Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK’nun 278/2. maddesi uyarınca, akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek ... bir fiyat kabul ettiği akitler bağışlama hükmündedir. Burada borçludan satın ... kişinin iyi niyetli olup olmadığına bakılmaz. İyi niyetli olsa dahi taşınmazın değeri ile tapuda gösterilen satış bedeli arasında pek fahiş fark olduğu takdirde, bu satış bağışlama hükmünde olduğu için batıldır. Mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle taşınmazların ... değeri tespit edilmeli, bu değer ile taşınmazın satış bedeli arasında fahiş fark olup olmadığı saptanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Davalı ... Kula devralmış olduğu taşınmazı elden çıkarmış ve taşınmazı devralan ... ... Kobal da davalı olarak gösterilmiştir. İptal davası iyiniyetli üçüncü kişilerin haklarını etkilemediğinden taşınmazı devralan ... ... Kobal’ın kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir....

    ya devretmiş olduğunu, taraflar arasında 2.derece gerçek akrabalık olması nedeniyle yapılan tasarruf İİK. m.278/III-1'in amir hükmü uyarınca alacaklılara karşı bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğunu belirterek davalılar arasında bağışlama hükmündeki 08/04/2015 tarih 6179 yevmiye nolu temlik işleminin iptaliyle bu işleme konu ve halen ... adına kayıtlı ... Mah. 5128 ada 52 parseldeki ...'nun yasal miras hissesi üzerinde ... 12. ... Müdürlüğü'nün 2015/5371 sayılı dosyasındaki toplam alacak miktarı için İİK m.283/I gereğince cebr-i ... isteme yetkisi tanınmasını talep ve dava etmiştir. Davalı ...; davanın reddini savunmuştur. Davalı ...; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davanın kabulü ile; borçlu/davalının ... İli, ... İlçesi, ......

      Birleşen dava yönünde ise, davacının ilk dilekçesinde taşınmazın alacak talebinden dolayı tapu iptali ve tescili, bu olmadığı takdirde 130.000 TL alacağın tahsilini istediği, ancak duruşma süresince bu taşınmazı davalıya bağışladığını belirtmiş olmakla, alacak talebi ayni hak doğurmadığından buna dayalı tapu iptali ve tescili davasının reddi, ayrıca yapılan devir işlemi karşı davacı tarafından bağış olarak belirtilmiş olmakla, bağışla edinilen mallar kişisel mal olup, katılma alacağı ancak emek karşılığında edinilen malların değeri üzerinden istenebileceğinden bağışladığı bu mala karşı alacak talebinin de reddine ancak davacının muavazaya dayalı tapu iptali ve tescili talebinin de bulunduğu anlaşılmakla, bu konuda dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir....

        Somut olayda davacı, boşandığı eşine bağışlama amacıyla devrettiği taşınmazın boşanma nedeniyle tapu kaydının iptali ile kendi adına kaydedilmesini talep etmektedir. Uyuşmazlığın katkı payı alacağı istemine ilişkin olmadığı gibi davacının mal rejiminin tasfiyesini amaçlayan bir talebinin bulunmadığı nazara alındığında, davanın bağıştan rücu talebine dayalı olarak açıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 14.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davacıların, çekişmenin esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Kısaca bir tanımlama yapmak gerekirse, bağışlama; hayattakiler arasında teberru amacıyla yapılmış kazandırıcı bir işlemdir. Bağışlama aktinde, bir tarafın malvarlığında azalma, buna karşılık diğer tarafın malvarlığında ise bir çoğalma meydana gelir. Bağışlamanın konusunu, temliki mümkün olan herhangi bir şey veya hak teşkil edebilir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacıların, davalıya dört ayrı nedenle bağışlama yaptıklarını iddia ettikleri görülmektedir. Bunlardan ilki, 28.09.1998 tarihinde İnterbank Bakırköy şubesinden davalının hesabına havale edilen 1.007.893,- ABD Doları, ikincisi elden verildiği iddia edilen 313.797,- ABD Doları, üçüncüsü, bazı şirket hisse senetlerinin bağışı, dördüncüsü ise 1382 ada 73 sayılı parseldeki 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerin bağışlanmasıdır....

            Causa donandi ilkesi yani kazandırmanın bağışlama sebebiyle yapılmış olması; bağışlayanın bağışlanana kazandırmayı bir ivaz(karşılık) almaksızın, onu zenginleştirme amacıyla yapmasını ifade eder (Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 6. B., İstanbul 2002, s. 222). Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de salt kazandırmanın bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Esasen bu nitelikteki kimi kazandırmalar Türk Borçlar Kanunu’nda örnekleme yoluyla sayılmıştır. Buna göre; “Henüz edinilmemiş olan bir haktan feragat etmek veya bir mirası reddetmek, bağışlama değildir. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz”(Türk Borçlar Kanunu m. 285/2-3). Bu gibi kazandırmalarda amaç bağışlama değildir. Sözgelimi “ahlaki bir görevin yerine getirilmesi”, “eksik bir borcun ödenmesi”nde bağışlama(causa donadi) değil ifa(causa solvendi) amacı güdülmektedir(Yavuz, age, s. 222-223)....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 11/12/2019 NUMARASI: 2019/966 2019/1345 DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) Taraflar arasındaki tazminat davasında Bakırköy 6. Tüketici ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talebine ilişkindir. Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesince, uyuşmazlığın kooperatif hisse devrinden kaynaklandığı, davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 2....

                Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı tarafından dosyaya herhangi bir mehir senedi ibraz edilmediği, bağışlama vaadinin geçerliliğinin yazılı şekle tabii olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, TBK 288/3 maddesi gereğince, şekle uyulmaması sebebi ile geçersiz olan bağışlama sözü verme bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir. HMK 31 maddesi gereğince hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil göstermesini isteyebilir....

                Anılan bu giderler kendisine ödenmedikçe taşınmazı kullanmaya devam etmesi ve bundan kaynaklanan hapis hakkından yararlanması mümkündür. Ne var ki, taşınmazı elinde bulunduran kişinin hapis hakkını kullanabilmesi için yasa maddesinde açıkça belirtildiği üzere iyiniyetli zilyet durumunda olması zorunludur. Somut olaya gelince; davalı kurumun davacının bağışlama vaadini içeren dilekçesi uyarınca taşınmazdaki davacı payının kendi adına tescil edileceği inancı ile hareket ettiği ve bu suretle iyiniyetli olduğu da açıktır. Hal böyle olunca; mahallinde keşif yapılarak davalı kurumun sağlık evi inşasında taşınmaza yaptığı zorunlu ve faydalı giderlerin tespit edilmesi, tespit edilen miktar uyarınca davalı lehine hapis hakkı tanınarak elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....

                  Mahkemece, ilk tasarrufların satış bedeli ile taşınmazların gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunması, ikinci tasarrufların ise davalılar arasındaki yakın akrabalık nedeniyle bağışlama niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı borçlu ... vekili ile davalılar ... ve ...vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, aciz belgesine karşı açılan bir davanın olmamasına, davalı ...’a yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİY'nın 278/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine...

                    UYAP Entegrasyonu