Mahkemece orman parseli hakkında kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği, daha önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosunun 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince tapu kütüğüne aktarılması işlemi yapıldığı gerekçesi ile 101 ada 1 sayılı orman parseli yönünden açılan davalarda, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, karar kesinleştiğinde 10 günlük süre içerisinde talep halinde dosyanın nöbetçi asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmekle, dava dosyaları görevli asliye hukuk mahkemelerine aktarılmış, ayrı ayrı açılan davalar birleştirildikten sonra mahkemece taşınmazların orman kadastro sınırları içinde kaldığı ve 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra dava açıldığı gerekçesiyle 101 ada 1 sayılı parsele yönelik açılan tapu iptali ve tescili davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin, on yıllık süre içerisinde dava açma hakları mahfuzdur." hükmü gereğince bu tür bir yere dava açılabilmesinin koşulu tapu kaydına dayanılmasıdır. Aksi takdirde kesinleşen tahdit sınırları içinde kalan bir yerin tapusunun iptali istenemeyecektir. Hak düşürücü süre içinde kullanılmayan hakkın kendisi ortadan kalkar. Hâkim bunu re'sen dikkate almak zorundadır. 19.04.2012 günlü 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve ... Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile ...ye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 13. maddesi ile daha önce altı ay olan süre bir aya indirilmiş, anılan kanunun 13. maddesindeki gerekçede bu sürenin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan kadastro çalışmalarında olduğu gibi bir aya indirilerek, hem Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile ortak hareket etme imkanının artırılmasının hem de çalışmalarının hızlandırılmasının amaçlandığı açıklanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “Orman Kadastrosunun 2001 yılında kesinleştiği ve kesinleşme tarihinden itibaren 6831 sayılı Kanun gereğince altı aylık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu, davacı her ne kadar tapuya dayanmış ise de dayandığı tapunun miktarından fazlasının yörede yapılan genel kadastro sırasında 19 parsele uygulandığı, bu nedenle dava konusu taşınmaz yönünden davanın zilyetliğe dayalı olarak açıldığı on yıllık sürede orman tahdidinin iptalinin ancak tapuya dayalı olarak açılabileceği zilyetliğe dayalı olarak açılan...
Açıklanan nedenlerle; Hazine çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ettiği ve bu tür davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ileri sürülemeyeceğine göre, mahkemece eldeki tapu iptal ve tescil davası yönünden, Kadastro Mahkemesinin 2008/2 esasına kayıt edilen orman kadastrosu ve 2/B işlemine itiraz davasının sonucunun beklenmesi, aynı parsele ilişkin derdest davaların birleştirilmesi, davanın ondan sonra karara bağlanması gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre, Hazinenin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 08.12.2011 günü oybirliği ile karar verildi....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın, yörede 1993 yılında yapılan ve 03/06/1993 tarihi itibariyle kesinleşen orman kadastro çalışmalarında orman sınırları içinde bırakıldığına ve kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürede davacılar tarafından orman kadastrosunun iptaline ilişkin dava açılmadığı anlaşıldığından, dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece işin esasına girilerek davanın esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de sonuç itibariyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacılara yükletilmesine 27/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Köyü 712 parsel sayılı 63.750 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, Orman Yönetimi ve Hazinenin taraf olduğu tescil ilamı ile tapu kaydının oluştuğu ve orman olmadığı halde, yörede yapılan orman kadastrosu çalışmasında orman sınırı içine alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek orman sınırı dışına çıkarılması istemiyle 12/11/2008 tarihinde kadastro mahkemesinde dava açmış, mahkemece verilen 2008/8-2009/3 sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ile dava dosyası görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece davanın orman kadastrosunun iptali için 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildiğinden REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesine göre tapu kaydına dayalı olarak açılan orman kadastrosunun iptali isteminden ibarettir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 08.02.1999 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır....
11/1. maddesi gereğince ancak tapuya dayanılarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebileceği, aplikasyonda aplikasyon sınırları değiştirilmediği, 2/B madde uygulamasına dava açmada davacının hukuki yararı bulunmadığı, davacı tapuya dayanmadığından hak düşürücü süre nedeniyle kesinleşen orman kadastrosunun iptalini isteyemeyeceği, zilyetliğe dayalı olarak davanın dinlenme olanağı bulunmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Hukuk Dairesinin anılan bozma kararında özetle; "6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hakdüşürücü sürenin orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanakların askı suretiyle ilan edildiği, 6 aylık sürenin bitiminden başlayacağını, bu nedenle davanın 10 yıllık hak düşürücü süre bitmeden açıldığının kabul edilmesi, dava konusu 1344 ve 1346 sayılı parsellerin diğer hissedarları olan ... ve arkadaşlarının ... Asliye 19. Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu orman tahdidine itiraz davasıyla, eldeki bu davanın fiili ve hukuki irtibat nedeniyle H.Y.U.Y.’nın 45. maddesi gereğince birleştirilerek, bundan sonra işin esasına girilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Bu dava ile ... ve arkadaşları tarafından açılan ve 19....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdinin iptali davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 16/03/2006 günlü dilekçesinde ... Köyü 125, 137 ve 553 parsel sayılı taşınmazların tapulu yeri olduğunu, orman kadastrosu sırasında orman sınırı içine alındığını, bu işlemlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların, orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesine göre 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 08/02/1999 tarihinde ilan edilip kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır....
Bu açıklamalar ışığında; dava konusu taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kaldığı iddiasıyla açılan temyize konu dava yönünden 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı açıktır....