Davacı talepleri değerlendirildiği iş bu dava ile ---- Asliye Ticaret Mahkemesinin ----Esas ----Karar sayılı dosyasına konu uyuşmazlık yönünden ayrıca menfi tespit talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açıldıktan sonra borçlu olan davacı ----tarafından menfi tespit davası açılmıştır. Alacaklının, itirazın iptali davası açmasından sonra, borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur....
Hukuk Dairesinin 13/02/2017 tarih, 2016/6749 E. ve 2017/1043 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere "Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....
Hukuk Dairesi Esas No: 2015/11662, Karar No: 2016/8538 ve 31/10/2016 tarihli kararında " Temyize konu çekişmesiz yargı işinde; çeki elinde bulunduran kişi aleyhine süresinde istirdat davası açılmış olmasına rağmen, mahkemece aksi yönde tespite yer verilerek, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek hüküm oluşturulmuştur. Bu durumda, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratıldığı gibi, süresinde istirdat davası açıldığına göre, yasa gereği ödeme yasağı kararının kaldırılmaması gerekirken, aksi yönde karar verilmesi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. " görüşüne yer verilmiştir. Davacı tarafından iptali istenen çeklerin takas sistemi aracılığıyla bankaya ibraz edildiği davacı tarafça menfi tespit davasının açıldığı ve davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın yasal süresinde açılmamış olması sebebiyle usul yönünden reddi gerektiğini, davacının dava konusu olarak açıkça 89/3 haciz ihbarnamesine karşı menfi tespit davası olarak belirtmemiş olması sebebiyle bir an için eldeki davanın İİK 72. maddesinde düzenlenen genel hükümlere göre açılacak menfi tespit talebi olarak değerlendirilmesi halinde, genel hükümlere dayalı menfi tespit davası yalnızca takip borçlusu tarafından açılabilecek dava türü olup, davacının işbu hükme dayalı menfi tespit davası açma imkanı bulunmadığını, bu sebeple bir an için davacının davasını genel hükümlere dayalı menfi tespit olarak açtığı düşünüldüğünde dahi davanın reddi gerektiğini belirterek müvekkili aleyhine açılan işbu haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 21/11/2022 NUMARASI: 2022/627 2022/1041 DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit Taraflar arasındaki davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince, "... Dava İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır. İhbarnamenin gönderildiği takip, davalı alacaklı şirket tarafından, takip borçlusuna karşı kambiyo senedine istinaden yapılmış bir takiptir. Bu itibarla ticari iş niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının Ticaret Mahkemesinde görülmesi ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 6....
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, TTK 749. maddesine göre bonoyu düzenleyen keşideciye karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıldır. Takip dayanağı senedin 15/10/2011 vade tarihli olduğu, menfi tespit davasının 10/12/2013 tarihinde açıldığı, 08/03/2018 tarihinde davanın reddedildiği, menfi tespit davası açılmasıyla zamanaşımının kesildiği, menfi tespit davasına karşı savunmada bulunulması nedeniyle alacak iradesinin ortaya konulduğu, takipten sonra zamanaşımına koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
getirdiğini, müvekkilinin davalı alacaklı şirket nedeni ile İİK'nın 89.maddesindeki özel nitelikli menfi tespit davası açma süresini kaçırdığından genel hükümlere dayanarak menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunduğunu belirterek müvekkilinin davalılara davaya konu İstanbul 9....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince, acıkça hukuki nitelendirme hatası yapıldığını, açılan davanın, İİK'nın 89/3. maddesine dayanan menfi tespit talebine ilişkin olmadığını, dava dilekçesinde de açıkça ve özellikle belirtildiği üzere açılan davanın; İİK'nın 89/3 maddesi kapsamındaki menfi tespit davası açma süresinin davalı yanların dürüstlük kuralına aykırı davranışları nedeni ile kaçırılmasından ötürü, İİK'nın 72. maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkin olduğunu, davalı iki şirket arasında fiili ve hukuki organik bağ olduğunu, borçlu firmanın alacaklı firmanın sahiplerinden olduğunu, gerek borçlu şirketin gerek alacaklı şirketin temsilcisi olan ...'...
Hukuk Dairesinin E: 2020/917 , K: 2020/3079 sayılı kararında "Menfi tespit davasının itirazın iptâli davasından sonra açılması halinde, itirazın iptâli davasında borçlunun borçlu bulunup bulunmadığı zorunlu olarak inceleneceğinden bu halde borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmekle birlikte, menfi tespit davası icra takibinden önce ya da sonra açılmış olsa dahi, icra takibine yapılan itiraz üzerine duran takibe devam edilebilmesi ve alacaklının cebri icra işlemlerini sürdürebilmesi için itirazın iptâli ya da alacak davası açması zorunludur. Derdestlik oluşturmayacağı gibi menfi tespit davası sonucunda borçlunun davasının reddine karar verilmiş olması alacağın cebri icra işlemlerine devam etmesine olanak sağlamayacağından alacaklının menfi tespit davasından sonra dahi olsa itirazın iptâli ile alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır." denilmektedir....
ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunacağı, herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde 3.kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu; somut olayda davacı vekili, davalı idare tarafından gönderilen 10.3.2009 tarihli haciz ihbarnamesinin yetkili olmayan muhasebe elamanına 27.3.2009 tarihinde tebliğ edildiğini, yetkisiz muhasebe elamanı tarafından 3.4.2009 tarihli cevabi yazının müvekkili ortak girişim için bağlayıcı olmadığını belirterek menfi tespit davası açtığı, Mahkemece 12.7.2011 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonucun dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmediği, dosyada mevcut Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.4.2010 tarih 2009/603 Esas 2010/337 Karar sayılı ilamı ile dava dışı...