Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/06/2015 gün ve 2014/422-2015/564 sayılı kararı bozan Daire’nin 18/10/2016 gün ve 2016/1987-2016/8234 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı gerçek kişilerin ortağı olduğu davalı şirketten alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan takibe davalıların haksız olarak itiraz etiğini, daha sonra davalıların şirketin mallarını danışıklı olarak elden çıkarttığını, şirket alacaklarının davalı ortaklar tarafından alınıp şirkete aktarılmadığını ileri sürerek, 12.500,00 TL tahsil edilemeyen alacak, 12.500,00 TL'de 2006 yılında muaccel olan alacağın ödenmemiş olması nedeniyle uğranılan zarara karşılık olmak üzere...

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eski tapu kaydının devlet eliyle terkin edildiğini, eski tapu kaydı çay yatağında kalmış ise bu durumda taşınmazın mülkiyetinin devlete geçtiğini, tazminat şartlarının oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek ve HMK'nın 353. maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda; Dava; TMK'nın 1007 maddesi gereğince açılmış tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder....

    Kadastro Mahkemesinin 1990/26 Esas - 1990/26 Karar sayılı kararı ile açılan kadastro tespitine itiraz ve tescil istemli davanın reddedildiği, taşınmaza her hangi bir parsel numarası verilmediği, dolayısı ile davacının mülkiyet iddiasına ilişkin ortada açılmış ve kesinleşmiş bir dava var iken yeniden bu istemli bir dava açılamayacağı kaldı ki 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, tapusu dahi olmayan bir taşınmaz nedeni ile mülkiyet hakkının ihlal edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat ve şerhin kaldırılması istemine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 17/01/2019 gününde oy birliği ile karar verildi....

      Diğer taraftan, davanın niteliğine göre tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olup, arazi niteliğindeki taşınmaz, başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar içinde emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir. Açıklanan hususlar gözetilerek, tarafların iddia ve savunmaları sorulup delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” denilmiştir. Bozma kararında sonra davacı vekili 11/04/2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle taşınmazın bedeli olarak talep edilen tazminat miktarını 21.008,31 TL’ye; maddi kayıplar için talep edilen tazminat miktarını 37.723,38-TL’ye ve manevi tazminat miktarını ise 10.000,00-TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ve 37.723,38....

        Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek, öncelikle 1994 yılında kesinleşen orman kadastro haritası ve 1950 yılında yapılan kadastro paftası ve daha sonraki imar uygulamasına ilişkin ifraz haritaları getirtilerek, taşınmazın hangi bölümünün kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı kesin olarak belirlenmeli, bu bölümde davacıların mülkiyet hakkının kısıtlandığı ve bu nedenle tazminat isteme hakkı doğduğundan, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması, taşınmaz değerinin uzman bilirkişiler marifetiyle usûlüne uygun olarak belirlenmesi gerektiği kabul edilmeli, ancak tapu kaydı henüz iptal edilmemiş olduğundan, bu durumda taşınmazın değerinin tespitinde, temyize konu davanın açıldığı tarihin esas alınacağı gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra elde edilecek delillere göre davanın kabulüne ve davacılar lehine haklı bir tazminata hükmedilmelidir." denilerek davacıların temyiz itirazlarının reddi ile Orman Yönetimi bakımından kurulan hükmün onanmasına, diğer temyiz...

          Özetle; terditli olarak açılan davalarda; iki ayrı dava değil, tek dava vardır ve taleplerden biri hakkında hüküm kurulabilir. Yargılama giderleri de hüküm altına alınan talep yönünden değerlendirilerek hüküm altına alınır. Terditli davalarda, terditli taleplerden reddedilen talep için, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmez. Bir şaka deyişle terditli açılan davalar için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri mümkün değildir. Somut olayda mahkemece davacının ilk talebi hakkında hiç bir gerekçeye yer verilmemiş olması doğru değil ise de taşınmaz dava dışı 3. Kişi adına kayıtlı olduğundan dava konusu taleplerden ilki olan tapu iptal tescil talebinin yerinde olmadığı, terditli bedelin tazmini talebinin değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Taraflar arasındaki ilişki, vekâlet akdinden kaynaklanmaktadır. 6098 s. TBK'nın 505- 506. (Mülga 818 S....

          Davacı vekilinin tazminat yönünden tefrik kararı verilmesine yönelik istinaf talebi bakımından yapılan incelemede, HMK 132 maddesi gereğince karşı davanın aynı taraflar arasında açılmış olması gerektiği ve ayrıca karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürelen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması, yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olması gerektiği, eldeki davanın Orman İdaresi tarafından açılan tapu iptal davası olduğu, davalının açtığı davanın ise TMK 1007'den kaynaklanan tazminat davası olduğu, TMK 1007'ye göre açılacak davada davalının Hazine olması gerektiği, Orman İdaresinin taraf sıfatının bulunmadığı ve TMK 1007'ye göre dava açılabilmesi için zararın doğmuş olması gerektiği, bunun ise ancak tapu iptal kararı verilip kesinleşmesiyle oluşabileceği, bu nedenle mahkemece verilen tefrik kararının Yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Davanın ecrimisil talebi yönünden reddine, tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü; - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini ve ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak ecrimisil talebi yönünden davanın reddine, tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

            Kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına, dava konusu daire ve villanın tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuda tesciline, tapu kaydı iptali ve davacı adına tescili taleplerinin kabul edilmemesi halinde, dava konusu daire ve villanın tespit edilecek rayiç bedelinin davalı kooperatiften tahsil edilerek davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, terditli dava niteliğinde olup, davacının terditli birinci talebi tapu iptali ve tescil, terditli ikinci talebi ise tazminat istemine ilişkindir....

              Daha sonra 12/12/2013 tarihli harçsız ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini artırarak toplamda 2.582.100,00.-TL tazminat isteğinde bulunmuştur. Tazminat isteğine dayanak 3687 ve 3688 sayılı parseller sırasıyla 146.700,00 m² ve 13.400,00 m² yüzölçümleriyle tapuda kayıtlı iken 12/05/1989 tarih ve 3192 yevmiye numarası ile 160.100,00 m² yüzölçümlü olarak birleştirilmiş, yine aynı tarih ve yevmiye numarası ile 60.510,00 m² yüzölçümü yol ve umuma terk edilmiş, geriye kalan 99.590,00 m² yüzölçümündeki alan ise 10015 parsel sayısıyla tapuya tescil edilmiş, daha sonra ifrazen 10016 ilâ 10158 numaralı imar parsellerine ayrılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve birleştirilen dosya davacıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu