revizyon görmeyen ve işleme tabi olma niteliğini kaybetmiş tapu kaydına dayanılarak 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi gereğince tazminat talep edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 4....
Kadastro Mahkemesinde açılan tespite itiraz davasına bu davanın davacısı ... ile Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin Alıcısı Konumundaki ...'ın da müdahil olarak katıldığı, tespite itiraz davası devam ederken, 823 ada 18 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında akdi ipotek alacaklısı olarak görünen...'ın ... İcra Müdürlüğü'nün 1986/2044 sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yaptığı icra takibi sonucunda, cekişmeli taşnımazın 12.10.1987 tarihli arttırmada üzerindeki davalı şerhi ile birlikte Takip alacaklısı ve bu davanın davacısı olan ...'a satılarak tapuda tescilinin sağlandığı, ... Kadastro Mahkemesine Hazine tarafından açılıp Kazımı Sarraf ve ...'ın da müdahil olarak katıldığı davanın sonucunda ise ....a ait olup, öncesinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine konu olan ve daha sonra icra takibi nedeniyle ...'a intikal eden hissenin üstün hak sahibi ... adına tesciline karar verildiği ve ......
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Hazinenin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanan davalarda kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği davalı idarenin oluşan zarardan sorumlu olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanan davalarda zamanaşımının 10 yıl olduğu, 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yapılan düzeltme işleminin kesinleşme tarihinin 03.12.2013 olduğu, davanın 03.11.2017 tarihinde açıldığı, dolayısıyla zamanaşımının dolmadığı, davanın süresi içerisinde açıldığı, dava dilekçesi ve bilirkişi raporlarının davalı idareye tebliğ edildiği, davalı idarenin bilirkişi raporuna, tazminat miktarına karşı açıkça istinaf yoluna başvurmadığından bu yönden inceleme yapılamayacağı, ilk derece mahkemesi kararında bir hatanın bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğunun kabulü ile davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurularının esastan...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescili istemine terditli olarak tazminat işlemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14- 763- 864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir....
Sulh Ceza Mahkemesinin 02/11/2009 tarihli ve 2008/881 Esas, 2009/1007 sayılı kararına dayanak teşkil eden iddianamede de müsadere talebinin bulunmadığı, mahkemece müsadere konusunda yargılama yapılmadığı ve bir karar verilmediği, katılan vekilinin müsadere talebi üzerine aynı mahkemenin 24/12/2009 tarihli ve 2008/881 Esas, 2009/1007 sayılı ek kararı ile evrak üzerinden yaptığı inceleme sonucu müsadere talebinin reddine karar verildiği, itiraz üzerine Kartal 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2009 tarihli ve 2009/471 Değişik İş sayılı kararı ile müsadere kararı verildiği, 5237 sayılı TCK'nin 54/1. maddesinde “İyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.06.2006 gününde verilen dilekçe ile ifrazen tescil ve terditli olarak yıkım kararının iptali, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, ifrazen tescil ve terditli olarak yıkım kararının iptali ile tazminat istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, davacının davalı ...'ndan haricen satın aldığı .........
Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki yükleniciden bağımsız bölüm alımı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, uygun görülmezse terditli tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, terditli tazminat talebi yönünden davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı aleyhine açılan tazminat talebine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekâlet ücreti ile sınırlı olarak kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl talep yönünden davanın reddine, terditli talep yönünden davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı aleyhine açılan tazminat talebine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dosyada bulanan kanıt ve belgelerden; ... ili, ... köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarih ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m2'lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık arttırmada, taşınmazın Kemal Kasapoğlu ve ...adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarih ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tabi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’nün 19.07.1968 tarih ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ......
Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 3-Davacı baba, kademeli (terditli) olarak dava açmış, öncelikle müşterek çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak kendisine verilmesini, bu talebi kabul edilmediği takdirde ise müşterek çocuk ile kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini istemiştir. Davacı babanın velayetin değiştirilmesine ilişkin talebi reddedilmiş, ancak kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine yönelik talebi kabul edilerek karar verilmiştir. Davada kısmen kabul söz konusu değildir. Dava terditli olarak açılmış olup; iki ayrı dava değil, tek dava vardır....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/06/2015 gün ve 2014/422-2015/564 sayılı kararı bozan Daire’nin 18/10/2016 gün ve 2016/1987-2016/8234 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı gerçek kişilerin ortağı olduğu davalı şirketten alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan takibe davalıların haksız olarak itiraz etiğini, daha sonra davalıların şirketin mallarını danışıklı olarak elden çıkarttığını, şirket alacaklarının davalı ortaklar tarafından alınıp şirkete aktarılmadığını ileri sürerek, 12.500,00 TL tahsil edilemeyen alacak, 12.500,00 TL'de 2006 yılında muaccel olan alacağın ödenmemiş olması nedeniyle uğranılan zarara karşılık olmak üzere...