Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sözleşmenin 19. maddesinde "ortaklık mallarına dahil olan birlikte yaşadığımız konutun ve ev eşyası birimizin ölümü halinde sağ kalanın payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilecektir." hükmünün kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Eşler, açık ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde birlikte yaşadıkları konutun ortaklık malı olduğunu ve bu taşınmaz yönünden ölüm halinde sağ eş tarafından tasfiye payına karşılık mülkiyetinin tamamının istenebileceği irade beyanında bulunmuştur. Dosya kapsamından aile konutu olduğu anlaşılan tasfiyeye konu 7 nolu meskenin tarafların iradeleri dikkate alınarak ortaklık malı olduğunun kabulu ile bu taşınmaz yönünden sözleşme ve ilgili yasa hükümleri gereği muris adına olan tapu kaydının sadece 1/2 hissesinin iptali ile belirlenecek tasfiye payına mahsuben davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : İNTİFA HAKKI TESİSİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, intifa hakkının yeniden tesisi istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, aile konutu olarak özgülendiği iddia edilen taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.(6100 sayılı HMK m 355) Davacı, dava konusu taşınmazın murisin sağlığında aile konutu olduğunu iddia etmiş, davalılar ise bu taşınmazın aile konutu olmadığını, davacı adına kayıtlı Büyükavulcuk mah. Çınardibi mevki, 109 parsel sayılı taşınmazdaki konutun aile konutu olduğunu savunmuşlardır. Yapılan soruşturma, toplanan deliller, her iki taşınmaz üzerinde yapılan keşif, keşif sonrası alınan raporlar, taraf tanık beyanlarına göre; dava konusu taşınmazın, muris ile birlikte davacının aile konutu olduğunun ve uzun yıllar boyunca bu konutta oturduklarının anlaşıldığı, Büyükavulcuk mah....

      GEREKÇE: Davacı yan,davalı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine dayanak ipotek aktinde muvafakatinin bulunmadığını, ipoteğin geçersiz olduğunu iddia etmiş, davalı banka ise ipotekli taşınmazın aile konutu olmadığını, ipotek tesisi için eş rızasının aranmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda aile konutu olmayan taşınmaz üzerinde ipotek tesisi sırasında eş rızasının aranmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ... adına kayıtlı İst.Üsküdar İlçesi ... Mah. ... Ada ... parsel sayılı taşınmazda yer alan ... ve ... nolu daireler üzerinde 31/12/2015 tarihinde davalı banka lehine davalı ...Ltd Şti şirketinin borçlarının teminatını oluşturmak üzere 500.000-TL limit ile ipotek tesis edildiği, ipotek akit tablosunda eş rızasının bulunmadığı dosya içeriğiyle sabittir. İstanbul ......

        Türk Medeni Kanunu'nun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınır ve taşınmaz, hatta haklar ve bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Eldeki davada istemin dayanağı olan 159 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payın intifa hakkı kanundan kaynaklanmıştır. İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü ya da tüzelkişi ise tüzelkişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer. Kanuni intifa hakları hariç (TMK m. 495 vd.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Az önce sözü edildiği üzere, intifa hakkını sona erdiren nedenlerden birisi de hakkın konusu olan şeyin yok olması, kısaca hak sahibinin artık ondan yararlanma olanağının kalmamasıdır....

          Tıpkı malik olmayan ve aile konutu şerhi verdiren eşin “öldüğü” tarihte hem aile konutu niteliğinin kendiliğinden kaybı ile şerhin “ölüm tarihi” itibarıyla kendiliğinden yolsuz hale gelmesi gibi. Boşanma kararı da ölüm, gaiplik ve hükümsüzlük gibi evliliği sonlandıran sebeplerden olmakla evlilik birliğinin sona ermesi sebebiyle aile konutu şerhinin “kaldırılması” istenebilir. (GENÇCAN-Boşanma-2, s. 571) Ancak aile konutu şerhinin kaldırılması istemi “mahkemeye” değil de ilgili “Tapu Sicil Müdürlüğüne” malik olan eş tarafından yapılabilir/yapılmalıdır. Tapu Sicil Müdürlüğü malik olan eşin talebi halinde terkin işlemi yapmak “zorunda” iken aile konutu maliki olan eşe terkini sağlamak için gereksiz yere bir de “dava açma” külfeti yüklenemez....

            Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır (TMK m. 240/1). Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir (TMK m. 240/3). Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir (TMK m. 652/1). Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir (TMK m. 652/2)....

            Daire bozmasında sağ kalan davacı eşin katılma alacağının, TMK.nun 240. maddesi uyarınca aile konutu olan 103 ada 97 parselin ve ev eşyalarının mülkiyetini devralmaya yettiğini, bu nedenle anılan malların, davacı eşe katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkının tanınmasının gerektiği, bundan ayrı 13 ada 47 parselde de davacının üstün hakkının bulunduğu, bu nedenle TMK.nun 226/2. maddesi uyarınca isteğin kabulüne karar verilmesi gerektiği açıklanmış, mahkemece kurulan hükümde, 103 ada 97 parselde kayıtlı aile konutu ile eklentisinin ve 13 ada 47 parselde yer alan yazlık evin davalılar adına olan paylarının iptali ile davacı adına tesciline, aile konutu içindeki ev eşyalarının da mülkiyetinin davacıya verilmesine karar verilmiş, ne var ki katılma alacağından mahsup edilecek miktarları hükümde belirtilmemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.10.2009 gününde verilen dilekçe ile aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, muris ...'nın 09.09.2008 tarihinde vefat ettiğini, murise ait tereke malları arasında bulunan birlikte yaşadıkları 1582 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 3 No'lu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu miras hakkına mahsuben davacıya 3 No'lu bağımsız bölüm üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını istemiştir....

                Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; T4 ve davacının oğlu Mehmet Cihan Akçora'nın 2009 yılından itibaren dava konusu taşınmazda birlikte yaşadıklarını, dava konusu taşınmazın yaklaşık 12 yıldır müvekkili Selma ve eşi Mehmet Cihan Akçora tarafından kullanıldığını ve taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunu, müvekkili Selma'nın aile konutu olan taşınmazı kullanımı ve oğlunun annesine zaman zaman gelmesinin haksız bir kullanım olarak değerlendirilemeyeceğini, men'i müdahale ve ecrimisil talebinin koşullarının oluşmadığını, 2009 yılından itibaren var olan dava konusu İstanbul Anadolu 16....

                UYAP Entegrasyonu