Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatife ait ahırların ... kanalı ile satıldığını, kooperatifin diğer üyeleri olan ... ve ...'ın ahır satışından paylarına ....744,00 TL düştüğünü beyan eden yazı gönderildiğini, müvekkilinin diğer üyelerle aynı hakka sahip olup ahır satışından aynı miktarda ödeme yapılması gerektiğini, bu ahır satışı ile birlikte ......

    A.Ş. aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığı, her ne kadar adi yazılı sözleşme ile yapılan taşınmaz satışı yasal olarak geçersiz ve geçersiz sözleşmeye istinaden tarafların birbirlerine verdikleri şeyi geri isteme hakkı mevcut ise de davacının satın aldığı taşınmazların üzerine yine davacının talebiyle konulan ipotek nedeniyle yapılan 300.000TL ödemenin iadesini talep edemeyeceği, zira geçersiz sözleşmeye rağmen akdi ilişkiye güvenerek taşınmazları üzerine ipotek konulmasına rıza gösteren davalının ipotek nedeniyle taşınmazlarının satışından kaynaklı olarak uğrayacağı zararı hapis hakkına dayalı olarak davacıdan talep edebileceği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2/2. maddesi uyarınca da alacak iddiasının haksız olduğu, davacının geçersiz sözleşmeyle satın aldığı taşınmazların bedelini tam olarak ödemediğini bildiği hâlde tamamı ödenmiş gibi davalı aleyhine takip başlatmakta kötüniyet taşıdığı gerekçesiyle davanın reddine, alacağın %20’si oranında kötüniyet...

      Tüketici Mahkemesi ise, dava konusu konutun yer aldığı taşınmazın maliki ile aynı zamanda yüklenicisi olan davalı ile davacı arasında konut satışına ilişkin olarak yapılmış olan sözleşmenin harici satış sözleşmesi niteliğinde olduğu ve geçersiz olduğu dolayısıyla uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 3/f maddesine göre " Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişiler " olarak, aynı Yasa’nın 3/e maddesinde de " Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmış, 3/c maddesinde ise, “konut ve tatil amaçlı taşınmaz mal satımları da” Tüketici Yasası kapsamına alınmıştır....

        Davalı vekili, sözleşmenin yanlış yorumlandığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hisseli gayrimenkul satışından kaynaklı olduğunu, devremülk sözleşmesi olmadığını, tapuda devir yapılması sebebiyle sözleşmenin geçerli hale geldiğini, dolayısıyla şekilde şartına dayanarak sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürmenin MK.'nun 2.maddesine aykırı olduğunu, keşif yapılmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacının kullanıma hazır taşınmaz için rezervasyon yaptırması gerektiğini, cayma hakkının bulunmadığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE : Taraflar arasında hisseli taşınmaz alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacını bu sözleşmeden cayma ve ödediği bedeli talep edip edemeyeceği hususundadır. İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller, tapu kayıtları dosya arasına alınmıştır....

        Mahkemece, taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu, daha sonra taşınmazın devredilmiş olmasının da sözleşmeyi geçerli kılmayacağı geçersiz sözleşmelerden damga vergisi alınamayacağı Vergi Dairesi' nin incelemesi ve tarhiyatı üzerine yasal yollara başvurmayan davacının ödediği vergiyi geçersiz sözleşmenin 3. maddesine dayanarak isteyemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 30.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İcra Müdürlüğünün 2010/13186 ve 2010/14337 Esas sayılı dosyaları üzerinden banka lehine ipotek ve rehin verilen taşınmaz ve araçların satışından elde edilen miktarlar hesaplamaya dahil edilerek sonuca gidilmiş ise de; borçluya ait ipotek ve rehin takiplerinden sonra icra takiplerinden kaynaklı tahakkuk eden icra masrafları (tahsil harcı, icra vekalet ücreti vb.) ve takipten sonra işleyen faiz miktarları gözetilerek hesaplamanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim Bursa 10. İcra Müdürlüğü'nün 2010/13186 Esas sayılı takip dosyası üzerinden 13/04/2011 tarihinde düzenlenen rehin açığı belgesine göre banka alacağının 14.998,26 TL olduğu belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece yeni seçilecek konusunda uzman bilirkişiden Bursa 10....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Amasya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/185 esas, 2021/437 karar sayılı dava dosyasında verilen alacak (altsoyun denkleştirmesinden kaynaklı) talebinin reddine karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; alacak (altsoyun denkleştirmesinden kaynaklı) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "...-Davanın HMK madde 114/1- d ve 115/2 gereği dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE," karar verilmiştir....

            Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici ... kuralı gözardı edilmemelidir....

              Böylelikle, davacılar tarafı olmadığı sözleşmeden kaynaklı doğrudan bir alacak hakkı kazanmıştır. Tapunun alıcılara devri arsa sahibi tarafından garanti edildiği için tapuların verilmemesi nedeniyle arsa sahibinin sorumluluğu devam etmektedir. O halde mahkemece; 27/04/2009 tarihli tutanağa göre davalı arsa sahibi ...’nın kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yükleniciye düşen bağımsız bölümün satışından kaynaklı tapunun alıcılara devrine yönelik taahhüdü nedeniyle davalı yükleniciyle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunduğu anlaşıldığından, bağımsız bölümdeki hissesi oranında sorumluluğuna gidilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                sonra kullanım şeklinin değişmediğini, davalının bu taşınmazı satın alacak ekonomik gücünün olmadığını, satış bedelinin gerçek değerleri göre düşük olduğunu, satış tarihinde davalının yaşının küçük, murisin ise sağlığının yerinde olduğunu, tapuda satış olarak gösterilen işlemin aslında bağış olduğunu belirterek görünürdeki satış akdinin muvazaa nedeni ile gizlenen bağış akdinin ise şekil eksikliği nedeni ile geçersiz olduğu gözetilerek dava konusu 158 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras yapı oranında 1/2 hisse ile davacılar adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu