Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili ...'ın ... İmalat İth. San. Ve Tic. Ltd. adlı şirketin eski ortağı olup, müvekkilinin Ankara 18. Noterliği ... yevmiye numaralı 25 Ocak 2013 tarihli Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile şirketteki 25 hissesini bütün aktif ve pasifiyle, hukuki ve mali yükümlülükleri ile ...'a devrini yaptığını, ancak hisse devri kararının tescil ve ilanı davalı taraf olan aynı zamanda anılan şirketin müdürü konumunda bulunan ... tarafından gerçekleştirilmediğinin öğrenildiğini, bunun üzerine ortaklar ..., ... ve diğer muhataplarla bu konu ile alakalı iletişime geçilip durumdan haberdar edilmelerine rağmen tescil ve ilanın yapılmadığını, Söz konusu şirkete ve şirketin müdürü olan davalı ...'...

    Noterliği 2576 yevmiye numaralı 25 Ocak 2013 tarihli Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile şirketteki 25 hissesini bütün aktif ve pasifiyle, hukuki ve mali yükümlülükleri ile T3'a devrini yaptığını, ancak hisse devri kararının tescil ve ilanı davalı taraf olan aynı zamanda anılan şirketin müdürü konumunda bulunan T3 tarafından gerçekleştirilmediğinin öğrenildiğini, bunun üzerine ortaklar T6 T3 ve diğer muhataplarla bu konu ile alakalı iletişime geçilip durumdan haberdar edilmelerine rağmen tescil ve ilanın yapılmadığını, Söz konusu şirkete ve şirketin müdürü olan davalı T3'a öncelikle ve daha sonra da T4 söz konusu tescil işleminin yapılabilmesi için ihtarda bulunulduğunu, ancak şirket ve şirketin müdürünün bu ihtara herhangi bir cevap vermediğini, müvekkilinin devri gerçekleştirdiği kişinin şirketin müdürü konumunda olan şahıs olduğunu, devirden diğer şirket ortağının haberdar olmamasının da imkansız olacağını, Şirketin ortağı olan T6'in davaya müdahil olmak istediğini, ancak...

    - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre müvekkiline 12 tam 1 yarım bağımsız bölüm teslim edileceği ve arsa sahibine % 30 oranına denk gelecek sayıda konut verilmesi gerekliliği karşısında müvekkiline 14 adet bağımsız bölüm verilmesi ve inşaatın bitim süresinin 24 ay olduğu ve inşaatın süresinde bitmemesi halinde süre uzatım talebi ve cezai şart hususunun sözleşmeye eklenebileceği konusunda anlaştıklarını, davalı şirket tarafından 60.000,00 TL cezai şartın 15.08.2011 tarihinde sözleşmede belirlenen şekil ve vadelerde müvekkiline ödendiğini, şirketin teslim etmiş olduğu daire sayısının 6 adet olduğunu, şirketin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle toplamda 1339 günlük gecikme bulunduğunu bildirerek ileri sürerek davalı şirketin edimini yerine getirmekte gecikmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100.000,00 TL cezai şartın ve cezai şartla karşılanmayan...

      Bu tespitlere davacı tarafından, 10.01.2005 tarihinden önceki tazmin taleplerinin geri alınmış olması nedeniyle 10.01.2005 tarihine kadarki süre için davalı bnaka açısından cezai şart koşulunun oluşmadığı kabul edilse bile, 10.01.2005 tarihli tazmin talebinin geri alınması gibi bir durum söz konusu olmadığından ve ödeme talep tarihinden 16 gün sonra 26.01.2005 tarihinde yapıldığından davalı bnakanın tazmin talep tarihinden ödeme tarihine kadarki süreye ilişkin cezai şart sorumluluğunun bulunduğu ve buna göre hesaplama yapılması gerektiği, davalı şirket yönünden ise 07.10.2003 tarihine kadarki süre için davalı şirketten cezai şart istenemeyeceği düşünülse bile, teminat mektuplarının 07.10.2003 tarihi itibariyle paraya çevrilememesine sebebiyet veren davalı şirketin, 07.10.2003 tarihi ile tazmin talep tarihi 10.01.2005 arasındaki süreye ilişkin cezai şart miktarını ödemekle yükümlü olduğu belirtilerek itiraz edilmiş ve mahkemeden ek rapor alınması talebinde bulunulmuş, mahkemece bu talep...

        - KARAR - Asıl davada davacı arsa sahibi vekili, taraflar arasında 21.11.2007 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkiline sonradan oluşan kat artışı nedeniyle verilmesi gereken dairelerin ve ortak alanların verilmediğini ayrıca, işin sözleşmede kararlaştırılan sürede ifa edilmemesi nedeniyle cezai şart alacakları bulunduğunu ileri sürerek, daire sayısından kaynaklı artış nedeniyle 31.200,00 TL; ortak alanlardaki artış nedeniyle 5.000,00 TL ve 3.500,00 TL cezai şart alacağı olmak üzere toplam 39.700,00 TL’nin; birleşen 2010/744 E. sayılı davada ise, aynı sözleşmeye dayalı olarak inşaattaki eksik ve ayıplı işlerin nama ifasını sağlamak üzere toplam 63.250,00 TL’nin davalı yükleniciden tahsilini talep ve dava etmiştir....

          davalının cezai şartı ve kendisi için yapılan masrafları ödemesi zorunluluğu bulunduğunu, her iki sözleşme için de cezai şart isteme hakkının oluştuğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir....

            Maddesine göre abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin tüm takiplerin Merkezi Takip Sistemi nezdinde yürütülmesi gerektiğini, takibe konu faturanın abonelik sözleşmesine dayalı olarak düzenlenen cezai şart faturası olduğu hususu göz ardı edilerek davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Takip dosyasının tetkikinde ;davacı tarafından davalı abone hakkında cezai şart fatura- sından kaynaklanan 134.600,00 TL asıl alacak + 4.867,73 TL takip öncesi işlemiş faiz alacağından ibaret toplam 139.467,73 TL alacağın tahsili talebiyle MTS üzerinden takibe girişildiği, itiraz üze- rine takip durduğundan itirazın iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır....

              Noterliği' nin 25/02/2016 tarihli anonim şirket pay devri sözleşmesi ile 120 adet paya karşılık 120.000.00 TL sermaye payını davacıya devrettiğini, 26/02/2016 tarihli davalı şirket yönetim kurulu kararı ile de hisse devrinin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine işlenmesine karar verildiğini, davacı tarafça Ticaret Sicil Müdürlüğüne hisse devrinin tescilinin ilan edilmesine yönelik talep yazısı gönderildiğini, ancak dilekçesindeki talebinin şirket müdürü tarafından talep edilebileceği belirtilerek talebinin reddedildiğini, davalı şirkete keşide edilen ihtarnamelere rağmen pay devrinin tescilinin yapılmadığını belirterek, tarafına tescili gereken ve devre ilişkin tüm yasal şartlarını yerine getirdiği %10'luk paya denk gelen 120 adet payın şirket pay defterine işlenerek ve ilan ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin taraf sıfatı olmadığını ve husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirket hakkında İstanbul Anadolu 2....

                olduğu, 07/06/2004 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesine İlişkin Zeyilnamede ve 07/06/2004 tarihli Protokolde kefil sıfatıyla imzası bulunmayan ve 07/06/2004-07/06/2005 tarihleri arası döneme ilişkin haksız cezai şart talebine itirazında haklı olan davalı ...’in dava konusu cezai şart ve kar kaybı alacağından sorumlu olmadığı, ilk derece mahkemesinin bu davalıya yönelik davanın reddi yönünde verdiği kararda bir isabetsizlik görülmediği, davalı şirket vekili yasal sürede cevap dilekçesi sunmadığından yetki ve derdestlik (o tarihte dava şartı olmayan) ilk itirazları yerinde görülmediği gibi, yargılama sırasında ileri sürülmeyen zamanaşımı def’inin de haklı görülmediği, davalı şirket vekilinin esasa yönelik istinaf sebeplerinin bu davada verilen karara yönelik olmadığı, davanın konusu olmayan teminat mektubu ve intifa süresine ilişkin olduğu, kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınacak bir husus da bulunmadığı, dolayısıyla esasa yönelik istinaf sebeplerinin de yerinde görülmediği...

                  Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 29.06.2013 tarihinde Ortaklık Ayrılık Sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmede hisselerin devri konusunda anlaşmaya varıldığını, sözleşmenin 4. maddesinde 100.000 USD cezai şarta ilişkin hüküm bulunduğunu, ancak tarafların imzalamış oldukları sözleşme ile hisselerini devredeceği şirkete ait borçlarını sözleşme tarihinden sonra ödediği, taraflar arasındaki imzalanan hisse devrine ilişkin sözleşmenin yürürlüğe girmediği, karşılıklı edimlerin yerine getirilmediğinden davacının sözleşme uyarınca cezai şart talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12....

                    UYAP Entegrasyonu