Kişilere İİK 89/1 haciz ihbarnameleri gönderildiği, bu kapsamda davacı kuruma gönderilen İİK 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz edilmemesi üzerine davacı kuruma İİK 89/2 haciz ihbarnamesi gönderildiği, davacı tarafça 03/05/2019 tarihinde İİK 89/2 haciz ihbarnamesine karşı itirazda bulunulduğu anlaşılmıştır....
İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ''...adi ortaklıklarda, ortakların borçlarından dolayı takip yapılması halinde, ortağın ancak kar payı ve tasfiye payına haiz konulması mümkün olup tüzel kişiliği bulunmayan ve takipte de borçlu durumunda olmayan adi ortaklığa ait bir mal veya alacak üzerine haciz konulamayacağından, bu şekilde usulsüz bir haciz üzerine dosyaya gelen paranın alacaklıya ödenmeyerek gönderen kuruma iadesine ilişkin icra müdürlük kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla...'' şeklindeki gerekçe ile "şikayetin reddine" karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; haciz ihbarnamesi T3 Mi. Tur. Müh. Tur....
Usule aykırı tebliğin hükmü ise, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlenmiş olup, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği, somut olayda, beyan edilen tarih olmadığından, takip dosyasındaki işlem tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiğinden, mahkemece; 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin, 7201 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca, muhatabın öğrenme tarihi olarak icra müdürlüğüne başvuru tarihi olan 24.09.2014 olarak düzeltilmesine, buna göre, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılsa bile hükümsüz sayılacaklarından dolayı da sadece 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile 89/1 haciz ihbarnamesinin de iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Şikayetçilerin icra mahkemesine başvurularında; ikinci haciz ihbarnamesine vekil aracılığıyla süresinde yapılan itirazın geçerli olduğunu, bu nedenle üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğini ileri sürerek iptalini talep ettikleri, mahkemece, icra müdürlüğünce ikinci haciz ihbarına ilişkin itirazın geçersizliğine dair kararın, üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliği ile öğrenildiği ve süresinde gelinmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Somut olayda, 3. kişi şikayetçilerin, birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmemeleri üzerine ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiği, ikinci haciz ihbarnamesinin 17.12.2013 tarihinde tebliği üzerine, vekilleri aracılığıyla süresinde itirazda bulundukları görülmektedir. Şikayetçiler, ikinci haciz ihbarnamesine yaptıkları itirazın geçerli olması nedeniyle üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğini ileri sürerek, üçüncü haciz ihbarnamesinin iptalini talep etmişlerdir....
Birinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun tebliğ edilmediğinden, birinci haciz ihbarnamesi tebliğ işlemine bağlı olarak, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin de şikayetçinin adres kayıt sistemi adresinde Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesi hükmü görü tebliğ edilmesi usulüne uygun değildir. İlk derece mahkemesince belirtilen bu gerekçe ile şikayetin kabul edilerek, hüküm kısmında da birinci haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin düzeltilmesine, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile birinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun tebliğ edildiği gerekçesi ile birinci haciz ihbarnamesi tebliğ işlemine yönelik şikayetin reddi ile ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi isabetsiz ise de istinaf yoluna başvuran tarafın davalı taraf olduğu ve aleyhe hüküm kurulamayacağı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm kısmı aynen muhafaza edilmiş karar gerekçesinin düzeltilmesi ile yetinilmiştir....
itiraz edildiği halde hacze gelinmesinin yasaya aykırı olduğunu, ardından müvekkiline ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, bu işlemin de iptal edilmesi gerektiğini, haciz adresiyle borçlunun hiçbir ilgisinin bulunmadığını beyan ederek haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edilmesi sebebiyle durması gereken haczin devamında yapılan haciz işlemlerinin iptaline, İİK'nın 99. maddesi dikkate alınarak işlem yapılması gerekirken , İstihkak iddiaları görmezden gelinerek İİK'nın 97. maddesi yönünden yapılan haciz ve muhafaza işlemlerinin iptaline, mahcuzların müvekkillerine teslimine karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2019/47399 esas sayılı takip dosyası üzerinden 03/01/2020 tarihinde birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 06/01/2020 tarihinde haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, 07/01/2020 tarihli cevabi yazı doğrultusunda haciz ihbarnamesinin gereğinin yapıldığını, borçlu adına düzenlenen hakedişin 04/05/2020 tarihli ödeme belgesi ile icra dosyasına ödendiğini, birinci haciz ihbarnamesinin gereği yapılmasına rağmen 02/10/2020 tarihli ikinci haciz ihbarnamesinin DSİ 24. Bölge Müdürlüğü'ne tebliğ edildiğini, bölge müdürlüklerinin tüzel kişiliklerinin bulunmadığını, tüzel kişiliği bulunmayan hizmet birimine haciz ihbarnamesi ve müzekkere gönderilmesinin hukuka aykırı olduğunu söyleyerek icra dosyasına gönderilen 02/10/2020 tarihli ikinci haciz ihbarnamesinin iptalini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayet eden kurumun borcun varlığına ve miktarına dair İİK 89....
Haciz ihbarnamesi işleminin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini, mahkeme kararında asıl alacağın ödendiği, ödemenin icra müdürlüğü tarafından dikkate alınması gerektiğine karar verildiği halde karara aykırı olarak ödeme yapılmamış gibi takipteki alacağın tamamının ve tamanına faiz işletilerek kapak hesabı yapılarak düzenlenen haciz ihbarnamesinin de kanuna aykırı olduğunu, ihbarnamenin ve haciz kararlarının bu yönden de iptaline karar verilmesini, kanuna aykırı olarak doğmuş ve doğacak bütün hak ve alacakların haczine dair 1. Haciz ihbarnamesi düzenlenmesinin de kanuna aykırı olduğunu, ihbarnamenin bu yönden de iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Tüm bu açıklamalar ışığında somut dava değerlendirildiğinde de; Mahkememizde açılan davanın, İİK'nın 89/3. maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan 3. kişi tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, somut olayda, 3. kişi olan davacıya, davalı alacaklının talebiyle İİK'nın 89. maddesine dayalı 3 adet haciz ihbarnamesi gönderildiği ve davalı şirketin icra takip borçlusuna herhangi bir borcu bulunmadığı ileri sürülerek İİK'nın 89/3. maddesi gereğince iş bu davanın açıldığı, davacı gerçek kişi ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı, bu anlamda uyuşmazlığın ticari bir uyuşmazlık olmayıp, takip hukukundan kaynaklanmakta olduğu, bu haliyle de İİK'nın 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkemenin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu (Benzer hususlarda bknz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 26/02/2016 tarih ve 2015/15365 E., 2016/3253 K....
icra dosyasına ödeme yaptığı hususunun ve 7201 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi hükmü dikkate alınarak ödeme yaptığı anda artık haciz ihbarnamesi tebligatının usulsüz olup olmamasının bir öneminin bulunmadığı, neticede davalının alacağın temlikinden haberinin bulunmadığı devrede haciz ihbarnamesine dayalı ödemeyi yapmış olduğu, tüm bu sebeplerle davalının birinci haciz ihbarnamesini öğrendiği ve haciz ihbarnamesine dayalı olarak icra dosyasına yaptığı ödemenin iyiniyetli olduğu ve borçtan kurtulduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....