"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, reddine karar verilen ipoteğin kaldırılması davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı malik olmayan eş, dava konusu ipotek eşleminin tesis edildiği taşınmazın aile konutu niteliğinde bulunduğunu, malik olan davalı eş tarafından "açık rızası bulunmadan” davalı banka lehine ipotek verildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiş, davalı banka dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığını ve iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece; "ipotek tesisine ilişkin işlemden önce tapu kütüğünde aile konutu olduğuna dair bir şerh bulunmadığı, davalı bankanın ipoteğe...
; ipoteğin kaldırılması davasının kabulü, takibin durdurulması ara kararı ve aile konutu şerhi davasında vekâlet ücreti yargılama giderleri yönünden istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur....
Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğindeki bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından "açık rızası bulunmadan" davalı banka lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş, davalı banka ise davacının ipotek işlemine rızasının bulunduğunun belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutun devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "konulmuş olmasa da' eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, ipoteğin kaldırılması davasının reddine ilişkin karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece; "davaya konu ipoteğin, dava konusu ipotek konulan taşınmazın satın alınması sırasında kullanılan kredi sebebiyle verildiği ve bu durumda ipotek tesisine davacı eşin açık rıza vermiş sayılacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”...
-KARAR- Davacı vekili, müvekkili ve ailesinin eşine ait Beylikdüzü’ndeki gayrimenkulü aile konutu olarak kullandığını, davalı ...’ın müvekkili olan davacının rızası olmaksızın aile konutunu davalı bankaya ipotek ettiğini, MK’nun 194.maddesine aykırı olarak gerçekleştirilen bu işlemle tesis edilen ipoteğin fekki gerektiğini belirterek ipoteğin tapu sicilinden terkin edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ipoteğin tesis edildiği tarih itibariyle söz konusu taşınmazın aile konutu olmadığı gibi aile konutu olarak da tapuya şerh edilmediğini, bankanın tapu siciline güvenerek ipotek tesis ettiğini, ipotekten bir buçuk yıl sonra açılan bu davanın kötüniyetle kredi borcunun ödenmesinden kaçınmaya yönelik olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....
GEREKÇE : Dava, TMK nun 194. maddesine dayalı ipoteğin kaldırılması talebine ilişkin olup, ilk derece mahkemesi kararı davalılardan T4 tarafından tamamı yönünden istinaf edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu'nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerini diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek, eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “Aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz....
Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "konulmuş olmasa da' eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleşiyle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "kurucu" değil açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, "emredici" niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak "belirli olan" bir işlem için verilebilir....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından ipoteğin kaldırılması davası yönünden tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması istemlerine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından “açık rızası bulunmadan" davalı şirket lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi karar verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu “emsal davalarda" gerekçesi aşağıya “aynen” alman 2013/2- 2056 esas, 2015/1201 karar ve 15.04.2015 günlü kararı ile “yeni bir uygulamaya” geçmiştir....
Değerlendirme 1.Dava; 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi hükmü gereğince ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh kurucu değil açıklayıcı şerh özelliğini taşımaktadır....
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden dava konusu taşınmaz üzerinde 4 tane bağımsız bölüm bulunan binanın bulunduğu ve bağımsız bölümlerin mesken niteliğinde olduğu, 1 nolu dairenin aile konutu olarak kullanıldığı ve bölge adliye mahkemesince de bu bölüm yönünden ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davanın aile konutu olan bölüm üzerindeki ipoteğin kaldırılması suretiyle kabulüne karar verildiğine göre dosyada bulunan bilirkişi raporu da dikkate alınarak aile konutu olarak kullanılan ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilen dairenin değeri üzerinden nispi karar ilam harcı, nispi vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....