Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatlarında; itirazın iptali davalarının da itiraz üzerine duran icra takibinin devamı için açılan davaları olduğundan itirazın iptali davası için geçerli olan muvafakatın icra takibine muvafakatı da kapsayacağı hususu açıklanmıştır Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu sözleşmenin adi ortaklar T1 ve Ercan Kuşdoğan tarafından imzalanmasına rağmen davanın adi ortaklığı oluşturan ortaklardan yalnızca biri tarafından açıldığı, adi ortaklıkta davanın tüm ortaklar tarafından birlikte açılması zorunlu olduğundan mahkemece davacıya davada yer olmayan diğer ortağın davaya muvafakatinin sağlanması için süre verilmesi, muvafakat sağlanamazsa adı geçen hakkında bu davayla birleştirilmek üzere dava açtırılıp bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasına girilip davanın sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması...
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptaline ilişkindir. 16.01.2012 tarihli protokol başlıklı sözleşmeyi davalı ... ile dava dışı ...birlikte imzalamış, bu nedenle taraflar arasında adi ortaklık oluşmuştur. Adi ortaklıkta ortaklardan birinin adi ortaklık lehine yaptığı işlem, tüm adi ortaklar lehine hukuki sonuç doğurur. Adi ortaklığın ortaklarından davalı ... icra takibine itiraz etmiş olduğundan icra takibi adi ortaklık açısından durmuş kabul edilir. TBK’nun 637 ve 638. maddelerine göre adi ortaklar aleyhine birlikte dava açılmalıdır. Davada diğer ortak olan dava dışı Mehmet Emin Dursun bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK 124/4. maddesi gereğince taraf yönünden eksiklik tamamlanarak davaya devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. 2- Bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenemesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Bu aşamada, iç ortaklığın bir alt türü olan gizli adi ortaklık kavramı üzerinde kısaca durmak gerekir. Gizli adi ortaklıkta gizlilikten kasıt, dışarıya karşı işlemlerin ortaklık olarak yapılmamasıdır. Dolayısıyla gizli adi ortaklıkta, ortakların diğer hususlar yanında, bilhassa dışarıya karşı sadece bir ortağın görüneceği hususunda anlaşmaları gerekir. Bu haliyle gizli adi ortaklık tamamen bir iç ilişki halindedir. Yine gizli adi ortaklıkta ortakların elbirliğiyle hak sahibi oldukları bir ortaklık malvarlığı da yoktur. Tüm işlemler dışarıdan görülen aktif ortak tarafından kendi adına gerçekleştirilir....
Şti.) adi ortaklıktaki hissesinin tasfiyesi ve hisseye haciz konulmasına ilişkindir. Tarafların delilleri toplanmıştır. Belediye ve tapu kayıtları incelenmiştir. Davacı vekili 10.02.2021 tarihli beyan dilekçesiyle; müvekkil şirketin, davalı ......Ltd. Şti. ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, İzmir ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, davalının ... İnş. Tur. Ve Tic. Ltd. Şti. – .... Ve San. Tic. A.Ş. Adi Ortaklığındaki tasfiye payına haciz konulduğunu, davalı borçlunun borcunu ödemediğini, müvekkili şirketin tasfiye davasını açmak için yetkisinin bulunmadığını, ancak borçlu davalı ...'ın ortağı bulunduğu adi ortaklığın tasfiyesi için İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesi ....... E. .........
Mahkemece adi ortaklığın feshi ile ilgili dava müracaata kalıp yasal süresi içinde yenilenmediği gerekçesiyle ortaklığın feshi ile ilgili davanın açılmamış sayılmasına, ortaklığın vergi, prim ve telefon borçları nedeniyle davacı tarafından yapılan ödemelerden dolayı davalı hisselerine düşen kısımların ödetilmesine karar verilmiştir. Adi ortaklıkta fesih ve tasfiye olmadan alacak konusunda karar verilemez. Adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemleri resen fesih ve tasfiyeyi gerektirdiğinden sadece davacı vekilinin bu konudaki beyanı esas alınarak adi ortaklığın feshi talebi konusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir....
Ltd.Şti. tarafından açıldığı, adi ortaklıkta ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından salt adi ortaklık olarak husumet ehliyeti bulunmadığı gibi ortaklardan sadece birinin dava açma hak ve yetkisinin de bulunmadığı, bu durumda davacının tek başına menfi tespit davası açıp yürütmesinin yerinde olmadığı ve bu hususun resen gözetilecek hususlardan olduğu anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından adi ortak tarafından tek başına açılmış olmakla davada yer almayan diğer adi ortağın davaya katılımının veya muvafakatının sağlanması için HMK.115/2.maddesi uyarınca davacıya kesin süre verilmesi ile taraf teşkilinin sağlanması sonrasında işin esasına girilmesi aksi takdirde ise aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın esasına girilerek kabul kararı verilmesi usule aykırı olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....
Davacı bu davaya ilişkin mahkeme huzurunda alınan savunmasında müdahil ile eşi orasında adi ortaklık bulunduğunu, kendisinin bu ortaklığa muhasebeci ve yönetici olarak atanmadığını ve ortaklıkta hizmet görmesinin söz konusu olmadığını beyan etmiştir. Her ne kadar yazılı adi ortaklık sözleşmesinin, davalılar ... ve ... arasında imzalanması nedeni ile, ortaklığın tasfiyesi ve hisse devir bedeli alacaklarının tahsili amacı davalıların birbirlerine karşı açtıkları davalarda açıkça adi ortaklığın muvazaalı olduğu ileri sürülmemiş ise de, davacının Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/326 Esas sayılı dosyasındaki savunmasının içeriği ile taraf tanıklarının anlatımlarından uyuşmazlığa esas adi ortaklığın muvazaalı olarak davalılar üzerinde gösterildiği, davacının adi ortaklığın paydaşı olduğu ve taraflar arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Maddesine göre SCS'nin üçüncü kişilerle sözleşme düzenleyebilmesi için ortaklık kapsamında ödemeyi taahhüt ettiği sermayeyi ödemesi gerektiğini, adi ortaklığın temsil ve izamı için 3 imza ile temsil şartının sözleşmede yer aldığını, davalı SCS Sağlam'a ortaklık temsil yetkisi verilmemiş olduğunu bu nedenle mahkemenin adi ortaklığı oluşturan tüm davalıları sorumlu tutan kararının hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....
Somut olayda, adi ortaklığın alacaklı olduğu 3. kişilere İİK'nun 89/1. maddesine göre, haciz ihbarnamesi gönderilerek borçlu ... Tur. Taş. ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti ve .. Alm. İnş.San. … Tic.Ltd. Şti. İş Ortaklığı'nin alacağı üzerine haciz konulduğunun belirtildiği, şikayet dilekçesinde ise adi ortaklığın mallarının haczedildiği ve haczin kaldırılması talebinde bulunulduğu görülmektedir. Adi ortaklığın kendisini oluşturan şirketlerden ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması ve yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca adi ortaklığın 3. şahıslardaki alacak ve hakları üzerine haciz konulmasının mümkün bulunmaması nedeniyle mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile adi ortaklığın alacaklı olduğu 3. şahıslara gönderilen 89/1 haciz ihbarnamelerinin iptaline ve konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması üç şeklide mümkündür: a) Tüzel kişinin borçlarından dolayı, tüzel kişiyi oluşturan ortaklar ve şirket yöneticilerinin sorumlu tutulabilmesi, (tüzel kişilik perdesinin düz kaldırılması) b) Ortağın şahsi borcundan dolayı doğrudan şirketin mal varlığı ile sorumlu tutulması, (tüzel kişilik perdesinin tersten kaldırılması). c) Bağlı ortaklık üzerinden ana ortağın malvarlığına gidilebilmesi, sonra da tekrar perdenin kaldırılması suretiyle diğer bir yavru ortağın malvarlığına müracaat edilebilmesi (tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması). Ancak "perdenin çapraz kaldırılmasında" büyük çaplı bağlı işletmeler topluluğunda, gıda, finans, otomotiv, enerji gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren, aynı seviyedeki tüzel kişiliğe haiz kardeş şirketler arasında, ‘iktisadi bütünlük’ yoksa perdenin kaldırılması teorisini uygulamamak gerekir....