Dosya kapsamından; davacı ile davalının, davalıya ait 03 FZ 191 plakalı BMC marka aracın işletilmesi ve bunun sonucunda elde edilecek kar ve zararın paylaşılması konusunda, 01/11/2012 tarihli ortaklık sözleşmesi yapıldığı, buna göre taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır ki, bu husus mahkemenin de takdirindedir. ./.. Somut olayda, davacı taraf, davalının hesap vermemesi ve kar payı ödenmemesi nedeniyle adi ortaklığı haklı nedenle feshettiğini belirterek, koyduğu sermaye payının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece, adi ortaklığın feshi şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki adi ortaklık bir kişi ortaklığı olup, ortaklar arasındaki güven ilişkisine dayanmaktadır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/12/2013 NUMARASI : 2006/62-2013/422 Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacı ile davalının 25.11.2004 tarihinde "Protokol" başlıklı belge ile adi ortaklık kurduklarını, sözleşmeye göre davacıya ait taşınmaza 13 daireli inşaat yapılacağını, davalının emeğini koyduğunu, inşaat bittikten sonra kalan kârın sermaye payı oranında paylaşılacağı, davalının idareci ortak olduğunu, ortaklık ile ilgili hesap vermediğini, 13 daireden 11 tanesinin satıldığını, kalan iki dairenin davacının uğradığı zarar karşılığı olduğunu, davacının davalıdan alacağı olduğunu belirterek, adi ortaklıklığın feshi ile satılmayan 5 ve 11...
Davacı eldeki dava ile, davalının bu ortaklık payı için ödemiş olduğu ortaklık katılım (sermaye) payını, kar payı alacağını ve işletme yeri için ödenen depozito bedelini talep etmekte olduğundan, artık taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin kabulü gerektiği kuşkusuzdur. Nitekim dava konusu adi ortaklığın yaklaşık üç aylık bir işletme süresi sonunda iş yerinin kapatılması suretiyle sona erdiği ve iş yerindeki demirbaşların davalı tarafça satıldığı her iki tarafın da kabulündedir. buna göre fiilen sona eren adi ortaklıkta davacının talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir ve tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; 1-Dava adi ortaklık nedeniyle kar payı alacağı davasıdır. 2-Davacı taraf davalı şirket ile "Ortaklık Protokolü ..." başlıklı bir adi ortaklık sözleşmesi imzaladığını ve bu sözleşme ile davalının da dahil olduğu adil ortaklığın oluştuğunu, fakat aradan geçen sürede adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı dağılımının yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00TL alacak talebinde bulunmuştur. 3-Davalı tarafça ortaklık protokolü başlıklı belgenin geçerliliğinin bulunmadığını, tarafların daha sonra bu iradelerini sona erdirdiklerini, davacının davalıya bağlı işçi olarak maaş karşılığı çalıştığını, İzmir ......
Bunun dışında; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu hususu ihtilafsız olup, davacı bu dava ile tasfiye payı alacağı ve kâr payını talep etmektedir, bu istek adi ortaklığın fesih ve tasfiye isteğini de kapsar....
Asıl ve birleşen davalar yönünden, davacıların talebi; taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ortaklıktan doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda, tüm taraflarında kabulünde olduğu üzere taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu açıktır. Davacılar ile davalının adi ortaklık oluşturdukları sabit olduğuna göre taraflar arasındaki ihtilafında bu hususu düzenleyen yasa maddeleri uyarınca çözümlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Davalı vekili cevabında; adi ortaklığın 2006 yılında başlayıp 2008 yılında sona erdiğini, davacının iddialarının yersiz olduğunu, ortaklığın hayvan beslemek ve satmak gayesiyle kurulduğunu, davacının adi ortaklıktan alacağı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu konusunda ihtilaf olmadığı, davacının fiilen sona eren ortaklığın hukuken de sona erdirilmesi ve tasfiye amacıyla bu davanın açıldığını; aldırılan bilirkişi raporları ile ortaklık adına düzenlenen herhangi bir belge bulunmadığı, yapılan tüm işlemlerin şahıslar üzerinden yürütüldüğü, böylece ortaklık malı bulunmadığı anlaşıldığından; tasfiye konusunda karar verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçe gösterilerek, “davanın kısmen kabulü ile taraflar arasında kurulmuş adi ortaklığın sona erdirilmesine, adi ortaklığın malları bulunmadığı anlaşıldığından tasfiye konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Mahkemece; davanın adi ortaklık nedeniyle kar payı verilmesine ilişkin olduğu, protokolle ortaklığa son verildiği, protokolle fesih ve tasfiyeye ilişkin yükümlülükler üstlenerek bunun taraflarca kararlaştırıldığı, düzenlemeye göre dava tarihinde ve halen tasfiyenin gerçekleştirilemediği, davacının alacak kalemlerinin taraflar arasındaki düzenlemeye tabi olup, davacının buna göre tasfiye işlerini tamamlaması, davalı buna yanaşmaz ise yasal yolla tasfiye süresini işleterek adi ortaklığın varılan mutabakat ve taahütlere göre tasfiyesinin gerçekleştirmesi, oluşan sonuca göre alacaklı olup olmadığı belirlendikten sonra davalıya karşı alacak davası açması gerektiği, mevcut durumda belirlenmiş bir alacağı bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Dava, adi ortaklığın feshinden kaynaklanan ortaklık payı alacağı istemine ilişkindir. Bu durumda hükmün temyiz inceleme görevi dairemize ait olmayıp, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin görevi kapsamında kaldığından dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na gönderilmesine, 28/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan kar payı alacağı talebinden kaynaklanmasına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 15.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....