Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin yarı hissedarlı ortağı oldukları, iki ortağında şirketi temsil yetkisinin bulunduğu, davacının davalının şirketi temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını talep ettiği, geçici hukuki koruma önlemi alınırken, tarafların menfaat dengesinin ve şirketin menfaatlerinin korunması gerektiği, davaya konu limited şirkette organ boşluğu bulunmadığı, yapılacak yargılama ile davalının müdürlük görevine ilişkin yükümlülüklerini ihlal edip etmediğinin anlaşılacağı, şirket ortakları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle kayyum atanamayacağı gibi davanın bulunduğu aşamada dosyada davalı müdürün yetkisinin kısıtlanmasını gerektirecek derecede yaklaşık ispat düzeyinde delil bulunmadığından davanın esasını çözecek şekilde, davalının temsil yetkisinin kaldırılmasına ve yönetim kayyumu atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...

Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında 07/11/2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesi yapıldığı, sözleşmeye göre idareci ortağın davalı olduğu, resmi işlemlerin de davalı idareci ortak üzerinden yürütüldüğü, davacının idareci ortağın hesap vermemesi ve kâr payı dağıtmaması nedeniyle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep ettiği anlaşılmaktadır....

Servis ve Dağıtım A.Ş ile "... ve Ortağı Adi Ortaklığı" olduğu, sözleşme altında müşteri kısmında "... ve Ortağı Adi Ortaklığı" kaşesi ve iki ayrı imza ile müşterek borçlu müteselsil kefil bölümünde "... Turizm A.Ş" kaşe ve imza yer almaktadır. Keza sözleşmenin Özel Şartlar başlıklı sayfasının başında "... ve Ortağı Adi Ortaklığı" (müşteri) olarak belirtildikten sonra sayfa altında müşteri hanesinde adı geçen adi ortaklığın kaşesinde iki imza ve kefil kısmında "..." ad ve imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalılar vekili 01.07.2010 tarihli davaya cevap dilekçesinde sözleşmenin ... ve Ortağı Adi Ortaklığı ile davacı arasında imzalandığını belirterek savunma yapmıştır. Bir başka anlatımla sözleşmenin davacı ile ... ve Ortağı arasında akdedildiği ihtilafsızdır. Hal böyleyken, mahkemece olaya uygun düşmeyen gerekçelerle eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir....

    un yetkisinin kaldırıldığına dair .... numaralı ihtarnamelerinin kurumlara gönderildiğini, bundan sonra ... ... yetkilisinin kötüniyetli olarak karşılıksız kambiyo evrakları düzenleyerek müvekkili şirketi borçlandırdığını, Ankara ...İcra Dairesinin ... sayılı dosyasına konu bonoda müvekkili şirketin kefil olarak yazılan ...Kurumsal AŞ ... ... Ltd.Şti. adi ortaklığı nedeniyle ve adi ortaklığın tüzel kişiliği olmaması nedeniyle tarafların sorumlu olmasından kaynaklı başlatıldığını, ancak kefil kısmında yer alan adi ortaklığa ait kaşe üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, bu nedenle imzaya itiraz ettiklerini, adi ortaklık kaşesi üzerine imza atan kişi ve/veya kişilerin adi ortaklığı kefil olarak borçlandırma yetkisinin bulunmadığını, adi ortaklık sözleşmesinde adi ortaklık sözleşmesi ile ilgili iş ve işlemlerde yetkili kılınan ... ...'...

      Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK'nın 639 uncu maddesinin yedinci bendinde ise, "Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla" ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir. Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı; mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır ( ..., Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 482 )....

        Maddesinde ise adi ortaklık sözleşmesinin, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olduğu, bir ortaklığın, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılacağı, 625. maddesinin birinci fıkrasında, yönetimin, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortakların ortaklığı yönetme hakkına sahip olduğu, 637. maddesinde, kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortağın, bu kişiye karşı bizzat kendisinin alacaklı ve borçlu olacağı, ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortakların ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olacakları, kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisinin var sayılacağı...

          Bu durumda, ortaklardan ayrı katma değer vergisi mükellefi olan adi ortaklık adına, sahte fatura düzenlediğinden bahisle vergi tekniği raporuna dayanılarak takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan tarhiyatların, vergi/ceza ihbarnamelerinin müteselsil sorumlu olan ortaklardan herhangi biri adına düzenlenmesi gerekirken adi ortaklık adına düzenlenmesinin 3065 sayılı Kanun'un 44. maddesine uygun düşmediği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiş ise de, söz konusu tarhiyatların nedenini oluşturan fiiller adi ortaklık tarafından gerçekleştirildiğinden ve yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde fiili gerçekleştiren adi ortaklığın vergi ve cezalar açısından muhatap kabul edilmesinde yasal bir engel bulunmadığından, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1. Temyiz isteminin kabulüne, 2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ......

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusunun adi ortaklık olması nedeniyle ve adi ortaklık hükümlerinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenmesi nedeniyle ticaret mahkemesinin bu davada görevsiz olduğunu, öncelikle görev yönünden itiraz ettiklerini, müvekkilinin davacının murisi ile 03.10.2016 yılında adi ortaklık sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmeye istinaden müvekkilinin kurulacak işletmeyi yöneteceğini, aynı zaman da mülk sahibi olan davacının murisine kira ödemeye devam edeceğini, adi ortaklığın yönetiminin de müvekkiline bırakıldığını, adi ortaklık kurulduktan sonra işletme için 2,5 ay kadar tadilat yapıldığını ve davalının kendi markası Kahve Dem ismi ile işletmeyi işletmeye başladığını, hava parasını davacının murisine ödediğini, adi ortaklığın murisin 07.06.2018 yılında ölümü üzerine resmiyette son bulduğunu, bu tarihten sonra davalının sadece ilgili işletmede kiracı konumunda kaldığını, davacının dava konusu ortaklıkla bir ilişkisinin...

            Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 620. ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklıkların tüzel kişiliği ve bir davada taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Ancak, anılan Kanun'un "Ortaklığın Yönetimi" başlıklı 625. maddesi, "Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da 3. bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir." hükmünü taşımaktadır....

              KARŞI OY Sorun, anonim şirketle temsil yetkisinin devri ve yönetim kurulunun çağrısız toplanıp toplanmayacağı noktasında toplanmaktadır. Temsil yetkisinin devri, yönetim kuruluna özgü görev ve yetkilerin organı olarak kullanılmak üzere bir veya daha fazla kişiye (delegeye) aktarılmasıdır. Böylece yetkinin devredildiği kişilerin, ortaklığın iradesinin oluşumunda belirleyici olmasına imkan tanınmaktadır. Anonim şirketleri temsil, TTK'nın 370. maddesi uyarınca, esas sözleşmede aksi düzenlenmedikçe çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Bu düzenleme çift imza kuralı yanında temsil yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğunun da karinesidir. Bu bağlamda, temsil yetkisinin devri için ana sözleşmede hüküm bulunmalı ve/veya devri için iç yönergeye dayanılmalıdır (Tekinalp, Yeni Anonim ve Limited Ortaklıklar Hukuku ile Tek Kişi Ortaklığının Esasları, 2. Baskı, 2011....

                UYAP Entegrasyonu