hisse senetlerinin devrini kısıtlayan veya tamamen yasaklayan hükümler konulabileceği, bu tür senetlere de bağlı nama yazılı senet denildiği, davalı şirketin ana sözleşmesinin ''Hisse Senetleri Devri'' başlıklı 8 inci maddesinde de bu türden bir bağlam kuralı öngörülmüş olup, şirket yönetim kuruluna hisse devrini haklı sebeple reddetme yetkisi tanındığı, şirket ana sözleşmesindeki bu hükmün 6102 sayılı Kanun'un 493 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen devir kısıtlaması niteliğinde olduğu, bu konuda ilk derece mahkemesinin karar gerekçesi yerinde olmayıp karar gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği, 6102 sayılı Kanun'un 493 üncü maddesinin yedinci fıkrasının esas sözleşmenin devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramayacağı yönünde olduğu, şirket yönetim kurulunun davalı şahıslar arasında yapılan devri onaylamaktan haklı sebeple kaçınabileceğine ilişkin sözleşmesel düzenlemenin hukuki niteliği itibariyle bağlam hükmünde olduğu, 6102 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra geçersiz...
Maddesinde şirketin fiilen faaliyetinin sona ermesi, şirketin borçlarını ödememe durumuna gelmesi gibi sebeplerin ortaklıktan çıkma sebebi olarak düzenlendiği, davacının ise sadece hisse devrine dayalı olarak ortaklıktan çıkma talep edildiği, başka bir haklı nedene dayanılmadığı, limited şirket pay devrinde noter huzurunda hisse devri konusunda ortakların alacakları karar ile hisse devri sözleşmesinin bulunması, hisse devri ile ortakların alacakları karararın ticaret sicilinde ilanı ve pay devrinin pay defterinde işlenmesi gerektiği, davacının hisse devri sözleşmesi ile hisse devri konusunda ortaklar kurulu kararını sunduğu, kesin sürede pay defterinin sunulmadığı, hisse devri ile hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının ticaret sicilinde ilan edilmediği, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde davacının şirket ortağı olduğu, davacının hisse devri yolu ile hissesini devretmesinin dava yolu ile haklı sebeple çıkmaya neden olmadığı, davacının hisse devri dışında...
O nedenle de davalının davacıyı hisselerinin gerçek değeri konusunda uyarmasına ihtiyacın bulunmadığı, davalının uyarma konusunda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, pasif hisse olarak değerlendirilebilecek bir eyleminin de bulunmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay . H.D. 07.12.2017 tarih ... Esas, ... Karar ilamı) Açıklanan nedenlerle taraflar arasında yapılan 03.07.2017 tarihli hisse devir sözleşmesinin hükümsüzlüğü ve iptaline ilişkin yasal koşulların bulunmadığı ve şirket hisse devri sözleşmelerinin TBK. 26. ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 48.maddesi kapsamında sözleşme serbestisi çerçevesinde yapıldığı anlaşıldığından davacının sözleşmenin iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Noterliği'nin 26.03.2021 tarihli, Yevmiye Numaralı, Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesinde yer alan; "... unvanlı şirket ortaklarından ben devreden ... adı geçen şirketteki 25 adet payımı şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte ... isimli kişiye 25.000,00-TL bedel karşılığında devir ettim. Devir bedelini kendisinden nakten ve tamamen aldım." şeklinde olup, her iki hisse devri yönünden sözleşmede belirtilen bedellerin ödendiği noterlik belgesinde açıkca belirtilmiştir. Taraflar arasında sahteliği ileri sürülmeyen Kayseri 1. Noterliği'nin 26.03.2021 tarihli, Yevmiye Numaralı Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile Kayseri 1....
Noterliği'nin 24.04 2012 gün ve 07673 yevmiye numarası ile onaylanan 19.04.2012 gün 2012/2 nolu hisse devri kararı işleminin iptali ile ticaret sicil kayıtlarının eski haline getirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ...'nın Ankara 5. Noterliğinin 17.04.2012 tarih ve 04447 yevmiye numaralı Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile %50 hisseyi ...'den devraldığını, söz konusu hisse devir sözleşmesinin 26.04.2012 tarih 8056 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanarak ilan edildiğini, hisse devrinin ... tarafından ... 3. Noterliğinin 04.11.2011 tarih ve 10749 yevmiye numaralı vekaletname ile ...'a vekil tayin etmesine istinaden müvekkili ... tarafından imzalandığını, yapılan hisse devrinin ... adına vekaleten ..., ... ve ... adına vekaleten ... tarafından imzalanarak onaylandığını, fakat ... adına muhatap olunan dava dışı ...'ın kararı ...'...
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) DAVA TARİHİ : 15/09/2021 KARAR TARİHİ : 28/03/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı tarafın Çanakkale de olan "..." adlı şirketin hisse devri için anlaştığını, müvekkilinin belirli aralıklarla davalı tarafa ödeme yaptığını, ancak davalı tarafın hisse devrini gerçekleştirmediğini, bu nedenle davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğini, hisse devri için verilen paranın geri verilmesi yönündeki çağrılara rağmen herhangi bir geri ödeme yapılmadığını, bu nedenle Ankara ......
olarak ----- ve şirket yetkilileri hakkında belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından ----- numaralı dosyasıyla suç duyurusunda bulunulduğu, davalı----------diğer şirket ortaklarının, aynı şekilde resmi belgede sahtecilik yaparak hisselerini ele geçirdiği başkaca şirketler ve noterler tarafından da yapılmış suç duyuruları bulunduğundan ----- tarihinde soruşturma dosyalarının birleştirilmesine karar verildiği, ve ----- dosya üzerinden soruşturmasının devam ettiği------ tüm hisselerinin ----devrine ilişkin-------- yapmış olduğu tescil işlemindeki her türlü evrak ve imzanın sahte olduğu, devir işleminin tamamen müvekkilinin bilgisi dışında gerçekleşmiş bulunduğu,------ müvekkili tarafından herhangi bir hisse satışı yapılmadığı gibi şirket adına hiçbir imza yetkisi de tanınmadığı, ---- tarihinde ---- yayınlanan hukuka aykırı pay devrinde tescile delil olan belgelerde----- gösterildiği ancak; ----- kararının, ---- numarası ile tasdik edilen -----şirket pay devri sözleşmesinin,----...
devrettiği, Figen Bestil ise sahip olduğu hisselerden 500 hisse karşılığı 12.500,00 TL sermayesini Muzaffer Yıldırım'a, 40 hisse karşılığı 1.000,00 TL sermayesini Uğur Çimen'e, 10 hisse karşılığı 250 TL sermayesini Oğuzhan ata'ya devrederek şirket ortaklığından çıktığı, 03/10/2013 tarihi itibari ile 950 hisse karşılığı 23.750,00 TL sermaye ile Muzaffer Yıldırım, 40 hisse karşılığı 1.000,00 TL sermaye ile Uğur Çimen, 10 hisse karşılığı 250TL ile Oğuzhan Ata'nın şirket ortakları oldukları, 07/03/2014 tarihinde Muzaffer Yıldırım sahibi olduğu 950 hisse karşılığı 23.750,00 TL sermayesini T3 devrettiği, 07/03/2014 tarihi itibari ile 950 hisse karşılığı 23.750,00 TL sermaye ile T3 40 hisse karşılığı 1.000,00 TL sermaye ile Uğur Çimen, 10 hisse karşılığı 250 TL sermaye ile Oğuztah Ata'nın şirket ortağı oldukları anlaşılmııştır....
GEREKÇE: Dava, hisse devrinin hile nedeniyle iptal edildiğinin ve şirket ortağı olduğunun tespiti davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, hisse devrinin hile ile yapılıp yapılmadığı ve ıslahın geçerli olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında, Sakarya ... Noterliği'nin 22/09/2011 tarih ve ... YN'lu onaylama şeklindeki anonim şirket hisse devir sözleşmesi ile davacı ... Yeğen, ...'ndeki hisselerini davalı ...'na devretmiştir. Davacı ... Yeğen tarafından, davalı ...'na çekilen Kartal ... Noterliği'nin 12/09/2012 tarih ve... YN'lu ihtarnamesi ile, Sakarya ... Noterliği'nin 22/09/2011 tarih ve ... YN'lu anonim şirket hisse devir sözleşmesinin Borçlar Kanunu'nun hile hükümlerine göre iptal edildiğini ihtar etmiştir. Davalı ... tarafından, davacı ... 'e çekilen Sakarya ... Noterliği'nin 12/10/2012 tarih ve ... YN'lu cevabi ihtarnamesi ile söz konusu iddiaların kabul edilmediği bildirilmiştir....
O halde yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı tarafından açılan işbu davanın davalılar arasındaki şirket hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali ile ... adına tescili şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu sabit olup ayrıca davanın taraflarca serbestçe üzerinde tasarruf edebilecekleri işlerden kaynaklandığından davacı tarafından dava açılmadan önce dava şartı olan arabulucuya başvuru zorunludur. Dolayısıyla dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamında arabulucuya başvurulmadığı sabit olduğundan davanın arabulucuya başvuru dava şartı noksanlığı sebebiyle HMK' nın 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir....