ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/11/2020 NUMARASI : 2019/65 ESAS-2020/129 KARAR DAVA KONUSU : Adi Ortaklığın Feshi ve Tasfiye Payının KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
Öte yandan davacı, davalı ve dava dışı .................... ile aralarında düzenlenen protokole göre, .................... adına bankadan 31.05.2006 tarihinde 60 ay vadeli ....000 TL tutarında kredi çekildiğini, bu parayı da davalı ile beraber ....................’a ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve borcun teminatı olmak üzere dava dışı şahsa 32 adet 550 TL bono verdiğini ve bono bedellerini de icra takibi sonucunda ödediğini ileri sürerek davalı payına düşen bedelin de tahsilini istemişse de, bu talebinde adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi içerisinde, tasfiye hesabı yapılırken değerlendirilmesi gerekir. Davacının kredi borcunun teminat olmak üzere verdiği senetlerin tanzim tarihi ........2005 tarihli ve nakten kaydını içermekte olup, protokol ise ........2006 tarihlidir ve .................... tarafından davacı aleyhine girişilen icra takibi ise, davalı tarafından aracın satıldığı ....09.2007 tarihinden sonra, ....02.2009 tarihindedir....
Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermekte olup; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerini dikkate alınmak suretiyle, 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin taraflar arasındaki adi ortaklığa uygulanması gerekecektir. Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK'nın 639. maddesinin 7. bendinde ise, "Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla" ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir. Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı; mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır....
Davacı eldeki davada ortaklığa koyduğu sermaye ile ortaklık süresince ortaklığa yaptığı masraflar ve oluşan zarardan doğan alacağının tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır.Davacının ortaklığa koyduğu ana sermayeyi geri istemesi adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini de içermektedir. Hal böyle olunca 1.01.2002 tarihli adi ortaklık sözleşmesi gereği taraflar arasındaki ilişkinin B.K nun 520 vd maddeleri gereğince tasfiyesini gerektirir. BK'nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların gorülüp ortaklığın aktif ve pasif bütun mal varlıgının belirlenip ortakların birbirleri ıle alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde 2011/7561-15901 tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....
Davacı tarafın dilekçede açıkça fesih ve tasfiye talebi bulunmamaktadır. Ancak ,iddia ve teliplerin fesih ve tasfiyeyi kapsadığı değerlendirilmiştir. Mahkemece ,ara karar ile fesih kararı verilmemiş,tasfiye heyeti oluşturmuş ise de ,TBK'da öngörülen şekilde tasfiye yapıldığını söyleyebilmek mümkün değildir. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğranılan zararın veya kar payının talep edilmesi; aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
arz ve izahına nedelerine göre dava konusu adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 1.000,00 TL tasfiye payının müvekkiline ödenmesine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. Birleşen dosyada ise davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 14/08/2017tarihinde adi ortaklık sözleşmesi aktedildiği ve ortaklığın feshi ve tasfiyesi 30/07/2018 tarihinde Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/240 E sayılı dosyası üzerinden dava edildiğini ve derdest olduğunu, davalının ortak bu fesih davasından önce Çorum 2....
Ortağın kişisel alacaklıları alacaklarından dolayı, adi ortaklığa ait hak ve alacaklar üzerine değil ancak tasfiye sonunda belirlenecek sermaye ve kar payına haciz koyabilirler. Davacının da hem takipte taraf hemde adi ortaklığın diğer paydaşı olmakla, dava açmakta hukuki menfaati mevcuttur. Somut olayda açıkça iş ortaklıkları hesaplarından kaynaklı olup da borçluya düşecek paylara ve hisselere haciz konulması istenmiş olmakla, BK hükümleri gereği, ancak tasfiye sonunda belirlenecek sermaye ve kar payına haciz konulabileceğinden davacının talebi yerindedir. Hal böyle olunca mahkemenin taleple ilgili mevcutlarla sınırlı olarak dosya üzerinden verdiği karar isabetsiz olmakla istinaf haklıdır....
Özetle; adi şirket mal, hak ve alacakları ortaklarca birlikte tasarruf edilebildiğinden ve İİK’nın 94. maddesinde hisse haczi, TBK’nın 638/2. maddesinde ise tasfiye payı haczi düzenlenmiş olup, takip konusu borcun ortaklığın borcu olması hâlinde, ortaklığa ait mal, hak ve alacaklar üzerine münferiden haciz konulabileceğine ilişkin bir düzenleme öngörülmediğinden, adi ortaklığın yaptığı iş nedeniyle üçüncü kişi nezdindeki ya da başka bir takip dosyasındaki alacaklarına doğrudan müzekkere ile haciz konulamaz. Kaldı ki somut uyuşmazlıkta, adi şirket takipte borçlu gösterilerek, adi şirketin borcu için adi şirketin başka bir takip dosyasındaki alacağının haczi maksadıyla haciz müzekkeresi gönderilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda adi şirket yönünden takip iptal edildiğinden, adi şirket adına diğer takip dosyasına gönderilen haciz müzekkeresinin de iptali gerekir....
Açıklanan bu hukuki olgular karşısında taraflar arasında adi oraklığın başladığı tarihten, fiilen sona erdiği tarihe kadar ortaklık tarafından yapılan işler, bu süre zarfında ortaklığın gelir ve gider durumu, aktif ve pasif mal varlığı belirlenmeli, ortaklığı yöneten ve idareci ortak olan davalıdan ortaklık hesabını gösterir hesap istenilmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, bu şekilde belirlenen mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği taraflardan sorulmalı, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir....
nin pilot ortak olarak gösterilmiş ve belirlenmiş olmasının, ihale makamı olan Karayolları Genel Müdürlüğü ile imzalanmış bulunan hizmet alım sözleşmesi için geçerli bir husus olup, adi ortaklığın bankacılık ile ilgili işlemlerle ilgili olarak almış olduğu özel bir yetkinin bulunmadığı, ihale makamı ile olan ilişkide pilot ortak olarak belirlenen davacı şirketin, adi ortaklık adına açılmış bulunan hesaptan diğer ortağın karşı çıkması halinde pilot ortak olduğunu ileri sürerek tek başına para çekmesi ve hesapla ilgili olarak tasarrufta bulunmasının mümkün olmayacağı, somut olayda; adi ortaklık adına açılan hesaptan adi ortaklığı oluşturan her iki şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili temsilcilerinin birbirinden farklı talimatlarla hesaptan işlem yapmak istedikleri ve adi ortaklığı oluşturan şirketler arasında çıkan ihtilaflar, yapılan suç duyuruları ile açılan davanın bulunduğu, bu durumda davalı bankanın söz konusu hesapla ilgili olarak adi ortaklığın müşterek yetki ile temsili esasını...