Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozma ilamına direnilmesine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12/02/2014 tarih ve 2013/20-548 E. - 2014/88 K. sayılı ilamında özetle; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca orman tahdit sınırları belirlenmişse, uygulanacak usul, askı ilanı ve hak düşürücü süreler yönünden de 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin olduğu, davacı yanın 3402 sayılı Kanun uyarınca 30 günlük itiraz süresi içerisinde tutanağa karşı dava açabileceğine göre, bu süre geçtikten sonra da tapuya dayalı olsun veya olmasın, aynı Kanunun 12/3. maddesinde tanınan 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açabileceği belirtilerek özel daire kararına uyularak karar verilmesi gerektiğinden direnme kararı bozulmuştur....

    Yönetimi askı süresi içinde 08.12.2004 tarihli dilekçe ile 246 ada 32 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kalan orman sayılan yerlerden olduğu halde, 2859 sayılı Kanun uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sırasında kesinleşen orman sınırlarına uyulmadığını, orman vasfındaki taşınmazın yüzölçümünün daraltıldığını ileri sürerek yenileme çalışmasının iptali ve taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tescili istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmış, mahkemece yenileme işlemine itiraz davasının reddine, tapu iptali ve tescil davası yönünden davaya bakmakla görevli mahkemenin genel yetkili mahkemeler olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Tapu iptali ve tescil davası aktarılan sulh hukuk mahkemesince davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun iptal olunan 12/3. maddesi uyarınca hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir....

      Davacı ... .... askı süresi içinde 101 ada 822 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu halde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında davalı adına tespit edildiğini belirterek anılan tespitin ve tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile adına tescil istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece, mülkiyete ilişkin iddialarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Asliye hukuk mahkemesinde yapılan yargılama üzerine 101 ada 822 sayılı parselin tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil, orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir....

        Ş..’in zilyetliğinde değil kendisinin zilyetliğinde olduğu iddiasıyla aynı yerin adına tescili isteğiyle davaya katılmış, davalı Hazine ise aynı Kanunun 713/6. maddesi uyarınca karşı tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı Ş.. Ş..’in davası yönünden; davaya konu taşınmazın taşlık ve kayalık vaziyette Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve henüz imar ve ihya çalışmalarının tamamlanmadığı gerekçesiyle; davalı Hazinenin karşı tescil talebi yönünden ise; taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesine göre tescile tâbi yerlerden olmadığı gerekçesiyle; hem davacı gerçek kişinin tescil davası hem de Hazinenin karşı tescil talebinin reddine karar verilmiş, itiraz eden müdahil davacı N.. S..’ın tescil isteği ise gerekçeli kararda tartışılmadığı gibi müdahilin harçlı dilekçeyle usûlüne uygun açtığı dava hakkında ise, herhangi bir hüküm kurulmamış ve itiraz eden asli müdahil karar başlığında yanılgılı değerlendirme ile feri müdahil olarak gösterilmiştir....

          maddesi uyarınca açılan düzeltmeye itiraz davasının kadastro mahkemesine devrine karar verilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere görev; 6100 sayılı HMK’nın 114/c maddesi uyarınca dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında istek olmaksızın re'sen gözetilmesi gereken usûl kurallarındandır. Hal böyle olunca, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil davası elde tutulup düzeltmeye itiraz davası yönünden Kadastro Mahkemesi görevli olmakla 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca devir kararı verilmeli, tapu iptali ve tescil davası yönünden ise dava 6100 sayılı HMK’nın 165. maddesi uyarınca bekletici mesele yapılmalı, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır" denilerek kararın bozulduğu, ayrıca anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu özel dairenin kabulündedir. Özel Dairenin bozma kararının mahkemeleri bağlayıcılığı özelliği vardır. O halde uyuşmazlığın Isparta 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

            Buna göre, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. Bu durumda, 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ..... Büyükşehir Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde .... Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re'sen gözetilmelidir....

              Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise; uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davası kapsamına girdiği ve bu davalara bakma görevinin Kadastro Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda davacı, 2014 yılında dava konusu taşınmazın bulunduğu ... Köyünde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine göre yapılan ve uygulama tutanağı düzenlenerek 19.06.2014 - 18.07.2014 tarihleri arasında askı ilânına çıkarılan kadastro yenileme çalışmalarına süresi içinde 17.07.2014 tarihinde itiraz etmek suretiyle eldeki davayı açmış olup, yenileme çalışmalarına itiraz niteliğindeki bu davanın ... Kadastro Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Kadastro Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30/06/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                Dava, birlikte yapılan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8.maddesi ve Kadastro Güncelleme çalışmaları sırasında öncesi genel mahkemede davalı olması nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2 maddesine dayalı kadastro tespitine itiraz davasıdır. Mahkemesince, Uygulama Kadastro çalışmaları neticesinde 5052 ada 183 parsel sayılı taşınmaza ait uygulama tutanağı davalı hale getirilerek Mahkemeye devredilmiş ise de; parsel hakkında Bala Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen olan 2018/241 Esas sayılı davanın mülkiyet iddiasına yönelik tescil davası niteliğinde olduğu, sınır uyuşmazlığına yönelik olmadığı, uygulama kadastro çalışmalarının amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı, mülkiyet ihtilaflarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağından uygulama tutanağının mülkiyet davası nedeniyle davalı bırakılmasının doğru bulunmadığını kabul ederek yazılı şekilde karar verilmiş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir....

                Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece taşınmazın hükmen tescil edildiği, Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmeliğin 15.maddesi uyarınca hükmen tescil edilen taşınmazlarda 41.maddeye göre düzeltme yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar temyiz etmiştir. Dava, 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istemine ilişkindir. 5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur....

                  Şöyle ki; 3402 sayılı Yasaya 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen Ek madde 4'de “6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.” hükmü yer almıştır....

                    UYAP Entegrasyonu