Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamına göre, davalı rehin sözleşmesinin davacıya yapılan borçlandırıcı işlemden önce olduğu, araç satışından kaynaklı borçtan dolayı yapılmış rehin sözleşmesi olduğu için ticaret siciline kaydı gerekmediğinden rehin sözleşmesinin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı ,davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle 6750 sayılı Kanun'un 8/3.maddesinde özel kanunlarda tescile ilişkin hükümler saklı tutulmuş olduğundan somut olayda KTK’ya göre trafik siciline kaydedilmiş rehnin geçerli olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

    Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davalı tarafça davacı aleyhine 20/08/2017 tarihli 50.000,00 TL bedelli nakden düzenlenmiş senetten kaynaklı olarak takip başlatılmışsa da; davalı tarafça cevap dilekçesinde " icra takibine konu senedin davacı yanın davalıya olan nakit borcundan kaynaklandığı" savunmasının da aksine davalının, soruşturma sürecinde Süleymanpaşa Polis Karakolunda vermiş olduğu ifadede dava konusu senedin 2010 yılındaki taşınmaz satışından kaynaklı bakiye bedele ilişkin olduğunun beyan ettiği, böylelikle davalının senedin sebebini değiştirdiği ve senedin taşınmaz satışından kaynaklanan malen düzenlenmiş senet olduğunun kabul edildiği, ......

      TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirketin unvanında ve faaliyet konusunda taşınmaz ticareti ile uğraştığına dair ibare bulunmasa da kâr elde etmek amacıyla hasılat paylaşımına dayalı sözleşme imzaladığı, arsa üzerinde yaptırılan taşınmazın satışından elde edilen hasılatın arsa sahibi olan davacı ile müteahhit arasında paylaşılmasının davacının taşınmaz ticareti yaptığını gösterdiği, arsa karşılığında kendisine yönetim binası gibi faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik taşınmaz inşa ettirmediği, arsanın doğrudan satılmasından elde edilen kazancın istisna kapsamında bulunduğu, arsa üzerine yapılan taşınmazların satışından elde edilen kazancın istisna dışında olduğu ileri sürülmektedir....

        Maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı yapılan inceleme sonucunda; Dava; ayıplı taşınmaz satışından kaynaklı bedel iadesi istemli olup, satış bedelini karşılayacak miktarda davalı tarafın mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulması ayrıca talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, 28/07/2020 tarihli ara kararı ile İİK 257.maddesi gereğince ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf edilmiştir....

        Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararın artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan istememelidir. 1939/... E.-1940/77 K.sayılı ve ....07.1940 tarihli ... İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; "Haricen yapılan taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf taşınmazın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlayamaz, verdiği bedel kendisine geri verilmeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir. Bu nedenle mahkemece, yukarıdaki açıklamalar göz önünde bulundurulmak ve davacının taşınmazdan yararlanmasına ilişkin miktarlar dikkate alınmadan, taşınmazın satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği tarihte denkleştirici adalete göre belirlenen miktara hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

          Diğer yandan mutabakat geçersiz ise bu durumda davalı alacağını kanıtlamakla yükümlüdür.Davalı tarafından dosyaya sunulan faturalar karşılığı malların davacıya teslim edildiğinin dava tarihi itibari ile araştırılıp incelenerek ve alacak borç ilişkisinin saptanması gerekirken imzası davalı tarafından inkar edilen mutabakat başlıklı belgelere dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir., SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Somut olayda, taraflar arasındaki "gayrimenkul satış sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin 6. maddesinde de hisseli gayrimenkulün 30/06/2014 tarihinde teslim edileceğinin belirtildiği, fakat davalı tarafça taşınmaz pay devrinin davacı adına tapuda devir işlemlerinin tamamlanmadığı, dava dilekçesi ile ödenen bedelin iadesi ile sözleşme ile verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümlerin kullanılamaması nedeniyle kullanamama bedeli ve denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplama çerçevesinde güncel alacak ve manevi tazminat alacağı talebinde bulunduğu, davacının, geçersiz sözleşme nedeniyle davacı tarafından yapılan ödemelerin iadesinin denkleştirici adalet ilkesi gereği hesaplanan alacak olarak ifade ettiği anlaşılmıştır. Yasanın aradığı şekil şartlarına uyularak resmi merciler önünde yapılmış bir satış sözleşmesi olmadığından yapılan taşınmaz satış işlemi TMK'nın 706, BK'nın 213, Tapu Kanununun 26. maddesi hükmüne göre geçersizdir....

            Davalı vekili, sözleşmenin geçersiz olduğunu, taşınmazın halen davacı tarafından kullanıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

              (BK'nun 213.) maddesi ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi gereğince resmi şekilde yapılmayan taşınmaz satımına ilişkin sözleşmelerin geçersiz olduğuna, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili ve davalı vekilinin geçersiz satışa konu olan bedelin tahsiline ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; .//.....

                HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/1154 KARAR NO : 2023/1158 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 28/04/2023 NUMARASI : 2023/514 2023/532 DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; T1 Limited Şirketi nin T2 Şirketi mal varlıklarının yönetim kayyumu tarafından kötü yönetilmesinden kaynaklı şirketlerin zararının tespiti, kayyumca şirketten elde edilen gelirlerin huzur hakkı ve maaş ödemeleri ile kayyum tarafından şirket bünyesinde istihdam fazlası personelden kaynaklı maaş ödemelerinin ve yine davacı şirketlerin taşınır ve taşınmaz ( araçlar ve envanterde kayıtlı demirbaşlar) mal varlıklarının değerinden aşağıda satışından kaynaklı müspet zararların, yine müvekkili şirketlerin geçmiş yıllara oranla kârlarının çalışma koşulları göz önüne alınarak menfi zararların, tespiti ile davacı şirkete el konulma tarihinden itibaren davacı müvekkillerine ödenmesine...

                UYAP Entegrasyonu