Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Haksız eylemden kaynaklanan 01/07/2016 tarihinde kabul edilip 23/07/2016 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiştir. Bu düzenlemeye göre, dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda işbölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçeleri ile birlikte dosyayı bir ay içinde görevli Daireye gönderecektir. Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın 6183 sayılı Yasanın 79. maddesine dayalı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 17. Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 17....

    Maddesinin 4.fıkrası uyarınca davacı şirketinin haciz bildiriinin tanzim tarihi ve dava tarihi olan 17/06/2019tarihi itibariyle amme borçlusu T6 borçlu olmadığını, dolayısıyla 2076 sayılı haciz bildirisi sebebiyle T4ne 74.816,56 tl ve ferilerinin ödemeye borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile dava dışı asıl borçlu T6 arasında ticari ilişki tespit edilmesi üzerine davalı vergi dairesi tarafından davacı hakkında 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanunun 79. Maddesi kapsamında müteselsil sorumluğuna gidildiğini, 08/01/2019 tarih ve 2076 sayılı haciz bildirisi tanzim edildiğini, 14/01/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak 7 gün içerisinde itiraz bildiriminde bulunulmadığını, bu sebeple 6183 sayılı kanun kapsamında icra takibine geçildiğini beyan ederek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır....

    Dava, davacının üst düzey yöneticsi olduğu şirketin iflasına karar verilmiş olması nedeniyle müteselsilen sorumlu olduğu prim borçlarına 6183 sayılı Yasanın 52.maddesi uyarınca iflas tarihinden sonra gecikme zammı uygulanamayacağından 5458 sayılı Yasaya göre yapılandırılan borçtan 1.277.403,58 TL'lik kısmından borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

      Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 80/5 ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddeleridir. 506 sayılı Yasa'nın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs,böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir....

        Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Kurumca, yargılama aşamasında 25.11.2011 tarihli yazı ile davaya konu ödeme emirlerinin işlemden kaldırıldığının bildirilmesi karşısında, davanın konusunun kalmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. 3-Dava, 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan takip kapsamında gönderilen ödeme emirlerine konu borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesidir. 03.07.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 35’nci maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168’nci maddesine eklenen...

          Anılan rapora davalılar tarafından itiraz edilmemekle beraber taşınmazın satış tarihleri olan 5.5.2009 ve 8.5.2009 tarihlerindeki değeri belli olmadığından mahkemece öncelikle mahallinde keşif yapılarak taşınmazın satış tarihlerindeki değeri yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, Kadıköy 7.İcra Müdürlüğünün 2009/4964 sayılı takip dosyası istenerek takip alacaklısı ... ile davalı ...'nun aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi aynı kişi ise tasarrufun 6183 Sayılı Yasanın 29/1-2 ve 30.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi, 8.5.2009 tarihli tasarruf yönünden ise davalı ... ile davalı borçlunun aynı yer nüfusuna kayıtlı olması ve davalı ...'in borçluyu tanıdığını beyan etmesi karşısında tasarrufun Yasanın 30.maddesi gereğince iptale tabi olup olmadığının takdir edilmesi her iki tasarrufunda iptale tabi olduğunun tespiti halinde davanın bedele dönüştüğü gözönüne alınarak davalı ...'...

            Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı İçerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut olayda,davacının mesken elektrik abonesi olduğu,bu döneme ilişkin olarak kaçak elektrik kullandığı gerekçesiyle tahakkuk ettirilen bedelden ve ceza nedeniyle tahakkuk ettirilen meblağa ilişkin borçlu olmadığının tespiti aksi takdirde bilirkişi tarafından tespit edilen 595,33-TL dışında borçlu olmadığının tespiti istemi olduğu anlaşılmakta olup, taraflar arasında 4077 sayılı yasada tanımlanan şekilde abonelik sözleşmesi bulunduğu açıktır....

              Diğer taraftan, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca usulünce tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması halinde ise, yapılan bu tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp davalı kurum tarafından davacıya gönderilmiş bir borç bildirim yazısından ibaret bulunması nedeniyle, davanın Kuruma karşı borçlu olunmadığının tespiti davası olarak kabul edilip, davacının temsilcilik konumuna göre 506 sayılı Yasanın 80’inci maddesi kapsamında sorumluluğunun bulunup bulunmadığının irdelenmesi ile tespitinde de engel yoktur....

                Taraflar arasındaki davada .... ile....Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davalı kurumun davacıya gönderdiği ödeme emrinin iptali ile davacının kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. .... davacı şirket dava dışı ...borcundan dolayı davalı kurum tarafından 6183 sayılı Kanunun 79. maddesine göre haciz bildirimi ve davalı kurumca ödeme emri gönderildiğinden bahisle, borçlu olmadığının tespiti ile gönderilen ödeme emirlerinin iptalini talep etmiş olmakla, 6183 sayılı Kanunun 79/4. maddesi gereğince davaya bakmaya genel mahkemeler görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ....k Mahkemesince, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 03.04.2017 tarih, 2017/772 - 2017/2722 E.K. sayılı olan bozma ilamına uyulmuş, uyuşmazlığın 6183 sayılı Kanunun 79. maddesine göre gönderilen ödeme emirlerinin iptaline ilişkindir....

                  Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi içinde borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/1 maddesine göre üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri (kayın) hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu