Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Taşınmazın Aile Konutu Olduğunun Tespiti ve Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından görevsizlik kararı ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine yönelik davanın kabulüne, söz konusu taşınmazın miras payına mahsuben özgülenmesi talebi hakkında ise görevsizlik kararı verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Mersin 1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 16.11.2009 gün, 2008/8317-2009/19864 sayılı, 6.Hukuk Dairesinin 03.05.2010 gün, 2010/12818-5294 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava; tereke malları arasında bulunan bağımsız bölümün aile konutu olduğu iddiasıyla miras hakkına mahsuben Medeni Kanunun 652.maddesi uyarınca sağ kalan eş adına tescili istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 2.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 2.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 21.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Zira, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eş mirasçı konumundadır. Diğer durumlarda ise eşler birbirine mirasçı olamazlar. Bu sebeple, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eşin miras hakları devam etmekte, ayrıca Türk Medeni Kanunun 240 ve 652. maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal hakları bulunmaktadır. Sağ kalan eşin, bu düzenlemelerde yer alan hakları için ayrıca bir dava açması zorunlu olmayabilir. Çünkü, sağ kalan eş ve varsa diğer mirasçılar, dava açılmadan, yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilirler. Rızaya dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan eş, haklarını kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı da ayrı bir dava açabilir. Bu sebeple, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği, sağ kalan eş açısından, eşinin ölümünden sonra da devam etmektedir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Şerhi Konulması ve Konutun Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 20.10.2014 gün ve 21830-20195 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....

          Anılan Tüzüğün 4. maddesi gereğince, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalan eşin yerleşim yeri aile mahkemesi, belirleyeceği süre içinde sağ kalan eşten çocuğun varsa malvarlığının dökümünü gösteren bir defter vermesini ve bu malvarlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşecek önemli değişiklikleri de bildirmesini ister. Şu halde sağ kalan eşten bildirimde bulunmasını isteyecek olan, bu eşin yerleşim yeri aile mahkemesidir. (Y.2.H.D.'nin 06.03.2013 tarihli 2012/13587 esas, 2013/3324 k. sayılı k.) Sağ eşin yerleşim yerinin Karaman olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Bildirimi alan Kayseri Aile Mahkemesi Tüzüğe göre yetkili değildir. Bu durumda yetkisizlik kararı ile bildirimin Karaman Aile Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru bulunmamıştır....

            Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/852 Esas sayılı dosyasında aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi için dava açtığını bu sebeple işbu davayı ikame ettiklerini bildirdiğinden bu dosya celp edilip, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin ... olmadığı, kabule göre de davalıların taşınmazın aile konutu olmadığı kiraya verildiği iddiası bulunduğundan mahallinde keşif yapılarak eğer taşınmazın bir bölümü aile konutu olarak kullanılıyor ise bu kısmın belirlenip, kroki üzerinde işaretlenmesi gerektiği, hakimin talepten fazlasına yada başka bir şeye karar veremeyeceği, davacının taşınmaza şerh konulması talebi bulunmadığı halde taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasının hatalı olduğu gerekçesi ile başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en  son  adresi  olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."...

                konutu olarak kullanıldığının sabit olduğu; davacı vekilinin 4721 sayılı Kanun'un 255 inci maddesi uyarınca, katkı payının miras payına mahsuben yetmezse bedel eklenmek sureti ile müvekkili adına tescili talebinin, bu hükmün paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde uygulanması nedeniyle sağ kalan eşin katılma alacağı ve/veya değer artış payı alacağı yoksa ancak miras hakkına mahsuben 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesinden yararlanabileceği, davacının katılma alacağı talebinin bulunmadığı gözetildiğinde aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi dair davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle; katkı payı alacağı yönünden, davacının dava konusu taşınmaza 99.000,00 TL katkıda bulunduğunun tespitiyle, talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden 500,00 TL katkı payı alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini; dava konusu taşınmazın muris sağken aile konutu olarak kullanıldığının tespitine; davacının 4721 sayılı Kanun'un 255 inci maddesi uyarınca katkı payının miras payına...

                  nin mirasçı olarak kaldıklarını açıklayarak dava konusu taşınmazın TMK'nin 240. maddesi hükmü gereği tasfiyesi ile katılma alacağına mahsuben taşınmazın davacı adına tescili, bu talep yerinde görülmezse tapu kaydına aile konut şerhi konulması, bu talepte yerinde görülmezse taşınmazda davacı lehine intifa ve yahut oturma hakkı tanınması talep edilmiştir. Davalı ... vekili ve davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Aile mahkemesi sıfatıyla Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde ilk kararda, davacı tarafın tapu iptal ve tescil isteğinin tefriki ile ayrı esasa kaydına, diğer talepleri yönünden ise TMK'nin 652. maddesi gereği aile konutunun özgülenme davasına bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

                    Sulh Hukuk Mahkemesinin 09/01/2018 tarih ve 2014/283 Esas, 2018/75 Karar sayılı kararı ile taşınmazda sağ kalan eş T4 adına miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınmasına, karar kesinleştiğinde bu gerekçe ile tapuya tesciline karar verildiği, kararın kesinleştiği ve eldeki dava yönünden davanın konusuz kaldığı, davacı vekili tarafından yargılama aşamasında 07/05/2019 tarihli celsede, davanın konusuz kaldığı, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığına yönelik beyanda bulunulduğu, bu beyanın davacı vekili tarafından imza altına alındığı tespit edilmiş olup, istinaf aşamasında yeniden davacılar lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf sebeplerinin tespit edilen olgulara göre yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu