Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davacı, 29.10.1923 tarihinde öldüğü halde mezarı bulunamadığından nüfus kaydında hakkında ölüm araştırması devam ettiği yazılan ...oğlu ...’ın ölü olduğunun tespiti ile nüfus kayıtlarının buna göre düzeltilmesini talep etmektedir.Dava, hasımsız olarak açılmış ise de nüfus müdürlüğü asliye hukuk mahkemesince davaya dahil edilmiştir. Talep, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olmakla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi gereğince davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Kayıt düzeltme davaları (...) nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır." hükmü gereği nüfus müdürü veya görevlendireceği memurun katılımı olmaksızın yargılamanın sürdürülmesi mümkün değil iken 27/09/2018 tarihli ve 25/10/2018 tarihli duruşmaların nüfus memurunun yokluğunda yapılması, (b) 5490 sayılı Kanun'un 58/2.madde ve fıkrası dikkate alınarak tespit edilen hususun davacıların nüfus kaydına açıklama olarak yazılmasına karar verilmiş ise de; Eldeki dava bakımından, davacı tarafça iki ayrı talepte bulunulmuştur. Taleplerden biri nüfusa kayıtlı olmayan Vahap Canpolat'a ilişkin olarak tespit kararı verilmesi diğer talep ise verilecek tespit kararının nüfus kayıtlarına açıklama olarak yazılmasıdır....

    Bu açık hükümler karşısında; ölen kişinin nüfusta kayıtlı bulunmaması durumunda, idarece önce doğum, sonrada ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işlenebileceği kuşkusuzdur. Kaldı ki, idari bir işleme esas teşkil etmek üzere adli yargıda tespit kararı verilemeyeceği, idari işleme karşı idari yargı yerinde açılacak davada bu hususun tespit edilebileceği öğreti ve uygulamada genel kabul görmüş temel bir hukuk kuralıdır. Bu aşamada yersel yazıma ilişkin mevzuat hükümlerinin de açıklanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bilindiği gibi, nüfus yazımları genel veya yersel yazım suretiyle yapılmakta olup, yersel yazım sırasında görevliler gördüklerini (yaşayanları) kayda almaktadırlar. Yürürlükte kaldırılan 1543 sayılı Genel Nüfus Yazım Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılan Nüfus Yazım Yönetmeliğinin 14. maddesine göre; yersel yazımdan önce ölmüş olan kişilerin nüfus aile kütüklerine alınmayacağı düzenlenmiştir....

    Çiçek ve gerçek annelerinin ... olduğunu, yanlış kaydın düzeltilmesi ve gerçek anne ve babaları adına nüfusa kayıt edilmeleri istemiyle dava açmıştır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Vesayet” başlıklı üçüncü kısımı hariç olmak üzere “Aile Hukuku” başlıklı İkinci Kitabından (m.118 ilâ 395 arası) kaynaklanan davalara bakmak görevi aile mahkemelerine aittir. Bu nedenle, TMK'nın “hısımlık” başlıklı 282 ilâ 363. maddeleri arasında yer alan soybağına ilişkin davalar, aile mahkemeleri tarafından çözümlenmelidir. Diğer taraftan, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesi gereğince, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemlerine ilişkin davalara bakmak görevi ise asliye hukuk mahkemelerine ait bulunmaktadır....

      ADRES BEYAN FORMU5490 S. NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU [ Madde 50 ] 5490 S. NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU [ Madde 7 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 29.04.2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, yayımı tarihinde yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre, kişilerin yerleşim yeri adreslerinin nüfus aile kütüklerinde bulunması zorunludur.(5490 s.K.m.7/g) Bu kanuna dayanılarak çıkartılan ve 15.08.2007 tarihinde yürürlüğe konulan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğine (15.12.2006 tarihli 26377 sayılı R.G) göre, yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınır. (5490 s.K.m.50/1) ve Yönetmelik m.13/1) Adres beyan formundaki bildirimler aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir....

        olduğu iddiasıyla, babası ... nüfusuna tescili istemiyle dava açmıştır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Vesayet” başlıklı üçüncü kısımı hariç olmak üzere “Aile Hukuku” başlıklı İkinci Kitabından (m.118 ilâ 395 arası) kaynaklanan davalara bakmak görevi aile mahkemelerine aittir. Bu nedenle, TMK'nın “hısımlık” başlıklı 282 ilâ 363. maddeleri arasında yer alan soybağına ilişkin davalar, aile mahkemeleri tarafından çözümlenmelidir. Diğer taraftan, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesi gereğince, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemlerine ilişkin davalara bakmak görevi ise asliye hukuk mahkemelerine ait bulunmaktadır....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ölümün Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm ölümü nüfus siciline tesciline ilişkin hüküm yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mahkemece ölümün tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde nüfus kütüğündeki "sağ" kaydının "ölü" olarak tashihine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak ne varki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....

            Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesi kapsamında ölüm tarihinin tespitine dayalı nüfus kayıt düzeltme istemine ilişkindir. Hemen belirtmek gerekir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 44/2. Maddesi gereği her ilgilinin cesedi bulunmayan kişinin ölü veya sağ olduğunun mahkemece tespitini dava edeceği hükmü ile gerçek durumu göstermeyen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olarak 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi gereği yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir....

            Mahkemece davacının dosya içerisindeki nüfus kaydında vatandaşlıktan çıkarılma nedeni ile nüfus kaydının kapalı kayıt haline dönüştüğünü, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 14. maddesine göre kaydın kapatılması halinde işlem yapılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin vatandaşlıktan çıkması sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Nüfus kayıt düzeltme davaları diğer bir kısım davalarda olduğu gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı hakim doğru sicili oluşturmak zorundadır....

              Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/632 esas sayılı tapu iptal ve tescil davası açtığını, bu dava derdest iken muris Mustafa'nın mirasçılarının tespiti için Akçaabat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1078 esas sayılı veraset davası açıldığını, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından Mustafa Kurt'un nüfus kayıtlarında kaydı bulunmadığından ötürü davanın reddedildiğini, Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/632 esas sayılı dosyasının görülebilmesi için hasımlı veraset ilamı alınması gerektiğini belirterek, İbrahim oğlu Mustafa Kurt'un nüfus kaydının oluşturulmasını ve davacı ile irtibat kurulmasını talep ve dava etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu