Yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, adi ortaklık sözleşmesi; kişi, sermaye ve sözleşme unsurlarını içermektedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık, adına üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğer ortak veya ortaklar aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir. Somut olayda; davanın, asıl işveren sıfatına sahip adi ortaklığı oluşturan şirketlerin tamamına yöneltilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile adi ortaklığın sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle Adi ortaklığı oluşturan tüm şirketlere dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmelidir....
.. ile davacılar arasındaki adi ortaklığın konu ve faaliyetinin ise ... olduğunu, fabrikanın işletilmesinin ve kazancın bu şirket üzerinden elde edildiğini, adi ortaklık sözleşmesi gereğince ...’nin %49 nun davacılara, %51 nin ise davalılara ait olduğunu, ortaya çıkan anlaşmazlıklar ve güven ilişkisinin bozulmasından dolayı adi ortaklığın tasfiyesini istemek durumunda kaldıklarını belirterek, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin tespitine ve kabulüne, adi ortaklık konusu şirkete tedbiren kayyum atanmasına, davacıların hissesine düşen hisse bedelinin ödenmemesi halinde adi ortaklık temeli ve sebebi olan ....’nin feshine ve tasfiyesine, şirketin kuruluşundan itibaren davanın karara çıkan tarihe kadar kârdan şimdilik 100.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi olup olmadığı, var ise bu kapsamda yapılan işlerin neler olduğu, tarafların ortaklıktan ve aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinin neler olduğu, bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği, davacının ortaklık ilişkisinden kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olup olmadığı, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır. Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. ( TBK. 620/1 md. ) Türk Borçlar Kanunu'nun adi şirkete ilişkin 620 ve onu izleyen maddeleri gereğince, adi ortaklığın kurulabilmesi için, yazılı şekil gerekli olmayıp, sözlü olarak da yapılabilir. Bununa birlikte adi ortaklık ilişkinin inkar edilmesi halinde yazılı koşul ispat şartı olarak değerlendirilmelidir....
Hemen belirtmek gerekir ki, BK'nın 535. hükmü gereğince, taraflar arasında başkaca bir kararlaştırma yoksa adi ortaklık ölüm ile son bulur. Davacının murisi Selma 17.08.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu öldüğüne göre, adi ortaklık bu tarihte sona ermiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, murisin ölümünden sonra adi ortaklığın taraflar arasında sürdüğü de kanıtlanamamıştır. Eldeki dava, muris Selma ile davalı arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olduğuna ve Selma'nın da 17.08.1999 tarihinde öldüğünün anlaşılmasına göre, fesih ve tasfiyenin bu tarih itibariyle yapılması zorunludur. Nitekim, somut olayda davalı ve dava dışı kardeşi İ.Hakkı ölümden sonra fırının mülkiyetini tamamen devraldıkları gibi, fırının işletmesi ile ilgili yeni bir adi ortaklık oluşturdukları dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bundan sonraki dönem ile ilgili oluşan kâr ve zararın önceki adi ortaklığın tasfiyesinde dikkate alınması mümkün değildir....
nin oluşturduğu adi ortaklığın üstlenmiş olduğu karayolu yapım işinin asfaltlama ve beton yapı işlerini adi şirket ortaklarından davalı ... İnş. San. A.Ş.'ye verdiği, bu şirketin işin yürütülmesini davalı ... Tur. İnş. Tic. A.Ş.'ye verdiği, müteveffa ...'in bu şirketin işçisi olarak yol yapımında kürekçi olarak çalışmakta iken, sahaya malzeme getiren davalı ... yönetimindeki kamyonun geri manevrası sırasında altında kalarak vefat ettiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda adi ortaklığın %10, davalı alt işveren ... Tur. İnş. Tic. A.Ş.'nin % 40, davalı sürücü ...'ın % 15, davalı formen ...'nın % 1, ... AŞ.% 9, Kuzey Maden % 5 ve müteveffa işçinin % 20 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır. Adi ortaklık; Türk Borçlar Kanunu 620/1. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır....
nin oluşturduğu adi ortaklığın üstlenmiş olduğu karayolu yapım işinin asfaltlama ve beton yapı işlerini adi şirket ortaklarından davalı ... İnş. San. A.Ş.'ye verdiği, bu şirketin işin yürütülmesini davalı ... Tur. İnş. Tic. A.Ş.'ye verdiği, müteveffa ...'in bu şirketin işçisi olarak yol yapımında kürekçi olarak çalışmakta iken, sahaya malzeme getiren davalı ... yönetimindeki kamyonun geri manevrası sırasında altında kalarak vefat ettiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda adi ortaklığın %10, davalı alt işveren ... Tur. İnş. Tic. A.Ş.'nin % 40, davalı sürücü ...ı'ın % 15, davalı formen ...'nın % 1, ... AŞ.% 9, Kuzey Maden % 5 ve müteveffa işçinin % 20 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır. Adi ortaklık; Türk Borçlar Kanunu 620/1. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır....
Adi Ortaklığı olarak imza atıldığı, davacının tek başına dava açmakta ehliyeti bulunmadığı, davacıya verilen kesin süre içerisinde diğer ortağın davaya muvafakatinin sağlanmadığı, adi ortakların davayı birlikte açmaları gerektiği, taraf ehliyetinin dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkili tarafından açılan bu davaya diğer adi ortağın iştirakini veya muvafakatini sağlayamamış ise de, davacı vekili adi ortaklar arasında bu konuda uzlaşma olmayacağını belirterek, adi ortağa bir başkasının temsilci olarak atanmasını talep etmiştir. Bu durumda mahkemece, davacı vekiline adi ortaklığa kayyım atanması için dava açılması hususunda yetki ve mehil verilmesi gerekirken, bu imkan tanınmadan davanın yazılı şekilde reddine karar verilmesi yerinde olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Davalı şirketin sicil kayıtlarına göre tek ortaklı olduğu, 28/08/2009 tarihinde kuruluşunun tescil edildiği sonrasında yalnızca işyeri nakline ilişkin olarak ve en son 04/09/2012 tarihinde ortak değişikliğine ilişkin tescil bulunduğu davacının davalı şirketin tek ortağı tek müdürü olduğu görülmüştür.6100 sayılı HMK'nun 114/h maddesi uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. 6100 sayılı HMK'nun 115/1 maddesi gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Somut olaya gelince, tek ortaklı şirketin genel kurul kararı alarak tasfiyeye karar vermesi ve sonrasında bunu tescil ettirmesi mümkün olup, aynı neticeyi doğuracak mahiyette dava açmasında davacının hukuki yarar yoktur.Açıklanan sebeplerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere, esasen davacı şirketin iki ortaklı bir limited şirket olmasına, 6102 sayılı TTK'nın 616/1-h ve 621/1-h bentleri çerçevesinde iki ortaklı limited şirkette davalı ortağın haklı nedenlerle şirketten çıkarılması talebiyle mahkemeye başvurulması için alınan ortaklar kurulu kararının karar nisabını taşımaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerekmesine göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 27,10 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 389,49 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 10/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Erzincan İli, İliç İlçesi Bağıştaş Köyü 2 Hes Barajı inşaat yapım ihalesi yüklenici durumunda bulunan diğer davalılar Taşeli şirketi ile Şal şirketi adi ortaklığı tarafından üstlenildiğini, bu bağlamda bahse konu yapım işini üstlenin diğer davalı şirketlerce oluşturulan adi ortaklı ile dava dışı Cımpor Yibitaş şirketi arasında 23/02/2010 tarihli çimento satış sözleşmesi akdedildiğini, yine yapım işini üstlenen diğer davalı şirketlerce oluşturulan adi ortaklığa çimento satan dava dışı Cımpor şirketi ile demiryolu taşımacılığı sektöründe faaliyette bulunan şirket arasında ise 01/03/2011 tarihli demiryolu ile dökme çimento nakliye sözleşmesi akdedildiğini, bahse konu taşıma sözleşmesine göre müvekkili şirket tarafından Erzincan ili İliç ilçesine kadar demiryolu ile taşınacak çimentonun oradan da karayolu ile diğer davalıların oluşturduğu adi ortaklığa ait inşaat sahasına kadar nakliyesine taahhüt edildiğini, bu bağlamda her zaman olduğu gibi kazaya neden...