Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

borcun adi ortağın şahsi borcundan kaynaklı adi ortaklıkla bağlantılı olmayan borçlardan olması ve adi ortaklığın vermiş olduğu hizmet karşılığında oluşan alacak için haciz ihbarnamesi gönderildiği, adi ortaklığın mal veya alacağı üzerine konulan haczin usulsüzlüğünü ortaklardan her birinin ileri sürebileceği gerekçesi ile şikayetin kabulü ile adi ortaklığın alacaklı olduğu 3. şahsa gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmiştir....

Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, tüm dosya kapsamına göre, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen karşı tarafın adi ortaklık olduğu, adi ortalığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı gerekçesiyle, adi ortaklık bakımından ihtiyati haciz talebinin reddine, ancak ortaklığı oluşturan kişiler aleyhine ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir. Kararı, ihtiyati hacze itiraz eden(borçlular) vekili temyiz etmiştir. Talep, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Dairemiz bozma ilamında, adi ortaklığı oluşturan ortaklar aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi ile yetinilmesi ve adi ortaklık yönünden talebin reddedilmesi gerekirken, adi ortaklık yönünden de ihtiyati haciz verilip buna yönelik itirazın da reddine karar verilmesi doğru olmadığından mahkeme kararı bozulmuştur....

    na İİK'nun 89/1. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesinin gönderildiğini ve adi ortaklığa ait hak ve alacaklara haciz konulduğunu, ancak adi ortaklığın tüzel kişiliği olmaması nedeniyle yapılan haciz işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, haciz işleminin iptalini talep etmiş, mahkemece, takip konusu senette adi ortaklığın borçlu olması nedeniyle adi ortaklığın malvarlığına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir....

      Adi ortaklığa karşı açılan dava, ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Para borçlarında, adi ortaklardan her biri borcun tamamından sorumlu tutulabileceğinden ortaklardan birine karşı adi ortaklığın borcundan dolayı takip yapılabilir, dava açılabilir ise de, dava adi ortaklığa karşı yöneltilmiş olup bu durumda adi ortaklığı oluşturan her iki şirkete ayrı ayrı dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir. Dava dilekçesi adi ortaklık için belirlenen adrese tebliğ edildikten sonra davalı ... İnşaat Ticaret Ve Sanayi A.Ş vekili olarak cevap dilekçesi sunan vekil, cevap dilekçesi ekinde adi ortaklık ile davalı ... şirketi adına düzenlenmiş vekaletnamelerini de sunmuş, ikinci cevap dilekçesini ise adi ortaklık adına hazırlayarak mahkemeye vermiştir. Davayı takip eden vekil, adi ortaklığı oluşturan şirketlerden sadece ... şirketi ile adi ortaklık adına düzenlenen vekaletnameyi dosyaya sunmuş ancak diğer şirket adına vekalet vermemiştir....

        in adi ortaklığın ortaklarından iş yeri ve makine kiralama dışında adi ortaklığın varlığına delalet edecek bir tespitte bulunulmadığı, söz konusu tespitin de tek başına adi ortaklık ilişkisini ortaya koymaya yetecek nitelik ve derecede olduğunun kabul edilmesine olanak bulunmadığı gibi, bu yönde başka bir somut tespite de yer verilmediği, bir kısım işçi ve ...'in, ticari faaliyetin ......

          Davacı vekili, müvekkili ile davalının ortağı olduğu adi ortaklık arasında taşeron sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında edimini yerine getirmesine rağmen adi ortaklığın borcunun bir kısmının ödenmediğini, alacaklarının tahsili için davalı hakkında yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerektiği, adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerektiğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir....

            Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, mal tedarik ettiği ve sağladığı mallara karşılık temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına çek keşide ettiği görülmektedir. Dolayısıyla bu borç, ortakların şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcudur. O hâlde adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabilir ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabilir. Diğer yandan adi ortaklığın kuruluş sözleşmesine göre yaptığı ticari faaliyet sonucu doğan hak ve alacaklar ile borçlar adi ortaklığa aittir. Bu borçlardan bir kısmının nizasız ödenmesi, henüz ödenmemiş olan ve nizalı hâle gelen adi ortaklık borçları arasında eşitlik yaratır....

              Yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, adi ortaklık sözleşmesi; kişi, sermaye ve sözleşme unsurlarını içermektedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık, adına üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğer ortak veya ortaklar aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir. Somut olayda; davanın, asıl işveren sıfatına sahip adi ortaklığı oluşturan şirketlerin tamamına yöneltilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile adi ortaklığın sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle Adi ortaklığı oluşturan tüm şirketlere dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmelidir....

                dair tedbir kararı alındığını, müvekkili şirketin zararının ----şirkete hiçbir bilgi vermeksizin tüm hissesini ----- karar ile -------- isimli kişiye devir ettiğini sicil gazetesinden öğrendiklerini, bunun kötü niyetle yapıldığını, her ortağın diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, başka işlerde ortaklığa sağladığı menfaatlerle mahsup ettirme hakkı olmaksızın gidermekle yükümlü olduğunu, adi ortaklık ile kendisine yetki verilen diğer adi ortağın yetkilisi ----- açıkça kanuna aykırı şekilde ---- aleyhine ve zararına olacak şekilde ------- gibi fahiş tutarlarda bir bedel ile açıkça muvazaalı olarak önce adi ortaklığı, adi ortaklardan kendi şirketi olan ----- sonra şahsına sonra akrabasına şeklinde ciro silsilesi ile borçlandırarak adi ortaklığın aleyhine işlemde bulunduğunu, müvekkili şirketin adi ortaklığın kayıtlarına hiçbir şekilde ulaşamadığını, şirketi idareye yetkili olsun olmasın her ortağın TBK....

                  Hemen belirtmek gerekir ki, BK'nın 535. hükmü gereğince, taraflar arasında başkaca bir kararlaştırma yoksa adi ortaklık ölüm ile son bulur. Davacının murisi Selma 17.08.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu öldüğüne göre, adi ortaklık bu tarihte sona ermiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, murisin ölümünden sonra adi ortaklığın taraflar arasında sürdüğü de kanıtlanamamıştır. Eldeki dava, muris Selma ile davalı arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olduğuna ve Selma'nın da 17.08.1999 tarihinde öldüğünün anlaşılmasına göre, fesih ve tasfiyenin bu tarih itibariyle yapılması zorunludur. Nitekim, somut olayda davalı ve dava dışı kardeşi İ.Hakkı ölümden sonra fırının mülkiyetini tamamen devraldıkları gibi, fırının işletmesi ile ilgili yeni bir adi ortaklık oluşturdukları dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bundan sonraki dönem ile ilgili oluşan kâr ve zararın önceki adi ortaklığın tasfiyesinde dikkate alınması mümkün değildir....

                    UYAP Entegrasyonu