Mahkemece davacının hangi taşınmaz için meskeniyet iddiasında bulunduğu açıklattırıldıktan sonra; taşınmaz üzerindeki ipoteklere ilişkin bankalardan ipoteğin haciz tarihi itibariyle son bulup bulmadığı ve ipoteğe dayanak kredi sözleşmesinin getirtilerek zorunlu ipoteklerden olup olmadığının değerlendirilmesi, taşınmazın davacının haline münasip hane olup olmadığının tespiti için teknik ve bilimsel verileri içeren Yargıtay kararlarına uygun bilirkişi raporu alınmalı ve oluşan sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Diğer yandan davacı dava dilekçesinde taşkın haciz şikayetinde bulunduğuna göre bu yönde olumlu ya da olumsuz bir hüküm de kurulmamıştır. Bu husus üzerinde de durularak taşınmazlar üzerindeki ipotekler nedeniyle bankaya kalan borçlarının belirlenmesi, taşınmazların ayrı ayrı değerinin saptandıktan sonra icra borcu da gözetilerek tüm taşınmazlar üzerindeki hacizlerin aşkın haciz olup olmadığı hususunda inceleme ve değerlendirme yapılması gerekir....
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.İhtiyati haciz kararı kambiyo senedine dayalı verilmiş olup, itiraz eden borçlunun itirazı çekteki imzaya itiraz mahiyetindedir. İmza itirazı İİK 265. maddesinde düzenlenen itiraz nedenlerinden değildir. Borçlu imzaya itirazını ancak borçlu tarafça açılacak menfi tespit davasında ileri sürülebilecektir. Aşkın haciz ise şikayet yolu ile icra hukuk mahkemesinde ileri sürülebilir. Ayrıca bir geçici hukuki tedbir bir başka geçici hukuki tedbir ile bertaraf edilemez olup ihtiyati tedbir talebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle ihtiyati hacze itirazın ve tedbir talebinin reddine karar verilmiştir." gerekçesi ile;"Davalı vekilinin ihtiyati haciz kararına karşı yapmış olduğu itirazın ve tedbir talebinin reddine", karar verilmiş ve karara karşı borçlu ... Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Borçlu .... Tic. Ltd....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/742 KARAR NO : 2021/141 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/11/2019 NUMARASI : 2019/650 ESAS, 2019/982 KARAR DAVA KONUSU : ŞİKAYET KARAR : İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/650 Esas, 2019/982 Karar sayılı dosyasında verilen davanın kabulü kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İzmir 24. İcra Dairesinin 2018/10604 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle taşınır-taşınmaz tüm mal varlığına haciz konulduğu, müvekkilinin borçlu olmadığının tesbiti için İzmir 2....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlular takip dayanağı ilamı istinaf etmiş ise de, tehiri icra süreci içerisinde yaşanan gecikme nedeniyle alacaklının borçluların malvarlığına haciz koydurduğu, ancak borçluların icra müdürlüğünce 01.06.2022 tarihinde hesaplanan 3.144.912,90 TL borcu karşılar 3.230.000,00TL tutarlı kesin ve süresiz teminat mektubunu sunduğu, teminat mektubunun icra hakimliğince kabul edildiği ve mehil vesikası düzenlenerek tehiri icra kararı verildiği, böylelikle borçlu tarafından yatırılan teminat, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşıladığından, mevcut hacizlerin aşkın hale geldiği kuşkusuz olduğu gibi, hacizlerin devam etmesi İİK'nın 85/son maddesiyle de bağdaşmadığı, bu durumda ilgilinin talebi üzerine hacizlerin icra mahkemesince kaldırılması gerekmekte ve icra müdürlüğünce doğrudan hacizlerin kaldırılması doğru değil ise de, sonucu itibarıyla aşkın hale...
dosyadaki taşkın hacizlerin işbu sebepler dahilinde 180.100,00 TL tutarlı ihtiyati haciz kararının teminat altına alınarak kesin ve süresiz Banka Teminat Mektubu karşılığında ilgili icra dosyasındaki ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etme zaruretinin doğduğunu, dava konusu icra takibi dosyasındaki veya İhtiyati haciz kararındaki tutarların ve ilgili diğer haciz dosyalarının (4 dosyadaki ihtiyati haciz arakararına konu hacizler de aynı gün aynı vekil aracılığıyla yapıldığı için diğer haciz kayıtları alacaklı tarafça bilinmektedir) toplam tutarı 660.400,00TL olsa da alacaklı talebi üzerine tahmini değeri 20 milyon TL üzerinde değere sahip menkul gayrimenkul ve 3. kişilerdeki alacaklar üzerine haciz işlendiğini, haczin aşkın olduğunu, değer yönünden kesinliği için hacizli araçlardan yalnızca 3 tanesinin haciz kayıtları ve Türkiye Sigortalar Birliği Kasko Rayiç değer tespitlerinden yalnızca 1 tanesinin dahi üzerinde haciz yapılmasının işbu davaya konu ve diğer haciz işlemlerinde...
İlk derece mahkemesince, Ordu Köprübaşı Vergi Dairesinin 16.05.2019 tarihli yazı cevabında satış tarihi olan 03.03.2017 tarihi itibariyle toplam 86.924,27 TL alacaklarının bulunduğu, satışa konu gayrimenkuller üzerinde 06.01.2014 tarihli haciz nedeniyle alacak tutarının 11.990,48 TL, 11.10.2017 tarihli haciz nedeniyle alacak tutarının 33.394,68 TL olduğu şeklinde bilgi verildiği, İİK 100. maddesi gereğince ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebileceği, şikayet olunan Ordu Köprübaşı Vergi Dairesinin 11.10.2017 tarihli haczinin, hacizli malın paraya çevrilmesinden sonra olduğu bu hacizle ilgili alacak nedeniyle iştirakin mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne, sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Karara karşı şikayet olunan Köprübaşı Vergi Dairesi vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4....
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, alacaklının taşkın haciz yaparak müvekkilinin tüm mesleki faaliyetlerini ve ailevi hayatını alt üst ettiğini, müvekkilinin bu hususu öğrendiğinde derhal icra dosyasına bildirmiş olup taraflarınca ileri sürülen bu hususa rağmen haciz işleminin terkinine gidilmediğini, müvekkilinin çiftçilikle uğraşmakta olup mesleki faaliyetini icra ettiği ticari vasfa ait araçlarına hukuka aykırı olarak aşkın haciz işleminin tesis edildiğini, alacaklı tarafından hukuka aykırı haciz işleminin sadece taşınır araçlarla sınırlı kalmamış olup mesleki faaliyetini sürdürüğü tarla arsa vasıflı bütün taşınmazlarına haciz işlemi tesis edildiğini, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılmasına, mesleki faaliyetlerine ilişkin kullandığı malların üzerindeki haczin kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2015/8423 Esas numaralı dosyasından ihtiyati haczin uygulanmasını istediği, alacaklı vekilinin istemi doğrultusunda tapu sicil müdürlüğüne haciz müzekkereleri, 3. kişilere 89 haciz ihbarnameleri ve ...icra müdürlüğüne menkul haciz talimatı yazıldığı, talimat uyarınca şikayetinin konutunda ...İcra Müdürlüğü'nce ihtiyati haciz tutanağının tutulduğu anlaşılmaktadır....
Hal böyle olunca, önceki şikayetin sebebi aynı olmadığından ve dosyadaki haczin aşkın hale gelip gelmediği hakkında mahkemece re'sen bir inceleme ve tartışma da yapılmayıp bu konuda hüküm tesis edilmediğinden daha sonra yapılan eldeki şikayet yönünden kesin hükmün varlığından söz edilemez. O halde, mahkemece, hacizlerin aşkın hale geldiği iddiasına dayanan nakit teminatın iadesine yönelik şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken kesin hükümden söz edilerek işin esası incelenmeksizin şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar borçlu vekili dava dilekçesinde ve istinaf başvurusunda müvekkiline 103 davetiyesinin tebliğ edilmediğini ve aşkın haciz uygulandığını belirtmişse de, bu hususlar takip aşamasında şikayet yoluyla ileri sürülebilecek olup, yasada ve uygulamada sınırlı olarak belirlenmiş ihalenin feshi sebeplerinden değildir. Bu nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması dosya kapsamına uygundur. Ancak, İİK'nun 134/2. maddesinde davanın esasa ilişkin nedenlerle reddine karar verilmesi halinde davacının ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkum edileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, ilk derece mahkemesince işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmesine rağmen davacı aleyhine para cezasına hükmedilmemiş olması yerinde değildir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup re'sen gözetilmesi gerekir....