Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davada çözümü gereken yön, öncelikle taraflar arasında akdedilen taşınmaz satımına ilişkin 24.05.2017 tarihli sözleşmenin geçersiz olup olmadığının belirlenmesi olup bu hususun çözümü kavuşturulduktan sonra da terditli olarak açılmış olan davada bu kez, davacının ikinci istemi olan davalının vekalet ilişkisini kötüye kullanıp kullanmadığı iddiasının yerinde olup olmadığının belirlenmesi noktasındadır. Tapu siciline kayıtlı bir taşınmazın satışının geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi yasal bir zorunluluk olup, resmi şekilde yapılmayan taşınmaz satış sözleşmeleri bu nedenle geçersiz olup taraflar bu sözleşmeye dayalı olarak birbirlerinden talepte bulunamaz....

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tapulu taşınmazın haricen satışından kaynaklanmakta olup davacı tescil öncesi alım-satım ve komisyon sözleşmesine dayanmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazın mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmenin geçerli sayılması, Borçlar Kanunu 213, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve resen dikkate alınır. Taraflar arasındaki sözleşme, resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değildir. Cezai şart, asıl borca ilişkin fer’i haklardan olup, geçerli olmayan taşınmaz satış sözleşmesinde düzenlenmiş olan cezai şart da geçersizdir. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle, ancak verdiklerini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilirler....

    Dava, devremülk satışından kaynaklanmaktadır. Mahkemece, devremülk için yapılan satış sözleşmesinin resmi olmadığından geçersiz olduğu ve davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun 3/c maddesinde tatil amaçlı taşınmaz malların da düzenlenmesine göre taraflar arasında uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevlidir. Görev kamu düzeninden olup yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece resende gözetilmesi gerekir. Mahkemece taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bilindiği üzere, harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. 10.07.1940 tarih 1939/2 esas ve 1940/77 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre “Haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir.” Şu halde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre geçersiz sözleşmelerde, akdin geçersizliği sebebiyle her iki taraf verdiğini geri alabilir. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici ... düşüncesine dayanır....

        Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, konut satışından kaynaklı alacak istemine ilişkindir.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, kanunun amacı içerisinde tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinde belirlenen tanımlar dikkate alındığında, somut olayın 4077 sayılı kanun kapsamında kaldığı anlaşılmakta olup, aynı kanunun 23. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir....

          Mahkemece Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesine göre noterden yapılmayan motorlu araç satımlarının geçerli olmadığı, geçersiz sözleşme nedeniyle tarafların aldıklarını geri vermeleri gerektiği ve somut olayda bu olgunun gerçekleştiği, şeklen geçersiz olan sözleşme ile konulan ceza şartının da geçersiz olduğu ve ev bedeline ilişkin zararın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 625.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 06.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Taraflar arasındaki ihtilaf trafikte kayıtlı aracın haricen satışından kaynaklanmaktadır.Davacı-karşı davalının 14.5.2001 ve 22.06.2001 tarihli harici oto satış sözleşmeleri ile davalı-karşı davacıya ait aracı satın aldığı, araç davacı-karşı davalı elinde iken kayıt maliki tarafından aracın davacı-karşı davalının elinden alındığı taraflar arasında ihtilafsızdır. Taraflar arasında düzenlenen 14.5.2001 ve 22.06.2001 tarihli oto ön satış sözleşmeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 20/d madde ve fıkrası gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Sözleşme geçersiz olduğu için taraflar aldıklarını haksız iktisap hükümleri uyarınca karşılıklı olarak aynı anda iade etmekle yükümlüdürler. Davacının, geçersiz satış sözleşmesi ile satın aldığı araç , davacı elinden alındığına göre davacı ancak aracın satış bedeli olarak ödediği parayı satıcıdan sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince isteyebilir....

              (TMK m.706, TBK'nın 237 ve Tapu Kanununun 26.maddeleri) Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler. Buna göre, davacı ile davalı arasında davaya konu taşınmazın devrine ilişkin satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Davacı, geçersiz sözleşmeye dayanarak, davalının, belediyeden aldığı kamulaştırma bedelini talep edemez. Davacı, sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda yalnızca davalıya taşınmaz için ödediği satış bedelini isteyebilir. Somut olayda, davacı, taşınmaz için davalıya ne kadar ödediğini açıklamamıştır. İbraname metninde de bu hususta bir açıklık bulunmamaktadır....

                Davalı vekili, takibe konu kredi borcunun asıl borçlu adına kayıtlı taşınmaz üzerinde ipotekle teminat altına alındığını, bu nedenle öncelikle borcun teminatı olan ipotekli malın satışının yapılması gerektiğini, taşınmazın satışından sonra kalan miktar için kefillere yönelebileceğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, kredi sözleşmesine istinaden asıl borçluya ait taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği, ipotekli taşınmazın satışının yapılıp ipotek miktarını aşan kısım için kefiller aleyhine takip yapılabileceği, oysaki davacı bankaca ipotekli taşınmazın satışı yapılmadan ve borcun ipotek kısmını aşıp aşmadığı belli olmadan davalı aleyhine takibe geçmesi ve borcun tamamını kefillerden istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 25/01/2021 NUMARASI: 2020/805 2021/58 DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) Taraflar arasındaki davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bakırköy 6. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satışından kaynaklı ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesince, "... davacı ile davalı ... A.Ş.arasında tüketici işlemine dayanak tutulan taşınmaz satış sözleşmesindeki edimlerin yerine getirilmesi suretiyle başkaca tüketici işlemi kalmadığı, davacı ile ipotek alacaklıları ... AŞ. Ve ... AŞ. , arasında da herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığı , uyuşmazlığa konu ipoteğin davalı ... Şirketinin dava dışı ... AŞ. Ve ... AŞ. , ile yapmış oldukları kredi sözleşmesinden kaynaklı tesis edildiği, ancak ipotek alacaklısının ... AŞ. Ve ......

                    UYAP Entegrasyonu