DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek ve HMK'nın 353/(1), b, 2 maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda; Dava, mirasın reddi işleminin, veraseten intikal edecek taşınmazın satılarak alacaklının alacağını tahsil etmesini engellenmek üzere yapıldığı iddiası ile açılan tasarrufun iptali davasıdır. Mahkemece, davanın TMK'nun 617. maddesine dayalı, mirasın reddi işleminin iptali olarak değerlendirilerek süre yönünden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Somut olayda Tasf. Hal. Dereli Çiçekçilik Paz. ... Ltd. Şti.'nin kanuni temsilcisi olan davalı T3 hakkında 6183 sayılı AATUHK'nun 35. maddesi gereğince takip yapıldığı, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, adı geçen borçlunun İzmir 12....
Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir. 6183 sayılı Yasa uyarınca borçlunun iptale tabi tasarrufları 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde düzenlenmiştir. Sözkonusu iptale tabi tasarrufları düzenleyen yasa maddeleri gözönüne alındığında borçlu ile tasarrufta bulunan 3. kişi arasındaki iptale tabi tasarruflar ivazsız tasarruflar başlığı altında 27. maddesi, bağışlama sayılan tasarruflar başlığı altında 28. maddesi ve hükümsüz sayılan diğer tasarruflar başlığı altında 29. maddesinde düzenlendiği görülmektedir....
Dava, 6183 S.K'na dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları ayni hakka değil şahsi hakka dayanan davalardandır. Bu nedenle tasarrufun iptali davaları genel yetki kuralına göre 6100 sayılı HMK'nin 6.maddesi uyarınca davalının ikametgahı mahkemesinde görülür. Davalılar birden fazla ise dava, davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerekir. Somut olayda davalı 3.kişi vekili cevap dilekçesi ile süresinde (dava dilekçesinin tebliğ tarihi; 01.10.2013, cevap-itiraz dilekçesi tarihi 03.10.2014) davaya müvekkilinin yerleşim yeri olan Sapanca Mahkemesinde bakılması gerektiğini belirterek yetki itirazında bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın 6183 sayılı Kanunun 30.maddesi uyarınca tasarrufun iptaline dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili ve vekalet ücretine yönelik olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı kurum vekili, borçlu şirketin prim borçları nedeniyle borçlu hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca yürütülen icra takibinde borçluya ödeme emri tebliğ edildiğini, borçlunun mal beyanı dilekçesinde dava konusu taşınmazı bildirmesine rağmen taşınmazın alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla davalı 3.kişi şirkete satıldığını ileri sürerek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Dava, 6183 sayılı Yasa’dan kaynaklanan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Tereke temsilcisi adli yardım talepli olarak kararı temyiz etmiş, yapılan inceleme sonucunda adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş, davalı tereke temsilcisinin aşağıdaki bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2-Bozma ilamında da belirtildiği üzere, 6183 sayıl yasının 38.maddesi ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde 16/06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. 3-Davalı üçüncü kişi ...’ın yasal mirascıları davaya dahil olmuş ancak mirascıların tümü mirası red ettiklerinden terekeye temsilci atanmıştır....
-YTL asıl alacak ve ferilerini karşılayacak oranda dava konusu ... 1129 Ada, 48 parsel nolu taşınmazın A 1 Blok, zemin kat, 37/12694 arsa paylı 8 nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümün davalı ...’a 21.9.2006 tarihli satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, birleştirilen dosya kapsamından davalı ... ’a dava dilekçesinin tebliğ edilmiş olmasına, yargılamanın tarafları ve konusu aynı olan iki davanın HUMK’nun 45.maddesi gereğince birleştirilerek sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava 6183 ve sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı borçlu ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine mahkemece süresinde temyiz harcının yatırılmış olmaması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmiş, bu ek kararda anılan davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece borçlunun taşınmazını, borcun doğum tarihinden sonra boşandığı eşine devir ettiği, 6183 SK'nun 28/1 maddesi uyarınca bir tasarruf işleminin iptale tabi olduğu borçlunun tasarrufun yapıldığı 02.02.2010 tarihine kadar 19.272,19 TL. vergi borcunun bulunduğu gerekçesiyle tasarrufun 19.277,19 TL. ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davası; kamu borçlusunun, alacaklısı idareyi zarar uğratmak kastıyla mal varlığından çıkarmış olduğu mal ve haklarını veya bunların yerine geçen değerlerin tasarruftan zarar gören İdare tarafından alacağını elde etmek amacıyla dava açarak tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlayan bir dava türüdür. Diğer ifade ile tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
-K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı Mediha’nın, borçlular . kardeşlerinin karısı ve davalı .. de borçlular. ve. kardeşlerinin oğlu olmasından dolayı borçluların amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyle hareket ettiğini bilmesi lazımgelen kimselerden olmaları nedeniyle tasarrufun iptali gerekeceğine (6183 s.K m. 30) ve Davanın 6183 s.K’nın 24 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olmasından dolayı Kanun’un 75. maddesine göre yapılan takip sonunda, borçlunun haczi caiz malı olmadığı veya bulunan malların satış bedeli borcunu karşılamadığı takdirde borçlu aciz halinde sayılmasının gerekmesine kaldı ki davacı Maliye Hazinesi yönünden aciz belgesinin aranmayacağının da yerleşmiş Yargıtay uygulaması haline gelmiş olmasına davacı alacağının miktarına, borçluya...