DELİLLER : Tapu kaydı ve dayanakları, Mirasçılık belgesi, Davanın dayanağı 27/10/1993 tarihli satış vaadi sözleşmesi ve ekleri, Keşif, Bilirkişi raporları, Delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, adi satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde taşınmazın güncel değerinin tahsili, olmadığı taktirde ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın 08/05/1978 tarihinde ifraz işlemine istinaden davalılar murisi Ali Küçük adına tapuya tescil edildiği ve halen muris adına tapuda kayıtlı olduğu sabittir. Tapu maliki muris Ali Küçük ile davacı adına 27/10/1993 tarihli adi yazılı satış vaadi sözleşmesi düzenlenmiş olup tapu maliki Ali Küçük'ün vefat ettiği, mirasçılarının tamamının davalı olarak davada taraf bulunduğu sabittir....
Adi Ortaklığı ile, müvekkil ... arasında akdedilen Kartal ...Noterliği 03.06.2020 Tarih ve ... Yevmiye numaralı Düzenlenme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi'nin ilgili tapu kütüğüne şerh ve tescil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP VE SAVUNMA Davalı ... Tic. A.Ş. cevap dilekçesinde özetle, davacının icbar davası (tapu iptal ve tescil davası) açma imkanı varken satış vaadi sözleşmesinin şerhi talepli dava açmasında hukuki yararı olmadığını, dava şartı arabuluculuk başvurusu şartı yerine getirilmediğini, yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiğini, davacı ile diğer davalı yüklenici arasında akdedilen ve davaya konu şerhi talep edilen taşınmaz satış vaadi sözleşmesine müvekkilinin taraf olmadığını, müvekkili, diğer davalı yükleniciler ile aralarında akdedilen hasılat paylaşım esaslı inşaat sözleşmesinin geriye etkili fesh edildiğini, Kartal ......
Davaya konu edilen taşınmaz, ..ilçesinde bulunan 1534 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüdür. Parselin tamamı 276.662 m2 yüzölçümünde olup; paylı olarak çeşitli kimseler adına tapuya kayıtlıdır. Dava konusu parsel 1150 parselden ifrazen oluşmuştur. Ana parsel olan 1150 parselin tapuya tescili ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1987 yılında kesinleşen, 04.10.1984 tarih 1981/650 Esas, 1984/645 Karar sayılı kararı ile gerçekleşmiştir. Davacı tapu iptali-tescil/ veya bedel iadesi talebini, adi yazılı, 1989 yılında düzenlenmiş satış senedine dayandırmıştır. Söz konusu senetde satıcı olan kişi davalı ...'dur. Yanlar arasında bu senedin varlığı, senetde gösterilen satış bedelinin davacı tarafından davalıya ödenmiş olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anılan adi yazılı satış senedinin düzenlendiği tarihte, taşınmaz tapuya kayıtlı bir taşınmaz olup; ne o tarihte ne de sonradan davalı ... taşınmazda tapuda kayden malik olmamıştır....
kaydına tesis ve tescil edilen ipoteğin huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, dava konusu taşınmazın; üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devir alındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Kozaya karşı ileri sürebileceğini, terditli olarak talep edilen davacı adına kayıtlı uyuşmazlık konusu tapu kayıtlarının iptali ve Garanti Koza adına tescil ve bedel iadesinin hukuken mümkün olmayıp reddi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden hüküm tesis edilerek dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
A.Ş ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere ve tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edildiğini, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı .......bank ........ Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili banka ile diğer davalı .........
Hukuk Dairesinin istikrar kazanan içtihatlarında da, Sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı durumlarda sözleşme geçersiz kabul edilmiş, uyuşmazlık konusu Devremülk sözleşmesinin taşınmaz devrini içermesi nedeniyle adi yazılı şekilde yapılmasının geçersiz olmasına rağmen taşınmazın tapu kaydının devri halinde geçersiz olan sözleşmenin geçerlilik kazanacağı, bu durumda mahkemece tapu kaydının tüketiciye devredilip devredilmediğini, devredilmişse devremülk satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/14228- 2016/18.433; 2016/30487- 2017/9755; 2017/3973- 2018/1117 ve 23.05.2019 tarihli, 2019/2239- 2019/6480 sayılı kararları). Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, taşınmazın müşterek mülkiyet pay devrini içeren devremülk sözleşmesi olup, yasada belirtildiği resmi şartları taşımadığından adi yazılı sözleşmenin geçersizlik yaptırımına tabi olduğu açıktır....
Adi Ortaklığı arasında " Gelir Paylaşımı Esasına Göre İnşaat ve Satış Sözleşmesi " akdedildiği, bu sözleşme çerçevesinde davalı .......'nin adi ortaklığa sözleşme konusu taşınmaz üzerinde bina inşa ederek pazarlama yetkisini verdiği, davacının da bu suretle yapılan inşaattan bağımsız bölüm satın alma yoluna gittiği, adi yazılı şekilde akdedilen satım sözleşmesinde kararlaştırılan satım bedelini yüklenici konumundaki adi ortaklığın kendisine bildirdiği banka hesabına bütünüyle ödediği, bu duruma rağmen söz konusu adi ortaklığın veya davalı .......'nin tapu devri yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Davacının dayandığı sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı açıktır. Nitekim davalı .......'nin savunmalarından biri de bu yöndedir....
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2) Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; Dava, taraflar arasında noterde düzenlenen 28.05.1993 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine ve adi yazılı olarak düzenlenen 01.02.1994 tarihli "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Ve Protokoldür" başlıklı sözleşmeye dayalı tazminat istemine ilişkindir. 28.05.1993 tarihli sözleşmede, davacıların murisi adına tahsisli 22 pafta 4374 parsel nolu taşınmazın 90,00 TL bedel mukabilinde alıcı ...'e satışının taahhüt edildiği, vaad edilen bedelin ödendiği, taşınmazın alıcıya teslim edildiği; 01.02.1994 tarihli adi yazılı sözleşmede ise, bu sözleşmenin 28.05.1993 tarihli sözleşmenin eki olduğu, taşınmaz üzerinde ... tarafından yapılacak binadan, arsa sahipleri ..., ... ve ...'...
edileceğini, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümü yerine getirilmediğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme genel kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunmadığını, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığı müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden dava mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti talebinin reddi ile bunların tümüyle davacı üzerinde bırakılmasını, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, fazlaya ilişkin...
edileceğini, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümü yerine getirilmediğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme genel kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunmadığını, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığı müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden dava mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti talebinin reddi ile bunların tümüyle davacı üzerinde bırakılmasını, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, fazlaya ilişkin...