Şöyle ki; davacının talep ettiği ve mahkemenin kabulüne konu 593,49 m²’lik taşınmaz, yörede dava tarihinden önce yapılan ve 07/11/2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu içinde kalmaktadır. 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesine göre orman kadastrosu askı ilânına çıkarıldıktan sonra 6 aylık itiraz süresinde açılan davalara kadastro mahkemesi bakmakla görevlidir. 6 aylık hak düşürücü sürenin sonunda orman kadastro komisyonu kararı kesinleşir, ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin 10 yıllık süre içinde genel mahkemelerde dava açma hakları saklıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 07/11/2006 tarihinde ilâna çıkarılmış, eldeki dava 28/04/2008 tarihinde 6 aylık askı ilan süresinden sonra açılmıştır. Artık bu davaya 10 yıllık süre içinde orman kadastrosuna itiraz davası olarak bakma genel mahkemelerin görevindedir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup bu hususun mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir....
ve orman bilirkişi ... ... tarafından müşterek düzenlenen 19.10.2004 tarihli krokili raporda 1 rakamı ile işaretlenen taşınmazın orman kadastro haritası dışında kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiğinden davacının bu yere yönelik dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından açılan davanın reddine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA” karar verilmiş kararın 6.2.2006 tarihinde kesinleşmesi üzerine dava dosyası görevsizlikle Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.Asliye Hukuk Mahkemesince ; davacının 6831 Sayılı Yasanın 3373 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığından davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. ... ......
Mahkemece; yörede 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmü uyarınca yapılan orman kadastrosunun 03/04/2007 tarihinde kesinleştiği, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca ancak tapuya dayalı olarak 10 yıl içinde dava açılabileceği, davacının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak orman kadastrosuna itiraz davası açmasının olanaklı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz, tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosu vardır. Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi dosya kapsamına da uygun değildir....
Şöyle ki, davacının talep ettiği ve mahkemenin kabulüne konu 593,49 m²’lik taşınmaz, yörede dava tarihinden önce yapılan ve 07/11/2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu içinde kalmaktadır. 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesine göre orman kadastrosu askı ilanına çıkarıldıktan sonra 6 aylık itiraz süresinde açılan davalara kadastro mahkemesi bakmakla görevlidir. 6 aylık hak düşürücü sürenin sonunda orman kadastro komisyonu kararı kesinleşir, ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin 10 yıllık süre içinde genel mahkemelerde dava açma hakları saklıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 07/11/2006 tarihinde ilâna çıkarılmış, eldeki dava 28/04/2008 tarihinde 6 aylık askı ilân süresinden sonra açılmıştır. Artık bu davaya 10 yıllık süre içinde orman kadastrosuna itiraz davası olarak bakma genel mahkemelerin görevindedir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup bu hususun mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir....
Yasanın 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı, hak düşürücü süreler yönünden 3402 Sayılı Yasa tarafından orman yasasına bir atıf da yapılmadığı, somut olayda orman kadastro komisyonu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre hak düşürücü sürenin de 3402 Sayılı Yasının 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle davalılar tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açıp açmadıkları araştırılmalı, açılmış ise her iki davanın birleştirilmesi hususu değerlendirilmeli daha sonra orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin bulunduğu yerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından...
Bu haliyle davanın, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde belirlenen orman kadastrosuna itiraz davası olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece dava, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılması konusunda davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı ve Orman Yönetimini zorlayıcı dava açamayacağından söz edilerek esasa girilmeden davanın reddine karar verilmiştir.Gerçekten 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Orman Yasasının 11/1. maddesinde, "... Tutanak ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde “(26.04.2012 tarih ve 28275 sayılı R.G.de yayımlanan 6292 sayılı Kanunun 13. maddesiyle bir ay şeklinde değiştirilmiştir.) … Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü ile hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir. Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” hükmü mevcuttur....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereğince 10 yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş tahdide karşı 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesine göre ancak tapuya dayalı olarak 10 yıllık süre içinde dava açılabileceği, zilyetliğe dayalı olarak açılan bu tür davanın dinlenme olanağı olmadığı gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 19/11/2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu olan....l Müdürlüğünde sicile kayıtlı buluna....yüzölçümlü orman niteliğindeki Maliye Hazinesi adına kayıtlı tapu kaydının 1.986,57 m2'lik kısmının iptali ile davacı adına tapu siciline tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, verilen karar davalı ... Yönetimi vekilince temyiz edilmiştir. Dava, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 10 yıllık sürede açılan orman tahdidine itiraz (tapu iptali ve tescil) davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 14.06.2008 - 14.07.2008 tarihleri arasında ilân edilen ve 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır. Eldeki dava orman kadastrosuna itiraz mahiyetinde gerçek kişi tarafından yalnızca Orman Yönetimi hasım gösterilerek açılan tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir....
Hukuk Dairesinin 08.10.2012 tarih 2012/4414-11317 sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında: ''3402 sayılı Kadastro Kanunda ve diğer kanunlarda 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılacak kadastro tespitlerinde, zilyetliğe ve vergi kaydına dayalı olarak açılan davaların 30 günlük askı ilân süresi ile sınırlı olduğuna ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının olanaklı olmadığına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından, sınırlayıcı hüküm bulunmadan kişinin anayasal mülkiyet hakkının özüne dokunur şekilde dava açma süresinin kadastro tutanaklarının askı ilânına çıkarılmasından itibaren 30 günlük süre ile sınırlandırılması ve bir yerin orman olmadığı bilimsel olarak saptansa dahi, hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına imkan vermeyecek 30 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile mülkiyet hakkının elinden alınması doğru olmayacaktır....