Somut olayda davacı, iş bu dava ile adi ortaklığa konu işletmeye davalı tarafından alınmadığını belirterek işletmede bulunan demirbaşlara ilişkin payını talep etmiştir. Davalı ise, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için dava açıldığını, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Görüldüğü üzere, taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesinin bulunduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi aynı zamanda ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan iş bölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nindir. Her ne kadar, Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu’nun 07.06.2016 tarih, 2016/16547 Esas, 2016/25288 Karar sayılı ilamı ile dosya Dairemize gönderilmiş ise de, maddi hatanın giderilerek görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 26/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HD ... karar sayılı ilamı ile, taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ve işletmenin bir süre taraflarca işletildiği değerlendirildiğinde çekin iadesinin istenilmesinin adi ortaklığın feshi anlamına geldiği ve buna ilişkin hükümler gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce adi ortaklığın tasfiyesi yönünden taraflarca yapılan masraflara ve ortaklığın karına ilişkin evrakın sunulması için ihtaratlı kesin süre verilmiştir. TBK'nun 642 ve devamı maddeleri uyarınca tasfiyenin yapılabilmesi için tasfiye memuru belirlenmesi hususunda taraflara imkan ve süre verilmiş, taraflarca belirlenmemesi nedeni ile Mahkememizce resen görevlendirme yapılmıştır....
HD ... karar sayılı ilamı ile, taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ve işletmenin bir süre taraflarca işletildiği değerlendirildiğinde çekin iadesinin istenilmesinin adi ortaklığın feshi anlamına geldiği ve buna ilişkin hükümler gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce adi ortaklığın tasfiyesi yönünden taraflarca yapılan masraflara ve ortaklığın karına ilişkin evrakın sunulması için ihtaratlı kesin süre verilmiştir. TBK'nun 642 ve devamı maddeleri uyarınca tasfiyenin yapılabilmesi için tasfiye memuru belirlenmesi hususunda taraflara imkan ve süre verilmiş, taraflarca belirlenmemesi nedeni ile Mahkememizce resen görevlendirme yapılmıştır....
Hüküm taraf vekillerince süresinde temyizi üzerine Dairemizin 10.06.2014 tarihli ve 2014/6215 Esas-2014/9235 Karar sayılı ilamı ile "......Tarafların (asıl ve birleşen davadaki) tüm taleplerinin, adi ortaklığın tasfiyesi işleminde değerlendirilip, tartışılması ve çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Bütün bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakıldığında; mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin bulunduğu kabul edilerek; toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin; davalı ...'...
Böyle olunca, 10.000,00 TL nin tahsiline ilişkin talep, adi ortaklığın tasfiye talebini de içermektedir. Taraflar arasında BK’nun 520 ve devamı maddelerde yer alan şekilde bir adi ortaklık kurulduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Hal böyle olunca aradaki ihtilafında BK 520 vd. maddeleri uyarınca çözülmesi gerekir. Yine tarafların iddia ve savunmalarından ve dosya kapsamından eldeki dava ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin de istenildiğinin kabulü zorunludur. Hal böyle olunca adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin de BK. 538. maddesi uyarınca yapılması gerekir. Anılan yasa hükmünde belirtildiği üzere; tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması, yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....
Tüm dosya kapsamı ve yasal mevzuat birlikte değerlendirildiğinde; dava konusunun dava konusunun adi ortaklığın tespitine, Adi ortaklığın haklı nedenle feshine, Mezkur adi ortaklığın tasfiyesine müvekkiline ödemesi yapılmayan kar paylarına uygulanacak faiz ile işbu bedellerin müvekkiline ödenmesi talebini içerdiği, davanın tespit istemli olarak ikame edildiği belirtilmiş ise de aynı zamanda fesih ve ortaklığın tasfiyesi de talep edildiğinden ve bu nedenle de arabuluculuğa başvurulmadığı ve Türk Ticaret Kanunu'na 06/12/2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan para alacaklarına ilişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanunun 20. maddesi ile eklenen 5/A mad gereğince dava açılmadan önce "Arabulucuya" başvurulması gerektiği ancak mahkememize Arabulucuya Başvurma dava şartı yerine getirilmeden dava açıldığı anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir....
Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve tedbir talep edilen taşınmazların adi ortaklık malı olduğu iddia edildiğine göre ve açıklandığı üzere devam eden adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yargılama ve tasfiyesi sürecinde, adi ortaklığın malvarlığının korunması yönünden tedbir alınmasının adi ortaklığın menfaatine olacağı kanaatiyle, Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesinin 28.10.2022 tarihli ara kararının HMK'nın 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dava dışı arsa sahipleriyle yüklenici arasında yapılan sözleşme gereği yükleniciye ait olacağı sözleşmede belirtilen bağımsız bölümlerin saptanarak bu bağımsız bölümlerden satılmayanların tespitiyle bu taşınmazların satışının adi ortaklığın mal varlığını korumu önlemi olarak ihtiyati tedbir yoluyla satışının önlenmesine karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir....
Davacı tarafça karar istinaf edilmiş ise de istinaf harç ve giderlerini yatırmadığından mahkemece verilen ek kararla istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. Davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. İhtilaf halinde, bu ortaklığın var olduğunu ileri süren kişi, iddiasını, HMK'nın 200. maddesi gereğince senetle ispat etmelidir. Somut olay incelendiğinde; davacı, davalı ile esaslı noktalarda uyuşarak kurdukları adi ortaklığın faaliyet gösterdiğini ileri sürmüş, davalı ise adi ortaklığın varlığını inkar etmiştir. Bu halde, davacı davasını dayandırdığı adi ortaklığın varlığını ispatla yükümlüdür. Ne var ki, davacı, dayandığı adi ortaklığın varlığını, kesin deliller ile ispat edememiştir....
Taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili; müvekkilinin ................