Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı ile müvekkili şirket arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, yapılan dairelerin bir kısmının bitirildiğini, ancak sözleşmede belirtilmeyen ve sözleşme dışı davalının istekleri yüzünden kalan kısmının tamamlanamadığını, davalının bu talepleri nedeni ile müvekkilinin zarara uğradığını, tapuda devir işlemini de yapmadığını ileri sürerek, 27 parselde bulunan 1,6 ve 8 no'lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili şirket adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

    doğan cezai şart hakkını bugüne kadar kullanmamış olmasının iyi niyet çerçevesinde devam eden sözleşmeye bağlılığından kaynaklandığını, işbu dava dolayısıyla kötü niyetli davranışını ortaya koyan davacıdan cezai şart talep etme hakkının saklı tutulduğunu ifade ederek; davacı firmanın haksız ve hukuka aykırı taleplerinin reddi ile davanın reddine, masraf ve avukatlık ücretlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

      CEVAP: Davalı vekili, sözleşmenin konusu olan davacı şirketin hisse satış sözleşmesine dayalı olarak müvekkil İdare'ye karşı alacak davası açmasının mümkün olmadığını, dava dilekçesinde yer alan alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerden dolayı müvekkilinin hisse devir sözleşmesi kapsamında bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönlerinden reddini istemiştir. GEREKÇE: Dava, davacı şirket tarafından yapılan çeşitli ödemelerin "... Hisse Satış Sözleşmesi'nin 6. Ve 10. Maddelerine dayalı olarak davalıdan rucüan tahsili istemine ilişkindir....

        CEVAP: Davalı vekili, sözleşmenin konusu olan davacı şirketin hisse satış sözleşmesine dayalı olarak müvekkil İdare'ye karşı alacak davası açmasının mümkün olmadığını, dava dilekçesinde yer alan alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerden dolayı müvekkilinin hisse devir sözleşmesi kapsamında bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönlerinden reddini istemiştir. GEREKÇE: Dava, davacı şirket tarafından yapılan çeşitli ödemelerin "... Hisse Satış Sözleşmesi'nin 6. Ve 10. Maddelerine dayalı olarak davalıdan rucüan tahsili istemine ilişkindir....

          Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/12/2013 tarih ve 2012/337-2013/681 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, dava dışı ...'ye ait hisse devri sözleşmesine istinaden düzenlenen bonolara dayalı olarak müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

            Ankara ...İcra Müdürlüğünün ... sayılı takip dosyasında alacaklı ... tarafından borçlular ... ve ... İnşaat A.Ş. aleyhine 31/10/2018 tarihli durum tespiti, hisse devri ve uzlaşma sözleşmesine dayalı olarak 1.131.000,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsili için 24/06/2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Ankara ...İcra Müdürlüğünün ... sayılı takip dosyasında alacaklı ... tarafından borçlu ... İnşaat A.Ş. aleyhine, 31/10/2018 tarihli durum tespiti, hisse devri ve uzlaşma sözleşmesine dayalı olarak 1.131.000,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsili için 24/11/2020 tarihli takip talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. 31/10/2018 tarihli, Durum Tespiti, Hisse Devir ve Uzlaşma Sözleşmesi'nin 4.1 maddesinde; "Devre konu hisselerin tamamını bedeli karşılığında devralan, Manisa/Salihli OSB içerisinde ki 45.506,98 m2 arazinin tahsisini ...'...

              eden tarafa cezai şart tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu, söz konusu sözleşme gereği tarafların babası olan ...'...

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/544 Esas KARAR NO : 2022/859 DAVA : Alacak DAVA TARİHİ : 26/08/2020 BİRLEŞEN BAKIRKÖY .... ATM'NİN ... ESAS SAYILI DOSYASINDA; DAVA : Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 18/12/2020 KARAR TARİHİ : 29/09/2022 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2022 Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP: davacı vekili özetle; müvekkili şirket ile ..... Madencilik Mühen. Nak. Gıda Otom. İht. İhr. San ve Tic. Ltd. Şti yetkilisi arasında 19.3.2019 tarihli Maden Hakkı Devri Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeyi ..... Madencilik Mühen. Nak. Gıda Otom. İht. İhr. San ve Tic. Ltd. Şti adına verilen vekalet ile ...'ın imzaladığını, Sözleşmeye göre davalı şirket, “ İsparta İli, ... İlçesi, ...’de bulunan .... ruhsata bağlı Maden hakkını “ müvekkili şirkete devir ve temlik etmeyi, müvekkilinin ise 100.000,00.-TL’sı peşin ve 300.000,00....

                  Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Cezai şart (ceza koşulu) kavramına değinmek gerekirse, kanun koyucu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179-182. maddelerinde bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir. Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan ferî bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır....

                    Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Cezai şart (ceza koşulu) kavramına değinmek gerekirse, kanun koyucu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179-182. maddelerinde bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir. Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan ferî bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır....

                      UYAP Entegrasyonu