Davacı taraf şifai anlaşma ile Adi ortaklık kurulduğunu iddia etmiş davalıda adi ortaklık sözleşmesinin sadece ... da bulunan restaurant için kurulduğunu, diğer restaurantlara davacının ortak olmadığını, davacı ile herhangi bir adi ortaklık sözleşmesi kurulmadığını savunmuştur. Taraflar arasında TBK'nın 620. maddesi uyarınca adi ortaklık ilişkisinin yazılı şekilde sadece ...'da bulunan restaurant için kurulduğu anlaşılmıştır. Davacı her ne kadar ... ve ... de bulunan restaurantlar için şifai olarak ortaklık ilişkisi kurulduğunu iddia etmiş isede ; davalı tarafından adi ortaklık ilişkisi ... dışında bulunan restaurantlar için kurulduğu inkar edildiğinden ... da bulunan şube dışındaki restaurantlar için adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada; davacı taraftan adi ortaklığa dayalı olarak yapılan işlemlere ilişkin davacı hesaplarını bildirmesinin istendiği, davacı vekilinin ibraz edilecek hesap kaydı bulunmadığını, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğunu kabul etmedikleri, ancak davaya konu araç yönünden bir adi ortaklık olduğunun kabul edilebileceğini, tespit edilecek kar payını ödemeye hazır olduklarını belirttiği, dosya kapsamından taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu , sermayenin davacıya ait olduğu, elde edilen kardan %25 hissenin davalıya verilmesinin kararlaştırıldığı, davalının dava konusu aracı sattığı halde bedelini ödemediği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de gereği yerine getirilmemiştir....
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Davacı vekili dava dilekçesinde, adi ortaklık nedeni verilen senetten kaynaklanan menfi tespit talebinde bulunduğuna, adi ortaklık sözleşmesi gereğince dava konusu senedin ortaklık nedeniyle verildiği anşıldığına göre, uyuşmazlığın TBK'nın 620.vd.maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak çözümlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK 620 vd. düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, TBK'nun 642.madde vd. hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Bunun dışında; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu hususu ihtilafsız olup, davacı bu dava ile tasfiye payı alacağı ve kâr payını talep etmektedir, bu istek adi ortaklığın fesih ve tasfiye isteğini de kapsar. Buna göre mahkemece, uyuşmazlığın TBK.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir(...) Bütün bu açıklamalar ışığında, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü zorunlu olup, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken, mahkemece, değinilen bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesi ile bozulmuştur....
Bu ----- olarak kabul edilmesi halinde---- göre belirlene sürenin dolması ile adi ortaklığın kendiliğinden sona erdiğinin kabulü gerekmektedir. ---- adı geçen ----yılında kapandığı anlaşılmaktadır. --- varlığının kabulü halinde ortaklardan birinin ölümü ile de adi ortaklığın sona ermiş olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı --- davalı --- arasında ortak olduğu, ---- hisselerini devrederek ayrıldığı, bu şirkete karşı geçmişe dönük ortaklık payı kar payı talebi ile---- açtığı davanın reddedilerek kesinleştiği, davacının diğer şirketlerle adi ortaklığı olduğuna dair bir belge de olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, davacının davalılarla adi ortaklığın varlığını ve devam ettiğini, ortaklık payı alacağı bulunduğunu ispatlayamadığı kanaatine varılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Karar Düzeltme Sebepleri Davacı vekili; davacının emeğini sermaye olarak koymadığını, adi ortaklıkta maaş karşılığı çalıştığının resmi kayıtlarda sabit olduğunu, tanık beyanları da iddiaları teyit ettiğini, alacak taleplerine yönelik zamanaşımı süresinin geçmediğini, tasfiye sırasında ıslaha gerek kalmadan alacaklarının tasfiye memuru tarafından ödenmesi gerektiğini, işçilik alacağı taleplerinde fazlaya dair hakların saklı tutulduğunu, kar payı bulunmaması durumunda yönetici ortakta olduğu kabul edilerek tahsile hükmedilmesini ileri sürerek; kararın düzeltilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Asıl ve birleşen davada uyuşmazlık, adi ortaklığın sona ermesi nedeniyle ortaklık ve kar paylarının tahsili istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1....
Bu tanımlardan adi şirketin –ortaklığın- unsurları; kişi, sözleşme, katılım payı, amaç, affectio societatis (müşterek gayeye ulaşmak için birlikte çalışmak unsuru) şeklinde belirtilebilir (Barlas, Nami, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, İstanbul, 1998 s.13). Kişi Unsuru: Adi ortaklık bir kişi birliği olmakla, temel unsuru kişidir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için, iki ya da daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Eldeki davada iki gerçek kişi ve bir tüzel kişinin bir araya geldiği gözetilerek, adi şirketin varlığı için aranan kişi unsurunun, uyuşmazlık konusu olayda bulunduğu kabul edilmelidir Sözleşme Unsuru: Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesinde adi ortaklık tanımlanırken, "şirket bir akittir ki..." denilmektedir. Görüldüğü gibi, kanun koyucu öncelikle adi şirket ilişkisinin akdi bir ilişki olduğunu kabul etmiştir....
Davacı asıl davada; davalıya ait iş yerinde 01.05.1993 tarihinden itibaren mermer ustası olarak çalıştığını, ucuz işçi çalıştırmak isteyen davalının 01.10.2005 tarihinde kendisini işten çıkardığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, kıdem, fazla çalışma vd. alacakları için toplam 1.500 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş; 30.04.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.450 TL işçilik alacağı yanında beş yıllık kar payı alacağı 50.000 TL ile beş yıllık ortaklık payı alacağı 50.000 TL olmak üzere toplam 101.450 TL'nin tahsilin istemiş; 02.09.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle de işçilik alacakları taleplerini toplam 105.316,25 TL'ye yükseltmiştir. 2. Davacı, bozmadan sonra asıl dava ile birleştirilen davada; asıl davada alınan 02.10.2010 tarihli bilirkişi raporu ile kar payının 90.480 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek, bakiye 40.480 TL kar payının davalıdan tahsilini talep etmiştir. II. CEVAP 1....
Buna göre adi ortaklık konusunun davaya konu parsel üzerinde kat karşılığı sözleşme yapma hususunda olduğu, adi ortaklık tarafından bağımsız bölümlerin dava dışı üçüncü kişilere satış vaadi sözleşmesi ile satılmış olduğu, taşınmazlar üzerine konulacak tedbir kararının adi ortaklığı zarara sokma ihtimali bulunduğu, asıl davada dava konusunun ortaklık payı nedeniyle tasfiyedeki alacak olması nedeniyle tasfiye tamamlandığında ortağın alacağının kalması durumunda bu alacak hakkında karar verileceği gözetildiğinde ihtiyati tedbire ilişkin kararın uslu ve yasaya uygun olduğu görülmektedir....
Ortaklar, adi ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan ise müteselsilen sorumlu olduklarından bu çerçevede doğan borçlar nedeniyle alacaklıların haklarını adi ortaklığa dahil haklar üzerinde kullanmaları ve bu kapsamda adi ortaklığın üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine de haciz koydurmaları mümkündür. Bu durumdaki alacaklılar bir ortağın alacaklısı olmayıp adi ortaklık nedeniyle ortakların hepsinin alacaklısı durumunda olduklarından haklarını sadece ortakların tasfiyedeki payı üzerinde kullanmak zorunda değillerdir. Adi ortaklığa dahil tüm haklara yönelebilecekleri gibi ayrıca ortakların ortaklık dışındaki mal varlıklarına da yönelebileceklerdir. Zira adi ortakların bu ortaklık çerçevesindeki borçlardan müteselsil sorumluluğu, adi ortaklığa koydukları mal varlığıyla sınırlı olmayıp ortaklığa dahil olmayan malvarlıkları ile de sorumlulukları mevcuttur.....