Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-TL’den az olması nedeniyle 6352 sayılı Kanunun 100. maddesi ile eklenen 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi gereğince Devlet Hazinesine yüklenmesine" tümcesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece; " .... 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 88 Maddesinde " Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır." hükmü gereği Kurum alacaklarının tahsilinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsl edileceği düzenlenmiştir.6183 sayılı Kanunun 8 inci maddesi gereği aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunda yazılı sürelerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Tebligatın amacı, hukuki işlemlerin sonuçlarından etkilenmeleri amaçlananların bilgilendirilmesi ve bu bilgilendirmenin belgelendirilmesidir....

    Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından 3917 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrası döneme ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek zamanaşımının başlangıç tarihi ise yine Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinden yürürlüğe giren 3917 Sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 Sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir....

      SAVUNMANIN ÖZETİ Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının davasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, yine davanın süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, davanın 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre 7 günlük süre içerisinde açılmadığını, süresinde açılmayan davanın hak düşürücü süreden reddi gerektiğini, ayrıca 6552 Sayılı Kanunun 64. Maddesi ile 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7....

      İnceleme konusu dosyada; davacıya 01.11.2015 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasanın geçici 81/B-b maddesi gereğince 5208 gün üzerinden yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının 25.11.1982-04.05.1997 tarihleri arasında yurtdışı borçlanması yaptığı, 09.09.2013-16.09.2013 tarihleri arasında ise ... Eğitim....Ltd.Şti.'den bildiriminin olduğu, Kurumun 30.12.2016 tarihli raporu ile davacının ... Eğitim ...Ltd.Şti. İş yerinde geçen 8 günlük çalışmasının fiili ve gerçek olmadığı tespit edildiğinden bu çalışmaların ve dolayısıyla aylık bağlama şartları oluşmadığından aylığının da iptal edilerek yersiz ödeme çıkartıldığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacı 30.09.2019 tarihli dilekçesi ile yurtdışı hizmet borçlanmasından vazgeçtiğini, yatırmış olduğu miktarın yersiz ödemeye mahsup edilmesini talep etmiş, Kurum tarafından mahsup işleminin yapıldığı davacıya bildirilmiştir....

        Açıklanan şartları taşıyan kamu borçlusunun kefili de 6183 sayılı Kanunun 57. maddesi uyarınca asıl borçlunun tabi tutulduğu usullerde takip olunmalıdır. Bir başka deyişle; hakkında takibe geçilerek ödeme emri tebliğ edilmelidir. Somut olayda; kamu borçlusu/işveren Hüseyin Karabulut hakkında 1998/4 - 2002/1 dönemleri arasındaki prim borçları için, davalı Kurum tarafından 6183 sayılı Kanun kapsamında takip başlatılmıştır....

          Anılan madde ile Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi hükmü uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 (7061 sayılı Kanun ile değişik, 01.01.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün içinde) ) gün içerisinde dava açılması zorunludur. Davacının süresinde Kuruma itiraz etmesi halinde, bu talebin hatalı merciye yapılan başvuru olarak kabul edilmesi Yargıtay'ın ve Hukuk Genel Kurulunun yerleşik görüşleri arasındadır....

          Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.04.2001 gün ve 2002/21- 201 E. 2002/297 K.; 24.03.2004 gün ve 2004/10- 164 E. 2004/170 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz davası için öngörülen yedi (7) günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle defi değil, bir itiraz olup; sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve resen gözönünde tutulmalıdır. Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasanın 58.maddesi uyarınca 7 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir. Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda, iş mahkemesine dava açılması gerekmektedir. Nitekim, bu husus Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 E. 2006/249 K. sayılı kararında da belirtilmiştir....

          Devlet hakkının takibine, ayrıca ödeme süresi verilmeksizin, 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği ile başlanılacaktır." düzenlemesine yer verilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 102. maddesinde; “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” hükmü yer almaktadır. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda yer verilen 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca; vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmeyen amme alacağı zamanaşımına uğramaktadır....

            Davacının 1998 ve 1999 yılları fark işçilik alacakları hesaplamada dikkate alınmış, her borç kendi dönemindeki kanuna tabi olduğundan ve davacının en son 27/01/2000 tarihinde sigorta bildirimi yaptığı da kabul edilse bile, bu borcun zamanaşımı 5 yıllık süreye tabidir. 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması öngörüldüğünden 08/12/1993 tarihi ve bundan sonraya ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden 6183 sayılı Kanun'un zamanaşımına ilişkin 102. madde ve devamı maddeleri geçerlidir. 6183 sayılı kanunun 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır....

            UYAP Entegrasyonu