şeklinde bir şerh veya bilgiye ulaşılamadığı, katılanın senedin aksini ispat edecek yazılı bir delilinin olmadığı, bu nedenle taraflar arasında borç para vermeden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin bulunup bulunmadığı, bu alışverişten kaynaklı katılanın sanıklara bir bono verip vermediği, vermiş ise bu bononun bedelsiz kalıp kalmadığı konusunda şüphe oluştuğu ve sanıkların savunmasının aksine mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak kesin delil elde edilemediği anlaşılmakla; sanıklar hakkında verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat hükmünün kanuna aykırı olduğuna ve eylemin suç teşkil ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 15/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....
Davacının davaya konu aracı davalıya bağışladığına ilişkin bir bilgi veya belge olmadığı gibi, bağışı gösteren davranış veya iradenin varlığı da dosya kapsamından anlaşılamadığına göre, davaya konu aracın, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde, davalı tarafından satın alınarak adına tescil edildiği dolayısıyla davacının bu araç üzerinde edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı bulunduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava; kooperatif üyeliği yoluyla edinilen taşınmaz hakkında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir....
Aile Mahkemesince; davacının talebinin mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi (mehri müeccel) niteliğinde mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp genel hükümlere dayalı (TBK m. 286 vd) bir alacak talebi niteliğinde olduğu, davaya genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarından biri davacıya evlilik nedeni ile hediye edilecek olan mehir senedinde gösterilen ve fakat teslim edilmediği iddia edilen mallara ilişkindir. Borcun kaynağı mehir senedi olduğuna göre uyuşmazlığı çözme hususunda görevli mahkemenin aile mahkemeleri olduğu gibi mehir senedinde yazılı malların teslim edildiği açıkça belirtildiğinden görev yönünden reddine, görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir....
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİY'nın 278/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceğine, davalı ...’nın borçlu ...’ın yeğeni olmasına İİK'nın 278/1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalı ...’nın, dayısı olan borçlu ...’ın alacak- lılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceğine (İİK....
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİY'nın 278/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceğine, davalı ...’nın borçlu ...’ın yeğeni olmasına İİK'nın 278/1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine buna ilaveten davalı ...’nın, dayısı olan borçlu ...’ın alacak- lılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceğine (İİK....
Bu nedenle ...’ye yapılan satışın bağışlama niteliğinde olduğu gözetilerek iptâli gerekir. Nevar ki, ...’de 30.03.1998 tarihinde taşınmazı...’e satarak devretmiş ve elinden çıkarmıştır. Bu nedenle davalı ... bedelle sorumlu tutulmalıdır. O halde mahkemece yapılacak iş, taşınmazın ...’nin elden çıkardığı 30.03.1998 tarihindeki gerçek değerinin bilirkişiden ek rapor alınarak saptamak, takipteki alacak ve ferileriyle sınırlı kalmak üzere saptanan gerçek değerin davalı ...’den tahsiline karar vermekten ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle hükme varılması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent uyarınca kabulüyle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 05.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
-TL.karşılığı hibe motorini vermeyi taahhüt ettiğini, taahhüde güvenen müvekkilinin 3.kişilere ait taşınmaz üzerinde davalı lehine teminat ipoteği ve intifa hakkı tesis ettiğini, davalının bağışlama taahhüdünü yerine getirmediğinden sözleşmenin feshedildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, bağışlama taahhüdü borcu nedeniyle şimdilik 10.000.-TL.nin, davalının sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi nedeniyle oluşan zarar olarak 5.000.-TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, akdolunan sözleşme uyarınca davacının edimlerini yerine getirmediğini, müvekkiline borcunun bulunduğu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Bağışlama konusunun değeri, yüklemenin yerine getirilmesi masraflarını karşılamaz ve aşan kısım kendisine ödenmezse bağışlanan, yüklemeyi yerine getirmekten kaçınabilir." şeklinde, yine aynın kanunun 292. maddesinde; "Bağışlayan, bağışlananın kendisinden önce ölmesi durumunda, bağışlama konusunun kendisine dönmesi koşulunu koyabilir. Bağışlama konusu, taşınmaza veya taşınmaz üzerindeki bir ayni hakka ilişkin ise, bağışlayana dönme koşulu tapu siciline şerh verilebilir." şeklinde, yine aynın kanunun 293. maddesinde; "Bir kimse başkasına bağışlamayı önerdiği bir malı, başka mallarından fiilen ayırmış olsa bile, bağışlananın kabulüne kadar, bağışlama önerisini geri alabilir." şeklinde, yine aynın kanunun 294. maddesinde; "Bağışlayan, bağışlamadan doğan zarardan bu zarara ağır kusuruyla sebep olmadıkça, bağışlanana karşı sorumlu değildir. Bağışlayan, bağışlanılan şey veya alacak hakkında ayrıca garanti sözü vermişse, bununla sorumlu olur."...