tedbir talebinin kabul edilmemesi haline Mahkeme tarafından uygun görülecek teminat karşılığında); Adi Ortaklık adına açılan ......
İş ortaklığı, esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu'nun 620 ve müteakip maddelerindeki hükümlere tabi bir adi ortaklık olup, tüzel kişilikleri olmadığından taraf ehliyetleri yoktur. TBK'nın 638/3. maddesine göre; "Ortaklar birlikte veya bir temsilci aracılığı ile bir üçüncü kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmadıkça müteselsilen sorumlu olurlar". Adi ortaklığın borcu, adi ortaklığı oluşturan kişilerden, takipte taraf gösterilmek sureti ile tahsil edilir -----Adi ortaklığa karşı açılmış olan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir....
Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı şirketin 14 yıldır güzellik ve estetik alanında aralıksız faaliyette bulunduğunu, Tokat İli'nde derma es ismi ile tanındığını, davacı şirketin tek ortaklı olduğunu, davacı şirketin tek ortağı olan ...'ün davalı ile 2013 yılında derma es ismi ile adi ortaklık kurduğunu, ...'...
arasında yapılmış fırına ilişkin bila tarihli "adi ortaklı sözleşmesi" ile 31/12/2015 tarihli "adi ortaklığın feshi sözleşmesi"nin dava dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edildiği; davacının 24/02/2016 tarihli dilekçesi ile fırının devralındığından bahisle kendi adına işyeri ruhsatı düzenlemesi istemiyle davalı belediyeye başvurduğu; davalı belediyece, 2005/9207 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin Geçici 3. maddesinde yer alan; işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunan ancak ayrık nizamda müstakil binada bulunmayan ekmek fırınlarının devredilemeyeceğine dair hüküm gereğince başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemin tesis edilmesi üzerine, bakılmakta olan davanın açıldığı; fırınların özel yapı kullanma izin belgesinin olması koşuluyla konut bölgelerinde açılmasını yasaklayıcı bir düzenleme bulunmadığı; imar hukukuna uygun olarak ruhsatlandırılmış ayrık nizamda müstakil yapılarda faaliyet gösteren fırınlara, yapının niteliğine uygun işyeri açma ve çalışma ruhsatı...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Müvekkili ile diğer borçlu tarafından 24 Ekim 2014 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesi ile ... ve ... isimli Adi Ortaklığı 10.06.2018 tarihli 'Adi ortaklığın Tasfiyesi Sözleşmesi' imza edilerek sona erdiğini, faturanın kesildiği iddia edilen tarihte adi ortaklığın bulunmadığını, dolayısıyla da müvekkiline karşı ortaklı borcu nedeniyle borç ilzamının mümkün olmadığını bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, söz konusu davanın hak düşürücü süre içesinde ikmal edilmediğini, müvekkilinin adi ortaklığı düzenleyen mevzuat gereğince bu tür geriye dönük işlemler sonucu tüm şahsi malvarlığının icra tehdidi altına alındığını, eski ortağın çok sayıda kişiye geriye etkili bonolar verdiğini, müvekkili hakkında çok sayıda takip başladığını, her bir takip hakkında savcılık şikayetlerinin yapıldığını, menfi tespit davalırının açıldığını belirterek; davanın husumet, hak düşürücü süreler/zamanaşımı gibi itiraz ve defiler ile usulden reddine, hukuken...
deki işinden çıkarılmasının ortaklığın feshedilmesi anlamı taşıdığını, bu nedenle adi ortaklığın tasfiyesi suretiyle kendisine düşen adi ortaklık payını talep ettiğini, ancak adi ortaklık sözleşmesi uyarınca kurulan anonim şirketin adi ortaklıkta birlikte sona ermeyeceği dikkate alınarak, adi ortaklık malvarlığındaki şirketler tasfiye edilmeden adi ortaklığın varsayımsal olarak tasfiyesi sonucunda payın hesaplanmasını ve şirketlerin hizmet şirketi olması nedeniyle indirgenmiş nakit akımları yönetiminin uygulanması suretiyle hesaplama yapılmasını, yukarıda açıklanan açıklanan nedenlerle; müvekkili ile davalılar arasında, ortaklaşa yürüttükleri faaliyetinin gelirlerinin paylaştırılmasını amacıyla kurulan adi ortaklığın davalı ... ... A.Ş....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 2004 sayılı İ.İ.K.72 madde uyarınca; sermaye payı ile kar payının tahsili amacı ile başlatılan icra takibinde davacının borçlu olmadığına dair menfi tespit talebi ile adi ortaklığın feshine karar verilmesi talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mezkur davada ; davacı tarafça öncelikle; davalı şirketle arasında bir adi ortaklık ilişkisi çerçevesinde adi ortaklıkta tasfiye payını, isteyebilmesi için taraflar arasında bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ispat etmesi ve ayrıca ispat edilen iş bu adi ortaklık ilişkisinin tasfiye edilmiş olması gerekmektedir. (Yargıtay 11....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; adi ortaklığın tasfiyesinden kaynaklı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece özel nitelikli dava şartının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın kaldırılması istemiyle davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; adi ortaklık ilişkisinin feshinin tespiti ve anılan ortaklıktan kaynaklı olarak takip konusu alacağının tahsili isteminin yerinde olup olmadığına yöneliktir. 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesinde; "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahısvarlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK'nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir....
Yukarıda belirtilen Kanun Maddesi doğrultusunda yapılan değerlendirmede; davalı şirketin iki ortaklı olup, her iki ortak tarafından şirketin faal olmadığı gerekçesiyle feshinin talep edildiği, iki ortaklı şirkette şirketin feshi talepli dava yoluyla şirketin sonlandırılması yerine TTK 636/1-b maddesi gereğince genel kurul kararıyla şirketin sonlandırılabileceği, bu hali ile açılan davada davacılar yönünden hukuki yarar dava şartı bulunmadığının kabulü ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Zira, iki ortaklı şirketlerde haklı sebeple çıkarma için 2/3 oy çoğunluğunun sağlanması imkansızdır. O nedenle iki ortaklı şirketlerde, şirket genel kurulunun her hangi bir işlevinin olması düşünülmemeli, 2/3 oy oranını sadece ortak sayısı en az üç olan ortaklıklar yönünden kabul edilmeli, oy miktarı 2/3 ten fazla olan bir ortağın diğerine haklı sebeple ortaklıktan çıkarma davası açabilme hakkının olduğu kabul edilmelidir (O. H. Şener, Ortaklıklar Hukuku, s.725). Nitekim 6762 sayılı TTK m. 551 zamanında da, ortaklar kurulunda ekseriyetle karar alınması şartına rağmen, öğretide, bir ortağın, diğer ortağın çıkartılması için mahkemeye başvurabileceği kabul edilmiş, şirketin tek ortağa inmesi halinde feshinin gündeme geleceğine işaret edilmiştir (İ. Doğanay, TTK, II Cilt, s.1490-1491, 1380)....