden düzenlenmesinin mümkün...
Kefalet sözleşmesi davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 581 ila 603 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu'nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. 6098 Sayılı TBK 583.Maddesinde ; "Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....
Huzurdaki davaya konu kefalet sözleşmesinde davalının kefil olduğu azami miktar ile kefalet tarihi belirli olmadığından (kefalet sözleşmesine yazılmadığından) banka alacağına dayanak yapılan kefalet sözleşmesi geçersizdir (mutlak butlanla batıl). Anılan kefalet sözleşmesi banka alacağı yönüyle hüküm ve sonuç doğurmayacağından, davalının kefalet sözleşmesinden kaynaklı borcu olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup itirazın iptali davasının reddine karar verilmiştir."gerekçesi ile, -Davanın REDDİNE, -Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
Kefalet sözleşmesi davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 581 ila 603 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu'nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. 6098 Sayılı TBK 583.Maddesinde ; "Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : KARAR NO : HAKİM KATİP : DAVACI : VEKİLİ : DAVALI : DAVA : İtirazın İptali (Banka alacağından kaynaklı Kefalet Sözleşmesi) DAVA TARİHİ : KARAR TARİHİ : GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Banka alacağından kaynaklı Kefalet Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: (I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili Banka ... Şubesi ile dava dışı .... San. Tic. Ltd....
Şti arasında imzalanan kredi sözleşmesine yönelik davacının kefalet beyanının geçerli olup olmadığı ve bu nedenle kredi ilişkisinden kaynaklı herhangi bir borcu bulunup bulunmadığının tespitine ilişkindir. Davacı yanca, taraflar arasında akdolunan genel kredi sözleşmesi ile ekleri, ihtarname ve arabuluculuk son tutanağı ibraz olunmuş; .... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyası celbedilmiştir. .... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası incelendiğinde, temlik eden ... Bank A.Ş. tarafından dava dışı ... San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhinde 26/12/2014 tarihli GKSden kaynaklı 53.765,28-TL asıl alacak, 325,83-TL faiz olmak üzere toplam 54.107,40-TL alacak talebinde bulunulduğu, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı kefil kredi sözleşmesindeki kefalete ilişkin imzanın kendisine ait olduğunu, yazıların kendisine ait olmadığını, belgenin imzalanmasının gerektiğinin kendisine beyan edilmesine üzerine sözleşmeyi imzaladığını beyan etmiştir....
Somut olayda; davacı banka genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı asıl borçlu şirkete ticari krediler kullandırmış ve asıl borçlu şirkete çek hesabı tahsis edilmiştir. Krediden ve karşılıksız çek sorumluluk bedelinden kaynaklı borcun ödenmemesi nedeni ile davacı banka davalı kefil hakkında icra takibi yapmakta haklıdır. Zira davalının akdedilen sözleşmeye müteselsil kefil olduğu, kefalet sözleşmesinde kefalet limiti, tarihi ve kefaletin müteselsil olduğu hususlarının kefilin el yazısı ile yazıldığı, davalının kefilliğinin TBK hükümleri gereğince geçerli bulunduğu, kefalet sözleşmesi sonrası şirket hisselerinin başkasına devirinin davalıyı sorumluluktan kurtarmayacağı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık davalının borcunun miktarı, temerrüt tarihi, uygulanması gerekli faiz ve miktarı konusunda toplanmıştır....
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, müvekkillerinin imzaladığı müşterek borçlu ve müteselsil kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını, kefalet sözleşmesinin yasa gereğince yazılı yapılması ve kefalet tarihinin de belirtilmek zorunda olduğunu, dosyaya sunulan kefalet sözleşmesine bakıldığında “kefalet tarihinin belirtilmediği” ve “birçok kısmın boş bırakıldığı” görüldüğünü, kefalet için eş rızasının da alınmadığını, davacı tarafından gönderilen ihtarnamelerin usulsüz tebliğ edildiğini, hesap kat ihtarlarını kabul etmediklerini, davacı tarafın talep ettiği icra inkar tazminatının ve talep edilen faiz oranının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, talep edilen icra tazminatının ve faiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu olayda likit bir alacak olmadığı gibi dava konusu alacak talebi yargılamayı gerektirdiğini belirterek haksız ve kötüniyetli olarak açılan davanın tüm müvekkilleri açısından reddine karar verilmesini, haksız ve kötüniyetli olarak dava açan davacı aleyhine...
Mahkememizce yargılama sırasında davacı tarafın takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak ve faiz miktarı konusunda bankacı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan ... tarihli raporda özetle; "...A) borçlar mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalar uzmanlığı yönüyle sonuç ve kanaat: ... tarihinde yapılan kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak için davalılara karşı açılmış itirazın iptali davasında, 1. Davalılarından ... ve ...'ın davacıya karşı genel kredi sözleşmesi kapsamında müteselsil kefil konumunda oldukları, davacının asıl borçluya karşı kat ihtarnamesine rağmen borcu ödememesinden dolayı TBK m. 586 şartı yerine gelmiş olduğundan müteselsil kefiller başvurma hakkı doğduğu, 2....
ın imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesi hükümlerinin açık olduğunu, kefillerin ve asıl borçlunun kredi sözleşmesinin sonuçlarından sorumlu olduğunu, 09.12.2019 tarihli hesap kat ihtarnamesinde borcun dayanaklarının açıkça ve detaylı bir biçimde hesap kat ihtamamesinde belirtildiğini; ... 46 nolu ... kart kullanımından kaynaklı 2.248,69 TL., ... nolu ... kart kullanımından kaynaklı 1.895.51 TL, ... nolu ... kart kullanımından kaynaklı 746,01 TL, ... nolu ... kart kullanımından kaynaklı 656,90 TL, ... nolu ... kart kullanımından kaynaklı 630,54 TL alacağının olduğunu, dava konusu borcun kredi sözleşmeleri, ihtarnameler ve banka kayıtları ile sabit olduğunu, borçlunun itirazının tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, Banka kredi sözleşmelerinden doğan alacaklar da alacaklının, kredi alacağı için hesabin işlediği süreçte hesabin kat edilip tebliğ edildiği tarihe kadar olan bölüm için TTK'nın 8....