Sayılı dava açıldığını, ancak Sarkışla icra dairesi tarafından taraflarına tekrardan 89/3 ihbarnamesi tebliğ edilmiş ve 15 günlük süre içerisinde menfi tespit davası açılmasını, aksi takdirde takibin devam edeceğini ihtar ettiğini bu nedenle işbu menfi tespit davasını açma gereği hasıl olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete karşı herhangi bir borcunun mevcut olmadığını, bu nedenle davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; "...Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Şarkışla İcra Müdürlüğü tarafından 09/11/2020 tarihli karar tensip tutanağı uyarınca davacı vekiline 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmiş, ihbarname 14/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 16/11/2020 tarihinde eldeki davanın açıldığı, bu haliyle davanın İİK'nun 89/3 belirtilen 15 günlük yasal süre içerisinde açıldığı, İİK’nun 89.maddesi uyarınca menfi tespit davasının 3. kişi tarafından takip alacaklısına karşı açılacağı( 19....
gerektiği, dava tarihi itibariyle davacı tarafından yapılan bir ödemenin bulunmadığı ve talebin de borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası olduğu, bu davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği, kanunda İİK'nın 89/3....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecbur olduğu, gönderilen 1 ve 2 inci haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen davacı üçüncü kişi zimmetinde sayılan bu borcu ödemeden kurtulmak için takip alacaklısına karşı, takip borçlusunun kendisinden böyle bir alacağı olmadığını tespit için menfi tespit davası açabileceği, 2004 sayılı Kanun'un 89/3 maddesi gereği açılan bu menfi tespit davasının davacısı yürütülen icra takibinin borçlusu olmayan üçüncü kişi olduğu, dava dilekçesindeki açıklamalar ve davanın dayandırıldığı vakıalar da davacının isteminin bu yönde olduğunu gösterdiği, 2004 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinin özel bir düzenleme olduğu, buna dayandırılan menfi tespit davası açılabilmesinin koşullarının belirtildiği, davacının haciz ihbarnamesinin kendisine tebliği üzerine takip borçlusuna karşı eldeki davayı açtığı, eldeki...
İİK 89/ 3 maddesine göre haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen üçüncü kişinin onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması gerekir. Bu davada üçüncü kişi, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen davacı üçüncü kişi zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için takip alacaklısına karşı, takip borçlusunun kendisinden böyle bir alacağı olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir. İİK 89/3 maddesi gereği açılan bu menfi tespit davasının davacısı yürütülen icra takibinin borçlusu olmayan üçüncü kişidir. İş bu davanın İİK’nın 89/3. maddesine göre açılan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve davanın dayandırıldığı vakıalar da davacının isteminin bu yönde olduğunu göstermektedir....
İİK 89/ 3 maddesine göre haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen üçüncü kişinin onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması gerekir. Bu davada üçüncü kişi, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen davacı üçüncü kişi zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için takip alacaklısına karşı, takip borçlusunun kendisinden böyle bir alacağı olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir. İİK 89/3 maddesi gereği açılan bu menfi tespit davasının davacısı yürütülen icra takibinin borçlusu olmayan üçüncü kişidir. İş bu davanın İİK’nın 89/3. maddesine göre açılan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve davanın dayandırıldığı vakıalar da davacının isteminin bu yönde olduğunu göstermektedir....
Mahkemece, davacının aleyhine girişilen icra takibinin davacının itirazı üzerine durduğunu, davalı tarafından açılmış bir davanın bulunmadığı, bu nedenle davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacının itirazı üzerine duran takibe rağmen İİK'nun 72.maddesi hükmüne dayalı olarak menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17.01.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi. -KARŞI OY YAZISI- Dava, İİK.nun 72.madde uyarınca açılan menfi tesbit davasıdır....
Herhangi bir nedenle itiraz süresininin geçirilmesi halinde üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır....
Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....
Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....
Somut olayda; her ne kadar eldeki menfi tespit davası icra takibinden önce açılmış ise de, davacı tarafça çekteki keşideci imzasının inkar edilmemesi, sunulan delillerin menfi tespit iddiasının yaklaşık ispatı için yeterli olmaması, çek lehtarı tarafından 03/02/2022 tarihinde icra hukuk mahkemelerinde imza inkarına dayalı dava açılması karşısında, eldeki dava ile ileri sürülen iddialar yönünden davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun yaklaşık olarak ispat edilememesi nedeniyle, davacının takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddine..." şeklinde karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu çekin lehtarı görünen Ece Medikal A.Ş.'...