İstinaf Sebepleri Davacı kadın vekili ; banka tarafından cevap dilekçesinin süreden sonra sunulduğunu, savunmalarına itibar edilmemesi gerektiğini belirterek ipoteğin kaldırılması davasının reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın evli olan davacı ile davalı ...'un aile konutu olduğu, ipotek tarihi itibariyle de aile konutu olarak kullanıldığı, tarafların mernis adresi ve tapu kayıtları kapsamında yapılan karşılaştırmada ipotek tarihi itibariyle mernis adresi olarak gözüken taşınmazın davacı ya da eşi adına kayıtlı olmadığı, yine mernis adresinin beyana dayalı olarak düzenlenip her zaman aksinin ispatlanabileceği dikkate alındığında, aile konutunun niteliği gereği expertiz raporunda tapuda bahçe olarak görülen taşınmazda davalı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 27.11.2018 günü temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ve karşı taraf davalı ... vekili Av..... gledi. Davalı ... gelmedi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesine dayalı aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup 12.06.2014 tarihinde açılmıştır....
A.Ş.’nin kötü niyetinin ve muvafakatnamedeki bu sahteliğin, bunu hazırlayan banka yetkilisiyle diğer davalının ortaklaşa olarak hazırlandığının ya da yetkilinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması davasının reddine, dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulması davasının ise kabulüne karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından "açık rızası alınmadan” davalı şirket lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece ipoteğin tarafların oğlunun borcundan dolayı tesis edildiğini ve davacının bu işlemden haberi olduğunu, hakkın açıkça kötüye kullanılmasının korunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Davacı kadın tarafından açılan aile konutu olarak kullanılan ve mülkiyeti davalılardan ...'na ait taşınmazın üzerine aile konutu şerhi konulması ve taşınmazın üzerine konulmuş olan ipoteğin kaldırılması davasının yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince; taşınmazın üzerine aile konutu şerhi konulmasına, ipoteğin kaldırılması davasının reddine hükmedilmiş ve hükme karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurmuştur....
Toplanan delillerden Sivas ili, Merkez ilçesi, Alibaba Mahallesi, 3433 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapuda bir zemin bir normal katlı yığma bina ve arsa vasfında kayıtlı olduğu, üzerinde zemin kat ve bir normal dairenin bulunduğu, bu dairelerden 12.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda zemin kat olarak gösterilen dairenin aile konutu olarak kullanıldığı, davacının ipotek tesisine açık rızasının bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece aile konutu olduğu tespit edilen zemin kat ile sınırlı olmak üzere ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Dava ipoteğin kaldırılması davası olup, mahkemece taşınmazın zemin katı aile konutu olduğundan burası ile sınırlı olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı bankanın temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından "açık rızası bulunmadan" davalı banka lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı banka, dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığını, bankanın iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, ipoteğin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir....
Dava aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına yönelik olduğuna göre, öncelikle aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın vasfının tapu kaydında tarla olarak gözüktüğü husus da nazara alınarak, dava konusu taşınmazda usulünce yeniden keşif yapılıp, ipotek tesis tarihlerinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün değerinin belirlenip, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamına yönelik olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Dava aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına yönelik olduğuna göre, öncelikle aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın vasfıda dikkate alınarak, dava konusu taşınmazda usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün değerinin belirlenip, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamına yönelik olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Dava konusu taşınmaz üzerinde 2 katlı ve iki bağımsız bölümden oluşan bir bina olduğu iddia edildiğine göre ve dava aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına yönelik olduğuna göre, öncelikle aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın vasfı da dikkate alınarak, dava konusu aile konutunun bulunduğu yerde usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün belirlenip, davanın kabulü ile bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....