Tasfiye işlemlerinin yapılması için dosya nitelikli hesaplama bilirkişisi, mali müşavir ve su bayinden oluşan tasfiye heyetine tevdii edilmiş, tasfiye heyeti 12/01/2021 tarihli raporunda, dosya kapsamında anlaşılan davacının, davalının sahibi olduğu su dağıtım bayisine %50 hissesine ortak olduğu tasfiye işlemleri yapılırken davacının %50 hissesine düşen tutarı alarak adi ortaklıktan ayrılması adi ortaklığın tasfiyesin gerçekleştirildiğini, adi ortaklığın yönetici ortak davalı ... olduğu anlaşıldığı, iki adet araç olduğunu, araçların banka kredileri olduğu araçların yönetici ortakta kalması ve banka kredilerin yönetici ortağın ödemesi düşünülerek adi ortaklığın tasfiye yapıldığını, ... ile ... adi ortaklığın rayiç bilançoları incelenmiş; dosya kapsamında bulunan gelir-gider adi ortaklığın 17/06/2018-21/05/2019 rayiç bilançosu incelenmiş rayiç kayıtlarında aktif toplam 80.007,21 TL pasif / toplamı 32.716,35 TL olduğu (80.007,21-32.716,35 ) 47.290,86 TL kar ettiği davalı ortağın %50 hissesine...
Taraflar arasında 01.08.2008 tarihli işbirliği sözleşmesi ve davaya konu 26.08.2008 tarihli protokol bulunmakta olup, dava konusu uyuşmazlık taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Niteliği gereği, adi ortaklıklar kişi ortaklıklarına dahildir, ortakların şahsı belirleyicidir. Adi ortaklık sözleşmesi iç ilişkide karşılıklı güvene ve iyiniyete dayanmaktadır....
Dava konusu uyuşmazlık, adi ortaklıktan kaynaklanmaktadır. Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.). Bu sözleşme türü Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir. Davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/286 Esas KARAR NO : 2022/800 DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 22/04/2022 KARAR TARİHİ : 29/12/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Müvekkili ile davalı ... arasında 04/12/2018 tarihli adi ortaklık sözleşmesi bulunduğunu, bu adi ortaklık sözleşmesine göre tarafların, ... Merkez, ... Caddesi, No:... , ... /İstanbul adresinde mukim ... AVM isimli alışveriş merkezinde faaliyete giren ... Franchise Restoranına sahip şirkete ortak olduklarını, söz konusu adi ortaklık sözleşmesine göre davalı ...'...
A.Ş. ile davalı arasında mevcut olan adi ortaklığın haklı nedenlerle feshine ve feshedilen adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında adi iş ortaklığı kurulmuşsa da, ... A. Ş.'nin hangi ihalelere katıldığı, ihale kendi uhdesinde kaldıysa, ne kadar gelir elde ettiğinin, müvekkili şirket tarafından da bilinmediğini, taraflar arasındaki Adi Ortaklıktan doğmuş bir gelir veya giderin müvekkili şirkete bildirilmediğini, davaya konu Adi Ortaklığa ait hiçbir mal veya gelir veya gider kaydı bulunmadığını, dava dilekçesinde yer alan izahatlardan da görüleceği üzere adi ortaklığın hesap hareketlerinde müvekkili şirkete aktarılmış bir ödemeden bahsedilmediğini, ... A. Ş.'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, adi ortaklığın tasfiyesi ve menfi tespit istemine ilişkindir. Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, sözleşme, çek teslim belgesi, ... Dairesi'nin ... esas sayılı dosyası dosya arasına alınmıştır. Mahkememizce, menfi tespit talepli açılan davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 3. HD ... karar sayılı ilamı ile, taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ve işletmenin bir süre taraflarca işletildiği değerlendirildiğinde çekin iadesinin istenilmesinin adi ortaklığın feshi anlamına geldiği ve buna ilişkin hükümler gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce adi ortaklığın tasfiyesi yönünden taraflarca yapılan masraflara ve ortaklığın karına ilişkin evrakın sunulması için ihtaratlı kesin süre verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, adi ortaklığın tasfiyesi ve menfi tespit istemine ilişkindir. Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, sözleşme, çek teslim belgesi, ... Dairesi'nin ... esas sayılı dosyası dosya arasına alınmıştır. Mahkememizce, menfi tespit talepli açılan davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 3. HD ... karar sayılı ilamı ile, taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ve işletmenin bir süre taraflarca işletildiği değerlendirildiğinde çekin iadesinin istenilmesinin adi ortaklığın feshi anlamına geldiği ve buna ilişkin hükümler gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce adi ortaklığın tasfiyesi yönünden taraflarca yapılan masraflara ve ortaklığın karına ilişkin evrakın sunulması için ihtaratlı kesin süre verilmiştir....
nin hisselerini devralmak suretiyle ortak olan davacı ... tarafından dava konusu adi ortaklığın yöneticisi olan davalı şirketin ortaklığın mali kayıtlarını incelemesine izin vermediği, mali durumuna ilişkin bilgilendirmediği, inşaat maaliyetlerini gerçekten fazla gösterdiği, adi ortaklık adına tescil edilen taşınmazları yakınlarına düşük bedelle devrettiği, bu şekilde kendisinin ve adi ortaklığın zararına sebebiyet verdiği gerekçesiyle adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile davalının adi ortaklıktaki yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına yönelik dava açılmış ise de, dava konusu adi ortaklığın ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişiler vasıtasıyla yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, adi ortaklığın yönetim yetkisini adi ortaklık sözleşmesinin 5. maddesi uyarınca elinde bulunduran davalı şirket tarafından adi ortaklığın ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulduğu...
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, davacı tarafa, ortaklığın devam edip etmediği, dava konusu 62 koyun haricinde koyun bulunup bulunmadığı, ortaklığın tasfiyesi hususlarında, talebi açıklattırılmalı ve akabinde Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Davacı adi ortaklığın tasfiyesi talebinde bulunduğuna göre ortaklık mal varlığının korunması ve davacının haklarının korunması açısından ihtiyati tedbir kararının verilmesi mümkündür. Ancak davacının tedbir talebinin kabulü "yaklaşık ispat koşulu"nun yerine getirilmesine bağlıdır.Buna ilişkin dava konusu adi ortaklığın varlığının tespitinin somut olayda yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada ihtiyati tedbir ve buna ilişkin tüm talepler yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği açıktır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir....