"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini ile manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak manevi tazminat talebinin reddine dair karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat talebinin kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine dair karar, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir. Yapılan incelemede; tarafların malik oldukları ... ili ... ilçesi......
Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek, öncelikle 1994 yılında kesinleşen orman kadastro haritası ve 1950 yılında yapılan kadastro paftası ve daha sonraki imar uygulamasına ilişkin ifraz haritaları getirtilerek, taşınmazın hangi bölümünün kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı kesin olarak belirlenmeli, bu bölümde davacıların mülkiyet hakkının kısıtlandığı ve bu nedenle tazminat isteme hakkı doğduğundan, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması, taşınmaz değerinin uzman bilirkişiler marifetiyle usûlüne uygun olarak belirlenmesi gerektiği kabul edilmeli, ancak tapu kaydı henüz iptal edilmemiş olduğundan, bu durumda taşınmazın değerinin tespitinde, temyize konu davanın açıldığı tarihin esas alınacağı gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra elde edilecek delillere göre davanın kabulüne ve davacılar lehine haklı bir tazminata hükmedilmelidir." denilerek davacıların temyiz itirazlarının reddi ile Orman Yönetimi bakımından kurulan hükmün onanmasına, diğer temyiz...
Burada üzerinde durulması gereken diğer bir hususda hukukumuzda davanın terditli olarak ileri sürülen taleplerle açılıp açılamayacağıdır. Yargıtay’ın aksine bazı kararları bulunsa da çoğunlukla talep neticesinin terditli (kademeli) olarak belirtilmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Bu görüş doktrinde de kabul görmektedir. Aslında terditli olarak ileri sürülen taleplerin dayandığı maddi vakıalar aynıdır. Fakat, bu vakıalardan çıkarılan terditli taleplerin hukuki sebepleri değişiklik gösterebilir. Terditli taleplerin bulunması halinde mahkemenin yapacağı iş önce ilk talebi incelemek olacaktır. Bunun kabulü halinde ise diğer talebin incelenmesi gerekmeyecektir. Fakat ilk talep, yerinde bulunmazsa aynı hadiseden doğan ikinci talebin incelenmesi gerekecektir....
Şöyle ki: Dava, tapusu iptal edilen davacının TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz 2005 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında 8254,32 metrekare olarak zilyedlikle davacı adına tespit edilmiş ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir. Hazine kadastro tespitinden sonra bu tapu kapsamı içinde yer alan 39 cilt 17 sırada kayıtlı 2906,12 metrekare miktarlı mütegayip kişilerden kalan tapusunun olduğunu, bu tapunun kadastro çalışmalarında uygulanmadığını bildirerek kadastro öncesi sebebe ilişkin olarak tapu kaydını ibraz ederek belirtilen miktarlı olarak tapunun iptal edilmesini istemiş ve Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesince Hazinenin talebi kabul edilerek davacının tapusu kapsamında kalan 2906,12 metrekare kısım ifraz edilerek Hazine adına fındıklık olarak tescil edilmiştir....
Diğer bir anlatımla dava terditli olarak açılmış olup, mahkemece davanın ilk bölümü olan tapu iptal ve tescili istemi yönüyle dava incelenip sonuçlandırılmıştır. Öncelikli talep olan tapu iptali ve tescili isteminin reddine karar verildiğine göre, terditli olarak istenilen bedel talebi hakkında da hüküm kurulması gerektiği halde, bu konuda mahkemece, herhangi bir değerlendirme yapılmamış ve olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, Dairemizce temyiz incelemesi sırasında bu hususun gözden kaçırıldığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 23.12.2019 tarih 2016/14480-2019/8743 Esas, Karar sayılı ilamıyla onama ilamının terditli olarak istenen bedel talebi yönünden ortadan kaldırılmasına ve hükmün bedel talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle BOZULMASINA, 02.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/545 Esas sayılı dosyasında tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, bu davanın ret ile sonuçlandığını, akabinde eldeki davayı açtıklarını, davalı idarenin zamanaşımı itirazını süresinde sunmadığını, ayrıca zamanaşımı ilk itirazının duruşmada ret olduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi. 3. 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesi. 4....
Mahkemece; davacının 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi veya bu talebi yerinde görülmezse 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunduğu, tazminat istemine konu 121 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının 05.11.1997 tarihinde kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edildiği, davalı Hazinenin süresinde zamanaşımı definde bulunduğu, TMK’nın 1007. maddesi uyarınca açılan davalarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığından davacının talebinin 6292 sayılı Kanunun 7. maddesine göre değerlendirildiği, davacının bedel veya aynen iade istekli başvurusunun idarece, davaya konu yerin orman olduğu gerekçesiyle iade talebinin reddedildiği, bedel konusunda herhangi bir karar verilmediği, 6292 sayılı Kanunun 7/son maddesinde bedelin idarece belirleneceğinin hükme bağlandığı, idarenin yapacağı bir işlem hakkında mahkemece karar verilemeyeceği, davacının ancak idare mahkemesinde dava açabileceği, 6292 sayılı Kanun uyarınca tazminat...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekililerince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma kararına uyularak maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulüne , manevi tazminat istemi yönünden ise reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eski tapu kaydının devlet eliyle terkin edildiğini, eski tapu kaydı çay yatağında kalmış ise bu durumda taşınmazın mülkiyetinin devlete geçtiğini, tazminat şartlarının oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek ve HMK'nın 353. maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda; Dava; TMK'nın 1007 maddesi gereğince açılmış tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder....
olduğundan, TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat talebi ile açılan eldeki davanın HMK'nın 107/1. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olarak açılabileceğinin kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....