WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, dava konusu parselin mülkiyetinin 11.12.2000 tarihinde davalıya satış suretiyle geçtiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706. maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olduğu ancak taraflar arasındaki sözleşmenin adi yazılı düzenlendiği ve geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

    , arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümünün yerine getirilmediğini, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, müvekkili banka tarafından taşınmaz kaydına tesis ve tescil edilen ipoteğin huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipoteklerinin fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devralındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T7 Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli 1987/2 E. 1988/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemediğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, davanın açılmasına müvekkili...

    Beylikdüzü Beykent Şubesi çeki ile ödendiğini, müvekkili şirkette bunun için 2.950,00 TL KDV dahil fatura düzenlendiğini, müvekkilinin 673.000,00 TL ... takas çekine yetki verdiğini, bu işlemlerden sonra davacının nakit bedeli getirmesi beklenirken, davalının bu satış sözleşmesinden ve Barterli İşlem Protokolünden caydığını, protokolün 6. maddesi uyarınca barter çekine yetki kodu verildikten sonra protokolün iptalini ya da iadesini isteyen tarafın toplam tutarın %10'u + KDV tutarında ödeme yapacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle müvekkilinin toplam 203.145,80 TL'ye hak kazandığını ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili ile dava dışı ... arasında adi yazılı şekilde taşınmaz satış sözleşmesi imzalandığını, taşınmaz satış sözleşmelerinin resmi şekilde yapılmak zorunda olması nedeniyle bu sözleşmenin yok hükmünde olduğunu, sözleşmeye göre, satış bedelinin bir kısmının barter...

      Dolayısıyla, mahkemece bu saptama yapılarak davacının taşınmaz satış vaadine dayanan isteminin reddi doğrudur. … davacı sonradan kayıt maliki olan davalıların 09.08.1984 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan haklarını bertaraf etmek kastıyla kısaca kötüniyetli hareket ettiklerini iddia ve ispat edemediğinden, kural gereği ayni hakkı tapuda kazanan davalıların Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi koruması altında olduğunun, başka bir anlatımla iyiniyetli olduklarının kabulü gerekir. Dolayısıyla, mahkemece bu saptama yapılarak davacının taşınmaz satış vaadine dayanan isteminin reddi doğrudur. Ancak; Yukarıda sözü edildiği üzere başlangıçta 10 parsel sayısını alan taşınmaz imar uygulamasıyla 11 ve 12 parsellere gitmiştir. Tapu kaydından anılan parseller üzerinde yatay kat irtifakı kurulduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz imar uygulamasıyla imar parselli haline geldiğinden paylı olarak tescil olanağı vardır....

        Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de kaynağını bu maddeden almakla, Türk Borçlar Kanunu’nun 237 nci maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706 ncı maddesi ve Noterlik Kanunu’nun 89 uncu maddesi uyarınca, noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak doğuran sözleşmelerdendir. Bu nedenle, harici şekilde yapılan satış vaadi sözleşmelerine mülkiyetin devri anlamında hukuksal bir değer verilemez. 2. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan, edim yerine getirilmediğinde, Türk Medeni Kanunu'nun 716 ncı maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davası ile borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. 3. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır....

          Tapuda satış gösterilse dahi tapudaki pay devirleri geçerli hale gelen sözleşmeler gereği olarak ve avans niteliğinde yapılmıştır. Davalı yüklenici sunduğu 03.05.1998 tarihli adi yazılı tutanak başlıklı belge ile yanlar arasındaki ilişkinin kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi ilişkisi olmadığını, davacının hisselerini tapuda satın aldığını ve bedelini ödediğini savunarak bedeli ödediğine dair sözkonusu belgeye dayanmıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere sözlü ve adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmeleri tapuda pay devri suretiyle geçerli hale geldiğinden daha sonraki tarihi taşıyan bu adi yazılı tutanak, sözleşmelerin kat karşılığı inşaat yapımı değil gayrımenkulde hisse satışına ilişkin olduğunu kanıtlamaya yeterli değildir....

            Davalı T4 T.A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.09.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, satış sözleşmesi imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunmakta olduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmemekte olduğunu, davanın açılmasına müvekkil banka sebebiyet vermediğinden dava mahkeme masrafları ve vekalet ücreti talebinin reddini istediklerini, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddinin gerektiğini belirterek, netice ve talep olarak taşınmaz üzerindeki diğer takyidat lehdarlarına husumetin yaygınlaştırılmasına, adi yazılı sözleşmeden doğan şahsı hak mutlak nitelikteki ayni hak sahibi üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden...

            ilişki bulunmadığını, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümünün yerine getirilmediğini, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, müvekkili banka tarafından taşınmaz kaydına tesis ve tescil edilen ipoteğin huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipoteklerinin fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devralındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T7 Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli 1987/2 E. 1988/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemediğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, davanın...

            Davalı, yanlar arasındaki adi yazılı düzenlenmiş sözleşme koşullarına davacı tarafça uyulmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, banka lehine olan ipotek bedeli davacı tarafından ödenmediğinden, taşınmaz kaydında da haciz şerhi bulunduğundan temliki tasarrufa konu teşkil edemeyeceğinden bahisle dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Davada dayanılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi 18.02.2009 tarihini taşımaktadır. Taşınmaz kaydına dava dışı banka lehine ipotek belirtmesi 11.07.2008 tarihinde yapılmış olup, haciz şerhleri de sözleşmeden önce ve sonra düşülmüştür. Türk Medeni Kanununun 1020.maddesi gereğince tapu sicili herkese açık olup, kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Dolayısıyla, davalı sicildeki ipotek belirtmesini bilmediğini ileri süremeyeceği gibi, satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilmediğinden, kayıt maliki üzerinde kaldığı sürece de sözleşmeden önce veya sonra konulan haciz şerhleriyle de sorumludur....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/964 Esas KARAR NO : 2024/259 DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 24/11/2022 KARAR TARİHİ : 20/03/2024 Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davalı şirketin bir inşaat şirketi olduğunu, davalı şirket ile müvekkil şirket arasında: İzmir İli Bornova İlçesi... Blok... numaralı dairenin satışı için 19.01.2018 tarihli ve İzmir İli Bornova İlçesi...Ada...Parsel ... numaralı dairelerin satışı maksadıyla 14.04.2018 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmelerin 2....

                UYAP Entegrasyonu