Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; asıl davada davacının, dava dışı bankadan temlik sözleşmesine istinaden 500.000TL kredi kullandığı ve geç ödeme nedeniyle 126.008,12TL faiz ödemek zorunda kaldığının belirlendiğini, ancak asıl davada verilen kararın temyiz edildiğini ve henüz kesinleşmediğini belirterek davanın ve icra inkâr tazminatının reddini, haksız ve kötü niyetli dava nedeniyle davacının %20 icra inkâr tazminatından sorumlu tutulması gerektiğini savunmuştur. Mahkemenin Birinci Kararı: 8. Küçükçekmece 1....
Maddesi hükmü gereğince de davacının davasının reddi gerektiğini, Davacı tarafından bankalara ödenen faiz dekontlarından delil olarak söz edilmiş ise de, sözü edilen faiz dekontlarının bu davada delil niteliğinin bulunmadığını, söz konusu dekontların dava konusu ile mi yoksa davacının işletmesinin bütünüyle mi veya başka bir iş ile mi ilgili olduğunun, faiz ödenen banka kredilerinin dava konusu sözleşme sebebiyle davacı tarafından kullanılan krediler olup olmadığının belirli olmadığını, Ayrıca, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5/a maddesi hükmü gereğince, sözleşmeye konu iş sebebiyle bir kredi kullanılması durumunda, kullanılacak kredi sebebiyle ödenecek faiz, masraf, komisyon ve her türlü giderlerin davacıya ait olacağı kabul edildiğinden, sözü edilen faiz dekontlarının bu davaya konu sözleşme sebebiyle alınan krediler dolayısıyla ödenmiş olması halinde dahi davacının sözü edilen faiz ödemeleri nedeniyle bir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını, Davacının kendi ticari işletmesinin...
İstinaf Sebepleri Davacı vekilince; icra takibine dayanak Mahkeme kararı gereği, bankada üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılan fark kamulaştırma bedelinin faiziyle birlikte davalılara ödenmesi konusunda ilgili banka şubesinin talimatlandırıldığını, halihazırda ödenen kamulaştırma bedeline işleyen faizin icra takibi ile yeniden talep edilmesinin tarafınca kabul edilemeyeceği gibi hukuk düzenince de kabul görmesi beklenemeyeceğini, bunun için gerekçede belirtilenin aksine mahkeme kararının yorumlanmasına ihtiyaç olmadığını, alacaklıya ödenen kamulaştırma bedeline bankada işleyen faiz miktarının tespit edilerek bu miktarın takipteki kamulaştırma bedeline işleyen faiz alacağını karşıladığı miktarda takibin iptali gerektiğini, mahkemece bu husus araştırılmadan karar verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir. C....
TL ... prim bedelinin yasal faiziyle tahsili istenilmiştir. Esasen ....03.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, yüklenici yanca ödenmesi kararlaştırılan bu primleri, davacılar ödemeyi üstlenerek davalı yandan bedelinin tahsilini istemişlerdir. Ne var ki bu bedelin ödenmesi hususunda davalı taraf BK'nın 101. maddesi (TBK m.117.) uyarınca temerrüde düşürülmediğinden, faiz başlangıcı olarak ıslah tarihinin nazara alınması gerekirken, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, ıslah tarihi itibariyle henüz yatırılmamış prim bedelleri yönünden de yatırılan ve yatırılmayan prim bedelleri ayırt edilmeksizin, tümüne faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda (...)...
H.D. tarafından onanarak kesinleşmiş olduğunu, kesinleşen karara göre müvekkilinin kesilen maaşının kesildiği tarih olan 22.08.2018 tarihinden itibaren yeniden bağlanması ve birikmiş maaşlarının ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faizleri ile birlikte ödenmesi için davalı kuruma müracaat ettiklerini, davalı kurumun müvekkili davacının birikmiş maaşını 08.12.2021 tarihinde ödediğini, ancak faiz ödemelerinin yapılmadığından iş bu davanın açıldığı anlaşılmış, Kurum tarafından 08.12.2021 tarihinde birikmiş aylıkların ödendiği, ancak ödeme tarihine kadar işlemiş faizin ödenmediği anlaşıldığından davacının aylıkların geç ödenmesi nedeni ile faiz alacağını isteme hakkı olduğu, miktarının denetime elverişli uzman bilirkişi raporu ile belirlendiği mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır....
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafın takibe konu çekler bakımından asıl alacağı kabul ettiği, ancak çeklerin zamanında ödenememesi, geç ödenmesi nedeniyle ortaya çıkan faiz, masraf, vekalet ücreti ve diğer fer'iler yönünden borçlu olmadıklarının tespitini istedikleri, davadışı çekler bakımından davadışı ... Makine Ltd.Şti nin ihtiyati tedbir kararı aldığı ve ardından çek iptali davası açtığı, ancak bu durumun çekleri iyiniyetle elinde bulunduran davalının çek bedellerini geç tahsil etmesinden kaynaklanan zararı olduğu veya en azından tahsil edemediği dönem için faiz miktarı kadar zarara uğradığı gerçeğini değiştirmediği, iyiniyetli kabul edilen davalının bu zarara katlanmasını beklemenin hukuken gerçekçi olmadığı ve davalının gecikmede bir kusuru da olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
aykırı olarak geciktirilmesi ve davalının eksik ödeme yapacak olması nedeniyle davalıya 26.4.2011 tarihli ihtarname çekildiğini, buna rağmen davalının eksik ödeme yaptığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eskime payının %15 olması ve sovtaj bedelinin daha lehlerine belirlenmesi halinde doğan sigorta bedeli alacağından 5.000 TL’nin en son ödeme yapılması gereken tarih olan 18/12/2010 tarihinden, davalının hasar ödemesini en geç 18/12/2010 tarihine kadar yapması gerekirken 2.5.2011 tarihinde yapmasından dolayı iki tarih arasında oluşan ceza alacağından 5.000 TL’nin 02/05/2011 tarihinden, davalının hasar ödemesini en geç 18/12/2010 tarihine kadar yapması gerekirken 2.5.2011 tarihinde yapmasından dolayı iki tarih arasında oluşan ticari faiz alacağından 5.000 TL’nin 02/05/2011 tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle taleplerini sigorta bedeli alacağı için 29.797,93 TL’ye, geç ödemeden kaynaklanan alacağı...
Bu durumda asıl alacağın zamanaşımı süresi daha kısa olarak 5 yıl olduğundan faiz alacağında da zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Eser sözleşmesinde zamanaşımı süresinin başladığı tarih de eserin sözleşmeye uygun olarak eser sahibine teslim edildiği tarihtir. Faize ilişkin taleplerde ise sürekli bir durum söz konusudur. Asıl alacak ödenmedikçe faiz zamanaşımına uğramaz. Asıl alacak davasında faiz istememişse bu davanın açılmış olması faiz istemi yönünden zamanaşımını kesmez. Faiz davalarında zamanaşımı süresi asıl alacak süresine bağlıdır. Ancak bağımsız faiz davalarında bu sürelerin hesabı, asıl alacak zamanaşımı süresinin hesaplanmasından farklıdır. Çünkü asıl alacağın zamanaşımı süresi ileriye doğru hesaplanırken, bağımsız faiz davalarında zamanaşımı süresi, davanın açıldığı tarihten geriye doğru hesaplanır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Mahkemenin kamulaştırma bedelinin tespiti ve tesciline ilişkin gerekçeli kararın ve itiraz edilen icra takibinin birbirine uygun olduğunu, hükmün faize ilişkin kısmının açık olduğunu, icra takibi ile talep edilen faize ilişkin kısma dair de herhangi bir tereddüt bulunmadığını, usul hukuku kurallarının yerel mahkeme kararı hiçe sayılarak ihlal edildiğini, takibe konu alacağın muaccel olduğunu, kamulaştırma bedelinin dahi müvekkiline ait hesapta nemalanmaktayken yargılamanın makul bir sürede sonuçlamamasına dair adil yargılanma hakkının tazminatına ilişkin faiz alacağının talep edilmesinin mümkün olduğunu, idarece, kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi ve yargılamanın uzaması sonucunda kişilerin uğradığı hak kaybına karşılık temin edilen tazminat niteliğindeki faiz alacağının karıştırılmasının söz konusu olduğunu, kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davasının özel niteliğe sahip bir yargılama olduğunu ve öteden beri faize ilişkin uygulamanın taleplerinde...
Davalı, davacı yana fazla ödeme yaptıklarını ve alacaklı olduklarını savunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının yaptığı ödemelerden sonra 2000, 2001 ve 2002 yılları için ödenmesi gereken 6.721,55 YTL. işletme hakkı bedeli ve 12.225,10 YTL. faizi olmak üzere toplam 18.946,65 YTL.nin davalıdan tahsiline şeklinde hüküm kurulmuş, bu hüküm Dairemizce; "Dava, Tuzla İşletme hakkının davalıya kiralanması nedeniyle işletme bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 07.08.2000 tarihli sözleşmenin 7 ve 8. maddeleri gereğince; yıllık 1800 ton hasılat üzerinden işletme hakkı alınacağı kararlaştırılmıştır. Yine, sözleşme hükümlerine göre, işletme hakkı ve kira bedeli yıllık olarak belirlenmiş ödemelerinde en geç takip eden ayın 15’ine kadar yapılması kararlaştırılmıştır....