Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun 79. maddesinin uygulanmasından kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88. maddesinin 16. fıkrasında "Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102'nci ve 106'ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır." Aynı maddenin 19. fıkrasında da "Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir." (506 SSK.'nun 80/IV-VI fıkraları) denilmektedir. Somut olayda daha önce iş mahkemesi sıfatıyla verilen karar Yargıtay 21....

    Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30'uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen Geçici 3'üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 438'inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. ./.. SONUÇ: Gerekçeli karar metninin son paragrafında yer alan “...kaldı açılan davanın menfi tespit davası olduğu ve ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süresi olmadığı da...” ibaresi silinerek gerekçe metninden çıkarılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.01.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....

      KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, Dosyanın yargı yeri belirlenmesini talep eden mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 8.2.2022 günü oybirliği ile karar verildi....

        KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Ödemiş 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, Dosyanın yargı yeri belirlenmesini talep eden mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 19.1.2022 günü oybirliği ile karar verildi....

          KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Bergama 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, Dosyanın yargı yeri belirlenmesini talep eden mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 17.1.2022 günü oybirliği ile karar verildi....

            KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21.ve 22. maddeleri gereğince Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, Dosyanın yargı yeri belirlenmesi talep eden mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 16.9.2022 günü oybirliği ile karar verildi....

              A.Ş hakkında (2004/8-2005/2) ve (2006/8-2007/7) dönemlerine ilişkin prim borcu nedeniyle 2007/18337 ve 2010/11841 takip no’lu dosyalardan icra takibine girişilip, ilgili ödeme emirlerinin 27.11.2013 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hata olup bozma nedenidir. 2-Anonim şirket niteliğindeki tüzel kişi işverenlerin üst düzey yönetici ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 5510 sayılı Kanun’un geçici 7’nci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan ve uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte bulunan mülga 506 sayılı Kanunun 80 ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35’inci maddelerinde...

                < Uyuşmazlık; katma değer vergisi borcundan dolayı 6183 sayılı Kanunun 17.maddesi uyarınca ihtiyati tahakkuk ve 13.maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı alındığı, bu yazının tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde 6183 sayılı Kanunun 9.maddesi gereğince borcu karşılayacak miktarda ve aynı kanunun 10.maddesinde belirtilen teminatlardan birini gösterilmemesi halinde gerekli haciz işleminin resen uygulanacağı yolunda Vergi Dairesi Müdürlüğünce tesis edilen işlemin iptali talebiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının bozulması isteminden ibarettir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 20.maddesinde, haklarında ihtiyati tahakkuk üzerine ihtiyati haciz tatbik olunanların ihtiyati tahakkuk sebeplerine ve miktarına 15.madde gereğince itirazda bulunabilecekleri hükme bağlanmış, aynı Kanunun 15.maddesinde de haklarında ihtiyati haciz tatbik olunanların haczin tatbiki tarihinden, gıyapta, "yapılan" hacizlerde de haczin tebliğinden itibaren yedi gün içinde...

                  Ancak, davacı şirket adına 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında düzenlenmiş bir ödeme emrinin bulunmaması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi gerekirken, yazılı biçimde ve aynı zamanda davaya konu edilen ödeme emirlerinin iptaline hükmedilmesi isabetsiz bulunmuştur. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ:Hüküm fıkrasının (1) no’lu bendinin silinerek, yerine “davanın menfi tespit davası olarak kabulü ile 2010/18737 ve 18738 takip no’lu ödeme emirlerinden dolayı davacı şirketin Kuruma borçlu olmadığının tespitine” hükmünün yazılmasına, gerekçenin ve kısa kararın da bu biçimde düzeltilmesine ve kararın bu biçimiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06.05.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                    Bununla binlikte, 506 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80. maddesinde, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişiklik yapılarak Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 30.09.2003 günü yürürlüğe giren 38. maddesiyle anılan Madde değiştirilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi hariç diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonra bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunun 11. maddesi ile bir kez daha değişikliğe gidilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102. maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı açıklanmış, böylelikle, 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür....

                    UYAP Entegrasyonu