Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder. Öte yandan uyuşmazlığın çözümü açısından terditli davanın açıklanmasında fayda bulunmaktadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nda olmayan, ancak Yargıtay içtihatlarıyla “kademeli dava” olarak adlandırılan ve HMK'da terditli dava olarak yerini alıp Kanunun 111. maddesinde düzenlenen biçimde de terditli dava açılabilir. Terditli davalarda aynı davalıya karşı birden fazla talep, arasında bir aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürülebilir. Ancak bu talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Terditli olarak ileri sürülen taleplerde, hâkimin öncelikle asli talebi incelemesi ve asli talep bakımından bir karar vermesi gerekir....
Somut olayda ise uyuşmazlık, davacı şirkete ait taşınmazları hile ve muvazaa nedeniyle devri iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, asıl talebin herhangi bir nedenle yerine getirilmesi imkansız olduğu halde terditli olarak taşınmaz bedelinin davalılardan tahsili talep edilmiştir. Tazminat talebi, tapu iptali ve tescil talebinin herhangi bir nedenle imkansız olmasına bağlıdır ve terditli bir talep olarak ileri sürülmektedir. HMK'nın 111/2.maddesi gereğince, mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar verilmedikçe, fer'i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz....
Asliye Hukuk Mahkemesinin, 2020/ 88 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi taleplerine yasa ve usule aykırı olarak, davamızın REDDİNE karar verildiğini, verilen bu karara itiraz ettiklerini ve kararın kaldırılmasını talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE : Dava, TMK'nın 1007. Maddesine dayalı olarak açılmış tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun dava şartları ve ilk itirazlar başlıklı 114/1- ı maddesinde, davanın derdest olmaması dava şartlarından sayılmıştır. Derdestlik, tarafları, dava sebebi ( vakıaları) ve dava konusu (talep sonucu) aynı olan bir dava ikinci kez açılırsa, ikinci davada bu husus re'sen veya talep üzerine dikkate alınır ve ikinci dava, dava şartları yokluğundan esasa girilmeksizin reddedilir. Dava şartları, kamu düzeniyle ilgili olduğundan; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür....
Değerlendirme ve Gerekçe HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek ve HMK'nın 353. maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda; Dava, TMK m.1007'ye dayalı olarak açılmış tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dava, reddedilmiş, karara karşı davacı istinaf isteminde bulunmuştur. Emet Kadastro Mahkemesi'nin 2007/527 esas-2009/23 karar sayılı ilamı ile Emet Orman İşletme Müdürlüğü tarafından açılan kadastro tespitine itiraz davasında davanın kabulüne dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu Kütahya Emet Eğrigöz Beldesinde kain taşınmazların tespitinin iptali ile orman vasfı ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline dair karar verildiği kararın 2013 yılında kesinleştiği görülmüştür....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.02.2012’de kesinleşen 2009/425 E. - 2010/273 K. sayılı kararı ile taşınmazdaki 2/B ve kullanım şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmiş, bu yargılama devam ederken taşınmazın vasfı idari yoldan ... olarak değiştirilmiştir. Mahkemece, davacıların terditli talepleri hakkında herhangi bir karar verilmemiş, TMK’nın 1007. maddesine göre açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu talep için zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alınmamıştır. TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindeki kanuni düzenlemenin bir gereği olarak uygulama ve öğretide kanunen özel bir zamanaşımı süresi öngörülmeyen alacak veya tazminat davaları 10 yıllık genel zamanaşımına tâbi tutulmuştur....
Mahkemece, 06.01.2020 tarihli karar celsesinde davacının tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talepleri dikkate alınarak tazminat talebi yönünden davanın tefrikiyle davacının tazminat talebinin mahkemenin ayrı bir esasına kaydına karar verildiği, eldeki davaya tapu iptali ve tescil davası olarak devam edilmesine rağmen kararın gerekçesinde davacının bu dosyadan tefrikine karar verilen tazminat talebi yönünden de değerlendirmelerde bulunmak suretiyle davanın reddine yönelik hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ayrıca, Hukukumuzda bir davanın birden fazla taleple açılması mümkündür. Bu tür davalara terditli davalar denilir.Ancak bu gibi durumlarda, orta yerde birden fazla dava çeşidi yoktur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve terditli olarak açılmış alacak davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 02/06/2020 gün ve 2020/1148-2020/1477 karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, TBK’nın 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil ve terditli olarak açılmış alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, muvazaa sebebine dayalı asıl talebin reddine, yardımcı talep yönünden ise istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; taraf vekillerinin temyizi üzerine ilk karar Yargıtay 17....
Sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, karara karşı borçlu tarafından istinaf yoluna gidildiğini, söz konusu dava her ne kadar tapu iptali ve tescili davası olarak açılmış ise de mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç bedelinin ödenmesi şeklinde terditli talepli açıldığını, hem tapu iptali ve tescili talebi hem de tazminat talebinin reddedildiğini, söz konusu davada hem taşınmaz hem de tazminat davaya konu edildiği için salt taşınmazın aynından kaynaklanan bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığını, ayrıca icra takibine konu alacağın karşı vekalet ücreti alacağı olduğunu, icra takibi başlatılmasına engel bulunmadığını, davacı tarafın tedbir talebinin yerinde olmadığını, icra takibinin haklılığının Yargıtay içtihatları ile ortada olduğunu, takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür....
Davacı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteminde bulunmuştur. Hukukumuzda bir davanın, birden fazla taleple açılması mümkündür. Bu tür davalara da terditli davalar denilir. Terditli davalarda açılmış birden fazla dava yoktur. Dava, aslında terditli istekler içeren tek bir davadır. Somut olayda da davacı tek bir dava açmış ancak mahkemeden terditli olarak talepte bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 326. Maddesi uyarınca yasalardaki istisnalar dışında mahkemelerin yargılama giderlerinden (HMK m.323), bu arada avukatlık ücretinden aleyhine hüküm kurulan tarafı sorumlu tutması gerekir. Görülmekte olan davada, davacının aslında tek bir dava olan terditli isteği kabul edildiğinden, ortada davacı aleyhine kurulmuş bir hüküm yoktur. Dolayısıyla davacı, yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamaz....
Dosyada bulanan kanıt ve belgelerden; Antalya İli, Çamköy Köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarih ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²'lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık arttırmada, taşınmazın .... ve ... adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarih ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tabi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’nün 19.07.1968 tarih ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli......