Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80. maddesinde, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişiklik yapılarak Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 30.09.2003 günü yürürlüğe giren 38. maddesiyle anılan Madde değiştirilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi hariç diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonra bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunun 11. maddesi ile bir kez daha değişikliğe gidilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102. maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı açıklanmış, böylelikle, 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür....

438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir....

    HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Yukarıda da belirtildiği üzere dava ve uyuşmazlık; 6183 sayılı AATUHK’nın 24. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı AATUHK’nın 24. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların görülebilmesi için de; borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir. Ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, şikayete konu hacze dayanak takibin 6183 sayılı Kanuna istinaden başlatıldığını ve haczin kamu haczi olduğunu, davaya bakmakla görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür. İSTİNAF NEDENLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Uyuşmazlık, davacının haczedilen taşınmazları üzerine haciz konulup konulamayacağına ilişkindir. 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin on dokuzuncu fıkrası gereğince, T3 prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili ve görevlidir. İş mahkemeleri özel olarak görevli kılındıklarından 6183 Sayılı Kanun gereğince yapılan takiplerde bu yasa nedeniyle uygulanan hacizlerle ilgili şikayetlerin iş mahkemesinde çözümlenmesi gerekir....

      SONUÇ: Hükmün gerekçe kısmının son paragrafında yer alan ''6183 sayılı Yasa'nın 71/2 maddesi gereğince 1/3 oranında yapılan maaş haczinin 1/10 oranında olması gerektiği, bu talebin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından; aşağıda yazılacağı şekilde hüküm tesis edilmiştir.'' cümlesinin silinerek yerine ''6183 sayılı Yasa'nın 71/2 maddesi gereğince 1/3 oranında yapılan maaş haczin yerinde olduğundan bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından; aşağıda yazılacağı şekilde hüküm tesis edilmiştir.''...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa'ya dayalı tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu şirket hakkında 6183 sayılı Yasa gereğince takip yaptıklarını, takibin sonuçsuz kaldığını, borçlu şirket ortağı müteveffa ...'nın dava konusu taşınmazını 29.12.2008 tarihinde eşi ...'ya, belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalılar duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.Mahkemece, dosya kapsamından, borçlu ...'...

          Davalı ... 6183 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince davanın 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını satış işleminin tarafı olmadığından kendisine husumet yöneltilemiyeceğini vergi incelemesinin 2001 yılı Mart ayında başlatıldığını ve borcun 1997-1998-1999 ve 2000 yıllarına ait olduğunu, ihtiyati tahakkukun ise 1.6.2001'de yapıldığını, 22.4.1994 tasarruf tarihinde borcun doğmadığını, taşınmazın eşi tarafından bedeli ödenerek alındığını, tahakkuk eden vergilerle ilgili Manisa Vergi Mahkemesine açtığı davaların bekletici mesele yapılarak davanın reddini istemiştir. Davalı Hafize ... vekili, dava konusu satış işleminin 22.4.1994 tarihinde yapıldığını, davanın ise 26.3.2004'de açıldığını 6183 Sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince 5. yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu müvekkilinin borcu bulunmadığını tasarrufun borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

            Elektrik Malzemeleri Pazarlama Limited Şirketinin 1997 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu, adı geçen şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullandığının anlaşılması üzerine hesaplanan katma değer vergisi, kaçakçılık ve kusur cezaları ve gecikme faizlerinin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9'uncu, 13'üncü ve 17'nci maddeleri gereğince, 28.6.1999 tarihli tahakkuk fişleriyle ihtiyati tahakkuk işlemi yapılarak, aynı gün ve 6576 sayılı yazı ile de, 6183 sayılı Yasanın 9'ncu maddesi uyarınca istenen teminatın yatırılmaması halinde ihtiyati haciz işleminin yapılacağının bildirildiği anlaşılmıştır....

              Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre davalı borçlunun damadına yaptığı satış işleminin 6183 sayılı Yasanın 28/1 maddesi gereğince bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın 28.12.2006 tarihinde yapılan satış işleminin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                İdari Dava Dairesinin 31/05/2022 tarih, 2022/428 E, 2022/723 K sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddedilerek kararın kesinleştiğini, dolayısıyla dava konusu icra takibindeki alacak ile TRT tarafından yapılan mahsuplaşma işleminin geçerli olduğunun mahkeme kararı ile sabit hale geldiğini, buna ilişkin kararın ise icra takibi ile değil, 6183 sayılı Yasa uyarınca takibi mümkün olup davalıya ödeme emri gönderildiğini, dolayısıyla dava açılıp sonuçlandıktan sonra TRT'nin tahakkuk ettirdiği para cezasının mahkeme kararı ile kesinleştiğini ve mahsuplaşmaya engel bir durumun kalmadığını, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın kabulüne, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 16, 33 vd.maddeleri uyarınca açılmış takas-mahsup iddiasına dayalı ilamlı takibin iptali istemine yöneliktir....

                UYAP Entegrasyonu