Öncelikle belirtmek gerekir ki bu tür adi ortaklıkların tüzel kişilikleri bulunmadığı için taraf ehliyetleri yoktur. O nedenle adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine yönelik davada tüm ortakların taraf sıfatıyla bulunmaları gerekir. Öte yandan gerek davalının diğer dava dışı ortak ile davacı aleyhine icra takibi yapması ve gerekse davacının eldeki bu davayı açması aynı zamanda adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteminide kapsamaktadır. Bu itibara dava dışı ortaklar olan ------ davaya dahil edilmiştir. ------ sayılı ilamında da belirtildiği üzere,6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1. maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....
Mahkemece, adi ortaklığın önceki davanın kesinleşme tarihi itibariyle feshinin gerçekleşeceğinin benimsenmesiyle, bu dava ek dava olarak yorumlanmış ve davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya karşı 06/01/1998 tarihinde Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/154 esasında ( eski no: 1998/9) görülen dava ile adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi iradesini ortaya koymuştur. Nitekim mahkemece de bu tarih esas alınmak suretiyle ortaklığın feshi ve tasfiyesine karar verilmiş olup verilen karar da Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Davacı 06/01/1998 tarihi itibariyle davalı tarafla aralarındaki sözleşmenin feshini istediğine göre ve böylece sözleşmeden döndüğüne göre artık aynı sözleşme hükümlerine dayanarak bu tarihten sonraki kar payı alacağı yönünden talepte bulunamaz....
KARAR Davacı, davalı ile imzaladıkları protokol gereğince aralarında adi ortaklık kurduklarını, bu ortaklıkta kar ve zararın eşit paylaşılacağının kararlaştırıldığını, sözleşme uyarınca ortaklığın güzellik salonuna alınan epilasyon cihazı ile ilgili olduğunu, davalının ortaklığı konu edilen cihazdan elde edilen geliri tarafına ödemediği gibi ortaklık sözleşmesindeki edimleride yerine getirmediğini ileri sürerek adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile cihaz için ödediği 10.601, 00 TL nin tahsiline ve elde edilen gelirden hissesine düşen gelirin tahsilene karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalı arasında adi ortaklık kurulduğu ve bunun tasfiye edilmediği tarafların kabulündedir.Davacının bu davadaki istek kalemleri nazara alındığında adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini de içerdiği kabul edilmelidir....
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin adi ortaklık oluştuğu kanaatinin hatalı olduğunu, davalının işletmeyi kendi adına aldığını ve kira sözleşmesini de kendi adına yaptığını, işletmeyi tamamen kendi adına kurduğunu, bu işletme ile davacı adına hiçbir tescilin bulunmadığını, bizzat davalının kendi eylemleri ile adi ortaklığın oluşmadığını, olmayan bir adi ortaklığın feshi için 6 aylık fesih bildiriminde bulunulmasının ya da olmayan bir adi ortaklığın tasfiyesinin mümkün olmadığını, restoran işletmesi adi ortaklık şeklinde taraflar arasında tescil edilip kurulmuş olsa idi ortaklığın tasfiyesinin düşünülebileceğini, ancak davacının işletmeyi kendi namı hesabına tescil ettirdiğini, sözleşmeye göre kurulması gereken adi ortaklığın kurulmadığını, bu durumda müvekkilinin alacağının ödemesi gerekeceğini, 120.000,00.TL'nin ne zaman ödeneceğinin yazılı olmadığını, paranın TBK'nin 90. maddesine göre ödenmesi gerektiğini...
nolu bağımsız bölümlerin davacının uğradığı zarar karşılığı olarak bu dairelerde davalının hakkının olmadığının tespiti ile adi ortaklığın tasfiyesini talep etmiştir....
Bu restorana ilişkin kira sözleşmesinin kiraya veren tarafından feshedilmesi üzerine, adi ortaklığın konusuz kaldığı mahkememizce kabul edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere adi ortaklığın konusuz kalması fesih ve tasfiye sebepleri arasında sayılmıştır. Alanında uzman bilirkişiler aracılığıyla hazırlanan 20/05/2022 tarihli bilirkişi raporu uyarınca da 22/01/2021 tarihi itibariyle adi ortaklığın, kuruluş amacını gerçekleştirmesi imkânsız hale geldiği için sona erdiği belirtilmiştir. Adi ortaklığın tasfiyesi işlemleri için taraflar anlaşarak mahkememize atanmasını talep ettikleri tasfiye memurunu bildirmişlerdir....
Bu dosyada da ... adi ortaklık hissesine mahsuben alacak isteminde bulunmuş, ölümü üzerine dava mirasçıları tarafından sürdürülmüştür. ... ile ... arasındaki adi ortaklığın feshinin Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1996/231 E. 1998/105 K. sayılı dosyasında dava konusu yapıldığı, mahkemece adi ortaklık sözleşmesinin feshine karar verildiği, bu kararın da temyiz edilmeksizin kesinleştiği belirlenmiştir. Adi ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesine ilişkin Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1996/231 E. 1998/105 K. sayılı dava dosyasında ... adi ortaklık payı hakkında istekte bulunmadığından bu dava açılmış ve dava dilekçesinde adi ortaklık hissesine mahsuben alacak isteminde bulunulduğu açık şekilde bildirilmiştir....
Uyuşmazlık; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında "..." isimli lokantanın işletilmesi amacıyla adi ortaklık kurulduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, davalı tarafından işletmeye alınmadığını belirterek adi ortaklığın feshi ile sermaye ve kar payını istemiş; davalı ise davacının adi ortaklıktan isteği ile ayrıldığını, davacının alacağı olmadığını savunmuş, açtığı karşı davasında ise ortaklığın borçları nedeni ile davacı- karşı davalıdan 22.451,14 TL'nin tahsilini talep etmiştir....
ortaklık ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, ortaklığın feshi sözleşmesine dayalı (sözleşmeye uyulmamasından doğan) alacak ve tazminat istemine ilişkindir. Adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 8.maddesiyle Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının Yüksek 13.Hukuk Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle Yüksek 13.Hukuk Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır....