Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin davacı tarafça tek taraflı olarak feshedilmesi üzerine, davacının ödediği bedelin ve ödenmeyen geri kalan senetlerin iade edilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....
Tüketici Mahkemesi ise, devre mülk sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Tüketici mahkemesinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştirDosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır.Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin davcı tarafça tek taraflı olarak feshedilmesi üzerine, davcının ödediği bedelin iadesi ve ödenmeyen geri kalan senetlerin iptal edilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin davacı tarafın cayması nedeniyle feshi ve davacının verdiği senetlerin iade edilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar, arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 03.05.2013 gün ve 2013/4392 - 6683 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede ise tazminat istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde dava konusu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulduktan sonra ferağ verileceğinin kararlaştırıldığı ancak bu şartın gerçekleşmediği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, ikinci kademedeki tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir....
açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğu kabul edileceğini, husumetin tüm takyidat lehtarlarına yaygınlaştırılması gerektiğini, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümü yerine getirilmediğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T5 Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme genel kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığı müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden dava mahkeme masrafları ve...
Mahkemece, taraflar arsındaki adi yazılı satış sözleşmesinde davalı alıcı sıfatı ile yer almakta ise de, resmi satış senedinde davalının adının geçmemesi, adi yazılı senedin resmi senedin önüne geçemeyeceği, davacının davalının adına başka biri üzerinden işlem yapıldığı iddiasının resmi senet karşısında hüküm ifade etmeyeceği gerekçesi ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Alacak iddiasına dayalı işbu tazminat davasında, davalı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile arsa sahiplerine ait taşınmaz 2012/12405-15274 üzerinde inşaa ettiği ve kendi payına düşen 30 nolu bağımsız bölümü haricen adi yazılı senet ile davalıya sattığını, davalının isteği üzerine resmi işlemler sırasında devrin davalının kayınvalidesi üzerine yapıldığını, devirden sonra davalının bakiye borcunu ve kendi isteği ile takılan klima bedelini ödemediği ileri sürmüştür....
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’da değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasa’nın 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Yasanın 23. maddesine göre de bu Yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın, taraflar arasında düzenlenen, hisseli gayrimenkul satış (devre mülk) sözleşmesinin davacı tarafça tek taraflı olarak feshedilmesi üzerine, davacının ödediği bedelin iade edilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı kat mülkiyeti kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/04/2023 NUMARASI : 2023/134 ESAS, 2023/114 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil KARAR : KARAR TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı yüklenici arasında 2 adet adi yazılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve bir adet de davaya konu olmayan fakat adi yazılı sözleşmelerin atıfta bulunduğu resmi şekilde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, davaya konu olan ilk sözleşme taraflar arasında 15.02.2022 tarihinde akdedilen adi yazılı (alacağın temliki hükmündeki) taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeye göre müvekkilinin 220.000TL ödemeyi, satıcı davalının da davaya konu taşınmaz üzerindeki üçüncü normal kattaki 10 numaralı bağımsız bölümü müvekkiline teslim ve devretmeyi taahhüt ettiklerini, sözleşmeye göre 70.000- TL nakden ve kısmen çek olarak ödendiğini, kalan 150.000- TL'nin ise tapu devri esnasında ödeneceği kararlaştırıldığını, davalı inşaat...
Mahkememizce uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davacının tararlar arasındaki satım sözleşmesi gereğince davalı tarafından, taşınmazın yapı kullanım ruhsatının taahhüt edilen süreden 5 ay gecikmeli olarak alınmasından kaynaklanan cezai şart istemine dayanak teşkil eden 23.11.2015 tarihli gayrimenkul alım satım sözleşmesinin adi yazılı şekilde düzenlendiği, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 inci maddesi gereği düzenlenme anında resmi şekilde yapılmamış olan taşınmaz satışına ilişkin sözleşmenin geçerli kabul edilemeyeceği, öngörülen şekle uyulmadan yapılan sözleşmenin hüküm doğurmayacağı, sözleşmenin cezai şarta ilişkin hükümlerinin de geçerli kabul edilemeyeceği, tapuda resmi şekilde yapılan devir sırasında da, alıcı davacı tarafından tapu siciline 23.11.2015 tarihli adi şekilde yapılan sözleşmeye ilişkin bir ihtirazi kayıt da konulmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706 ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, başka bir anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Somut olayda, Davacı- davalı ... kişisel hak sahibi olup, 28.08.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakkını Borçlar Kanununun 162. maddesi uyarınca 10.10.1996 tarihli sözleşme ile ...’a temlik etmiştir. Davacı, 28.08.1996 tarihli sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını temlik ettiğinden bu hakka dayanarak iptal ve tescil isteyemez. Bu nedenle, asıl davanın, davacı- davalı ...’ın davada sıfatının kalmaması nedeniyle reddi gerekir....