Dava bu niteliğiyle bir nesep davası olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 31/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
(TMK md.7) Hakim çekişmesiz yargıda re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesinde bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren tarafın iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. maddesinde ise doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir. Somut olayda; dava konusu 592 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. UYAP üzerinden yapılan incelemede 592 parsel sayılı taşınmazın 13.06.2016 tarihinde 3402 sayılı Kanunun 22/a maddesi gereğince yenilemeye tabi tutulduğu, taşınmazın güncel tapu kaydının dosya arasında olmadığı görülmektedir....
a ait nüfus kayıtlarının incelenmesinden, ... ve ... evli oldukları, davacının iddiasının kabulü halinde anne ve babasının evlilik birliğine tescil edileceği, dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağının hakim hükmüyle değil, TMK'nun 282. maddesi gereği kurulacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; davacının talebi bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olarak oluşturulan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına asliye hukuk mahkemesinde bakılır....
(YHGK, 11.02.1998, 2- 87/77 sayılı kararı). 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK'nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 35. maddesine göre, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz....
Nüfus müdürlüğü temsilcisi duruşmada takdirin mahkemeye ait olduğunu beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, " Bu haliyle dava kişisel durum sicilinin düzeltilmesine esas olmak üzere açılan bir tespit davası değil, irs (mirasçılık) ilişkisinin tespiti niteliğinde olmakla nüfusa kayıtlı olmayan kişilerle ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinden Veraset ilamı talep edilebileceği, davacının talebinin dilekçesinde belirttiği gibi mezhep, irs, mirasçılık ilişkisinin kurulmasına yönelik olduğu, 5490 sayılı kanun ve yönetmeliği'ne göre nüfus kütüklerine doğum, ölüm olaylarının yazılmasının Nüfus Müdürlükleri'nin görevinde olduğu anlaşılmış, bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. " gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Davacı, çıkarıldığı Türk vatandaşlığına tekrar alınabilmek için başvuruda bulunduğunu ancak, İran'daki nüfus kaydındaki doğum tarihi ile Türkiye'deki kayıtların uyuşmadığını belirterek, Türk Vatandaşlığını Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 85. maddesi uyarınca bir örneği sunulan İran pasaportlu ... ile kendisinin aynı kişi olduğunu tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, bu niteliği itibariyle çekişmesiz yargı işi olmayıp, tespit davası mahiyetindedir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının ilgili asliye hukuk mahkemesinde açılacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Bu nedenle anılan madde uyarınca davanın asliye hukuk mahkemesi tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nin 21. ve 22. maddeleri gereğince Küçükçekmece 3....
Hukuk Dairesi'nin 2015/9442 Esas - 2016/5787 Karar) 5490 s. NHK' nun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresindeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin 2015/8070 Esas -2016/5856 Karar) Dava nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 5490 s. NHK' nun 36. maddesi hükmüne göre, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine (ad ve soyadı değişikliği davaları dahil) ilişkin davalarda nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur. Bu yasa hükmü dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda yargılama yapılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 18....
O halde, yukarıda açıklanan ilkeler karşısında dava, “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibarettir. Bu nedenle uyuşmazlığın, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 08/10/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece davacının dosya içerisindeki nüfus kaydında vatandaşlıktan çıkarılma nedeni ile nüfus kaydının kapalı olduğu, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 14. maddesine göre kaydın kapatılması halinde soybağında düzeltme yapılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin vatandaşlıktan çıkması sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Davacılar hernekadar davacının annesinin değiştirilerek tescili suretiyle nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş ise de, çoğun içinde azın da bulunacağı ilkesi gözetilerek, düzeltme davası içinde tespit istemi de mevcuttur. Nüfus kayıt düzeltme davaları diğer bir kısım davalarda olduğu gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunmaktadır....
Davacı, 01.07.1889 tarihinde doğan ve 1968 tarihinde ölen ... isimli şahsın kendi öz teyzesi olmasına rağmen nüfusta tescilinin bulunmadığını belirterek, bu kişinin kendi annesi Habibe ile diğerlerinin öz kardeşi olduğunun tespiti ile nüfus kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, bu niteliği itibariyle soybağına ilişkin olmayıp, tespit davası mahiyetindedir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının ilgili asliye hukuk mahkemesinde açılacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Bu nedenle anılan madde uyarınca davanın asliye hukuk mahkemesi tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nin 21. ve 22. maddeleri gereğince Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 08.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....